Paris
AA muhabiri, bir yılı aşkın süredir Fransa ve Cezayir arasında krize yol açan olayları ve ulusal basına yansımalarını ele aldı.
Fransa'nın 1830-1962 yılları arasında sömürgesi altında kalan Cezayir, bağımsızlık mücadelesinin ilk adımını 1 Kasım 1954'te attı.
Cezayir'in yaklaşık 8 yıl süren bağımsızlık mücadelesi, 5 Temmuz 1962'de Fransa'dan bağımsızlığını ilan etmesiyle sona erdi. Bu süreçte 1,5 milyon Cezayirli yaşamını yitirdi.
Cezayir'de 1 Kasım'da, Fransız sömürgeciliğine karşı başlayan "Cezayir Kurtuluş Devrimi"nin 69'uncu yıl dönümü kutlandı.
Bağımsızlığından bu yana Cezayir ile Fransa ilişkilerinde, sömürge dönemiyle ilgili arşivler, Paris yönetiminin bu ülkede işlediği suçlar ve bunlar için özür dilememesi gibi konular nedeniyle gerginlik sürüyor.
Cezayir'e, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un 25-27 Ağustos 2022'de resmi ziyareti ve ardından Başbakan Elisabeth Borne'un kalabalık heyetle Ekim 2022'de gitmesi iki ülke ilişkilerinin normale dönmesi için yeterli olmadı.
Oran kentini ziyareti sırasında halkın yoğun tepkisiyle karşılaşan Fransa Cumhurbaşkanı Macron'u, Cezayirliler "Buradan defol git" ve "Cezayir çok yaşa" sözleriyle protesto etti. Macron'un ülkeyi ziyaretinde Fransızca yerine İngilizce tabelalar kullanılması da dikkati çekti.
Cezayir Cumhurbaşkanı Tebbun'un ziyareti ertelendi
Öte yandan Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülmecid Tebbun'un Mayıs 2023'te planladığı Fransa ziyaretini ertelemesi, Paris'in normalleşme umutlarını sekteye uğrattı. Ertelenen ziyaret için henüz tarih belirlenmedi.
Europe 1 radyosu, ertelenen ziyarete ilişkin yayımladığı "Fransa ve Cezayir, aynı frekansta gibi görünmüyor" başlıklı haberinde, önce mayısta ardından haziranda beklenen ziyaretin yaz tatilinden sonra yapılmasının planlandığı ancak Paris'te 8 Eylül-28 Ekim tarihlerinde düzenlenen Rugby Dünya Kupası nedeniyle de bu ziyaretin sonbahara kalabileceği değerlendirmesini yaptı.
Haberde, iki ülke arasındaki ilişkiler resmi olarak devam ediyor gibi görünse de aksi bir durum yaşandığı belirtildi.
Cezayir yönetimi, Fransa'nın eski Cezayir Büyükelçisi Xavier Driencourt'un kitabında, iki ülkenin 1968'de imzaladıkları Tercihli Göç Anlaşması'nın feshedilmesini istemesinden rahatsızlık duyarken eski Fransa Başbakanı Edouard Philippe'in haftalık dergi L'Express'e verdiği demeçte, bu anlaşmanın "zaman aşımına uğradığını" belirtmesi krizi daha da derinleştirdi.
"Hazreti Muhammed'e hakaret" suçundan yargılanan Cezayirli aktivist Emira Buravi'nin, 7 Şubat'ta Tunus üzerinden Fransa'ya kaçması Paris-Cezayir ilşkilerini daha da gerdi.
Cezayir yönetimi, Fransa'yı, Buravi'nin kaçırılmasında rol almakla suçlayarak tepki gösterdi.
Cezayir ayrıca, olayın ardından Fransa'dan sınırı dışı edilen vatandaşlarına ülkeye girmeleri için gerekli konsolosluk izinlerini vermeyi durdurdu.
Fransa aleyhtarı mısralar Cezayir milli marşına yeniden eklendi
Cezayir'in, 1986'da milli marştan çıkardığı ve uzun süre sömürgesi altında kaldığı Fransa'yı yeren mısraları haziranda yeniden marşa eklemesi, iki ülke ilişkilerinde kriz oluşturan diğer bir önemli konu oldu.
Fransa Dışişleri Bakanı Catherine Colonna, Cezayir'in bu kararının "beklenmedik" olduğunu belirterek, "Bu marş zaman aşımına uğramış. Yabancı bir marş hakkında yorum yapmak istemiyorum ama bu marş, 1956'da sömürge döneminde savaş koşullarında yazılmış ve Fransa'yı hedef alan sert sözler içeriyor." değerlendirmesini yaptı.
Cezayirli siyasi partiler Fransız Bakan'ın bu sözlerini sert şekilde eleştirdi.
Cezayir Ulusal Kurtuluş Cephesi, ifadelerini kışkırtıcı ve kabul edilemez buldukları Colonna'yı, diplomatik teamülleri ihlal etmenin yanı sıra bağımsız ve egemen bir devletin iç işlerine müdahale etmekle suçladı.
Söz konusu milli marşın Fransa ile ilgili kısmında, "Ey Fransa, serzeniş vakti geçti, biz o günleri kitap gibi kapattık. Ey Fransa, bugün hesap günüdür, hazırlan ve cevabı bizden al. Devrimimizde karar kesin. Cezayir'in yaşaması için kararlıyız." ifadeleri yer alıyor.
Cezayir ayrıca, eski sömürgecisinden kalma Fransızcanın kullanımını okullar ile resmi kurumlarda azalttı.
Bu kapsamda Cezayir'de, bazı bakanlıklar, 2021'de resmi yazışma ve eğitimlerde Fransızca kullanımını sonlandırırken 2022'den bu yana ilkokullarda da İngilizce öğrenimine ağırlık verilmeye başlandı.
Ayrıca ülkedeki üniversitelerde, 2023-2024 akademik yılından itibaren Fransızcanın yerine İngilizcenin eğitim dili yapılması kararlaştırıldı.
Fransızcadan vazgeçilmesi Fransız basınında yankı uyandırdı
Atılan bu son adımla ilgili Le Figaro bünyesindeki haber sitesi Etudiant, "Cezayir'de, üniversitede İngilizce, Fransızcanın yerini aldı" başlığıyla haber yayımladı.
Haberde, "Halihazırda kötü olan Fransa-Cezayir ilişkilerinin bu adımla iyileşmesi pek mümkün görünmüyor." yorumu yapıldı.
Bağımsızlığından 60 yıl sonra Fransızcanın Cezayir'de hala varlığını sürdürdüğüne işaret edilen haberde, "Fransızca eğitimin sona ermesini isteyenlerin, bu dilde sömürgecinin kalıcı izlerini gördüğü için eleştirdiğine" dikkat çekildi.
Fransızcanın en çok konuşulduğu üçüncü ülke
Cezayir'in üye olmayı reddettiği Uluslararası Frankofoni Örgütünün verilerine göre, 45 milyon nüfuslu ülkede yaklaşık 15 milyon kişi Fransızca konuşuyor. Böylelikle, Cezayir dünyada en çok Frankofonun bulunduğu 3. ülke konumunda.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ise son yıllarda özellikle de Afrika'da nüfuz kaybeden Fransızcayı tekrar eski konumuna kavuşturmaya yönelik demeçlerini arttırdı.
Macron 30 Ekim'de, Villiers Cotterets Şatosu'nda Uluslararası Fransızca Kampüsünün açılışında yaptığı konuşmada, sömürgeden kurtulmak için yapılan tüm konuşmaların Fransızca yazıldığını ve telaffuz edildiğini söyledi.