CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM’deki grup toplantısında yaptığı konuşmada teröre karşı hep birlikte durulması gerektiğini vurgulayarak, “Hiç kimsenin şunları unutmaması lazım; 2002’de sıfır terörle devraldılar. Bugün Türkiye kan gölüne döndü. Kim yaptı bunu, kim terör örgütlerine göz yumdu? Kim Sur’un içine silahları yığdırdı? Kim göz yumdu, kim valilere talimat verdi ama ha bunlara sakın dokunmayın diye? Bunun hesabını hepimiz sormak zorundayız. Kim terör örgütlerine yardım ve yataklık yapıyorsa vicdanı olan herkesin sorması lazım. Her şehidin kanı onların ellerinde, yakalarındadır. Terör örgütüne yardım ve yataklık yapanlar için suç duyurusunda bulunduk. Vicdanlı, namuslu, ahlaklı, hukuk bilen bir savcı bekliyoruz. Korkularından dosyayı ele alamıyorlar elimiz yanar diye. Elin yanmaz savcı kardeşim, yeter ki yüreğin yanmasın. Yeter ki şehitlere ve gazilere sahip çık sende” diye konuştu.
“ŞİMDİ NAMUSLU BÜTÜN HAKİMLERE SESLENİYORUM”
Dün yapılan açıklamalara değinen Kılıçdaroğlu, "Fethullah Gülen terör örgütü. MGK karar aldı. Bunu da gönderiyoruz hükümete. Şimdi namuslu bütün hakimlere sesleniyorum; eğer bu dosya önünüze gelirse doğrudan doğruya Recep Tayyip Erdoğan’ı davet edeceksiniz. Gel diyeceksiniz. Sen ne diyordun, ‘Siz ne istediniz de biz vermedik’. Söyle bakayım ne istediler neyi verdin sen? ’Her şeyi biz verdik’ diyor. Devleti bile teslim ettin paralel yapı diyorsun. Şimdi hakimlerden bekliyorum, bunu ve yandaşlarını mahkemenin huzuruna çağıracaklar. Türkiye Cumhuriyeti’nden taraf olacağız. Bizde bu davada tarafız diyeceğiz. Ne istediler de verdiniz siz onlara? Öğrenmeye hakkımız var” açıklamasında bulundu.
“YARIN SEÇİM OLACAKMIŞ GİBİ ÇALIŞIYORUZ”
Türkiye’nin bütün sorunlarına sahip çıktıklarını söyleyen Kılıçdaroğlu, "Bakın seçim yok. Oy da yok. Ama biz sanki seçimdeymişiz gibi, sanki yarın seçim olacakmış gibi çalışıyoruz. Rize’ye gittim. Bütün çay üreticilerinin taraflarıyla konuştuk. Önümüzdeki seçimler için güzel bir not hazırladık çay sorunu nasıl çözülür diye? Geçen hafta Ordu’daydım. Bütün fındık üreticilerinin çevreleriyle görüştük. Fındık sorunu nasıl çözülür? Cumhuriyet çözmek istemiş. 1935 CHP’nin iktidarı, 1. Ulusal Fındık Kongresi toplanıyor. 1938 FİSKOBİRLİK kuruluyor. Bunlar 14 yıldır memleketi yönetiyorlar FİSKOBİRLİK’i batırdılar. Bütün bunları tartıştık. Biz alınterine, emeğe değer veren bir partiyiz. Fındık bahçelerinin yenilenmesi lazım. Özel bir fındık yasasının çıkması lazım. Fındık şuanda giderek yabancıların tekeline bırakılıyor. FİSKOBİRLİK’i fındık üreticisinin dostu haline getirmemiz lazım. Biz 14 yıl istemiyoruz. 4 yıl verin Türkiye’yi uçuracağız. 4 yılda Türkiye’yi bölgesinin, Avrupa’nın lideri yapacağız” ifadelerini kullandı.
“TAKSİM MEYDANI’NDA AKLINI, ZEKASINI KULLANAN BÜTÜN GENÇLERE ŞÜKRAN BORÇLUYUM"
Gezi Parkı olaylarının üçüncü yıl dönümü olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“İstanbul’da yerel yönetimler fuarımız vardı. Kadıköy’de miting yapacaktık. Taksim’e çıkan binlerce çocuğumuz dedi ki o mitingi yapmayın, Taksim’i bize açın dediler. Kadıköy’deki mitingimizi iptal ediyoruz ama hiç kimse eline CHP bayrağı almadan Taksim’e yürüyeceğiz ve Taksim’i gençlere açacağız. Gençlerimiz Taksim Meydanı’nı şenliğe çevirdiler. Ben Taksim Meydanı’nda aklını, zekasını kullanan bütün gençlere şükran borçluyum. Onlar bizi bütün dünyaya özgürlüğün Türkiye’de olduğunu ve gençlerin özgürlük diye haykırdığını bütün dünyaya gösterdiler. Onlar hiç kimsenin vermediği bir dersi bir diktatöre verdiler ve ona diz çöktürdüler. O nedenle onlara şükran borçluyum. Olay iki ağaç mı, iki ağaç değil binlerce ağaç. Onlar mücadele ettiler. Ne istiyordu onlar? Bizim yaşam tarzımıza, kimliğimize müdahale etmeyin, size ne diyorlardı. Bir özgürlük patlamasıydı Gezi. Dünya siyaset tarihine altın harflerle yazılan bir eylemdir bu. O nedenle Gezi eylemini başlatan, büyüten ve sürdüren herkese yürekten teşekkürlerimi sunuyorum. Yeri geldiğinde direnme hakkımızı da kullanacağız. Onlar ne olduğunu bilmiyorlar, onu da öğreteceğiz onlara.”
Gezi olaylarını kırmak için iki büyük yalanla toplumun en duyarlı olduğu konularda toplumun bir kesimini gençlere saldırtmaya kalktıklarını söyleyen Kılıçdaroğlu, bunların birisinin “camide içki içtiler” yalanı, diğerinin ise “Kabataş iskelesinde başörtülü bacımıza saldırdılar” yalanı olduğunu savundu.
(İHA)