Yaşam

Graffiti sanatçısı Zone(zoneistanbul): Graffiti’lerim duvarların içinde, boyaların altında kaldı!

Zone, çocuk yaşlardan bu yana çizmeye, harflerle bir uyum yaratmaya meraklı biri olmuş. Son yıllarda İstanbul’da birçok çalışmasının yanı sıra güneş gözlüklü kedi graffitisiyle tanınıyor. Daha birçok graffitisi ise boyaların, posterlerin, afişlerin altında kalmış. Zone ile İstanbul’daki graffiti kültürünü, insanların bu sanata bakış açısını konuştuk.

Graffiti sanatçısı Zone(zoneistanbul): Graffiti’lerim duvarların içinde, boyaların altında kaldı!
28-10-2020 19:21

Graffiti’ye nasıl başladın? 

Öncelikle röportaj fırsatı verdiğiniz ve insanları bu konuda bilgilendirdiğiniz için teşekkür etmek isterim. Üç-dört yaşlarımda dahi sürekli çizerdim. İlkokul yıllarımda da çizim dışında harflerle ilgilenmeye başladım. Zamanla harflerin kendi arasında belli bir uyum ve ahenk içinde olduğunun farkına varıyordum. Adının graffiti olduğunu bilmeden sketchler (kağıda yapılan graffiti taslağı) çiziyordum. Liseye başladığım yıllarda lise arkadaşlarımdan birinin graffitiyle ilgili bilgili olması bu sanatı icra ettiğimi farketmemi sağladı.

Kendine dair ne buldun graffiti’de sence?

Bu sanat normal değildi. Özgür hissettiriyor, hayaller kurduruyor ve beni çok heyecanlandırıyordu. İnsanların aksine nankör değildi. Ona ne kadar zaman harcarsam o da o kadar kendime bir şeyler katmamı sağlıyordu. Hayatı graffitiyle öğrenir hale gelmiştim. Graffiti sanatını öğrenirken aldığım yol, düşüncelerime ve hayallerime doğru dengeli kararlar vermemi sağlıyordu. Önüme yeni bir hayat verilse aynı heyecanları aynı tecrübeleri bu sanat sayesinde tekrar ve tekrar yaşamak isterdim. Bu sanatın yaşattığı deneyimler hiçbir insanın para veya herhangi bir güçle satın alabileceği tadabileceği deneyimler değil. Graffiti, bu anlattıklarım yüzünden benim hayatımda çok değerli bir konumda.

Reklam

Hip hop kültürünün diğer kollarıyla da ilgileniyor musun?

Çok küçük yaşlarımdan beri rap dinlerim. İnsanların bu müzik türünü saçma bulduğu zamanlarda da aldırmadan keyifle yıllar boyu dinlerdim. Lise yıllarımda diğer sınıflardan arkadaşlarla toplanıp freestyle battle yapardık. Bir dönem breakdance ve bmx’i de tecrübe ettim fakat graffiti her zaman ağır bastı. 

Aslında senin yaptığın aerosol art değil mi? Graffiti duvara yapılan her türlü işe deniyor?

Graffitinin kelime kökeni çoğu dilde aslen ‘kazımak, sivri bir uçla yazmak’tan geliyor. Graffiti kültürünün bu işi yapanların yüzde 90’ının da başlangıcı kabul ettiği kültür oluşumunun başlangıcı da harfleri sınırsız yüzeye herhangi bir araçla (marker, sprey, zımpara, metal parça vs) toplum tarafından en görülebilir yerlere yazılmasıyla oluştu. Bu yüzden sorunuzun cevabı tartışmaya açık olsa da graffitiyi kişisel olarak tanımlayacak olursam; dünyaya olabildiğince kalıcı ve yaratıcı izler bırakma eylemi-mücadelesi graffiti yapmak olarak tanımlanabilir.

İstanbul neden tam anlamıyla bir graffiti şehri olamadı sence? Avrupa’da her yerde gördüğümüz enfes graffitilere neden Türkiye’de çok az rastlıyoruz?

Dünyadaki şehirlerle kıyaslayacak olursak günümüz Türkiye’sinde yenilikçi üretim huyumuz diğer ülkelere göre daha geride. Üretim huyunun basınç ve sıcaklık yaratma ve buna sabredebilme gücüyle doğru orantılı olduğunu düşünüyorum. Bahsettiğim basınç ve sıcaklık nedir? Her türlü engele rağmen başarmak için kendimize yarattığımız zorundalıklardır. Her ne sebep olursa olsun kendine başarmaktan başka çare bırakmamaktır.

Bu çevreyi ve ortamı kendimize kurmadıkça başarı elde etmek şans ve ikna faktörüne kalır. Bu şekilde gelen başarı da pek tatmin edici olmaz benim adıma. Toplumumuz yardım sever bir toplum olduğundan dolayı zorluklarla mücadele etmeyi diğer ülkelerden daha iyi bilemiyor olmamızı doğal görüyorum. Kışın ortasında bir duvarla karın içinde mücadele etmek, kilolarca boyayı oradan oraya taşımak, ellerindeki ve üstündeki boyaları gören insanların değersiz insan etiketi yapıştıran bakışlarına sabretmek kendine, bile isteye işkence etmektir. Ne uğruna bu manyaklık? Zihnimizdeki hayaller, başarmak istediklerimiz ve bu işi sevdiğimizi kendimize her seferinde kanıtlayabilmek uğruna. Bir gün İstanbul’un dünyanın en büyük sanat şehri olması umuduyla. 

Graffiti’ye Türkiye’de bakış açısı sence nasıl? İnsanlar bununla ilgilendiğini duyunca ne tepki veriyor?

Bundan 10-15 sene öncesine göre çok yol kat edildi diyebilirim. Sosyal medyanın da etkisiyle yıllar boyunca artan bir ilgi ve saygı durumu oluştu. Ama henüz yeterli ve doğru bir biçimde olmadığını düşünüyorum. Zamanla daha da düzelerek artacaktır. Saygı duyanlar olduğu gibi üzerlerine poster yapıştıranlar veya saygısızca kapatanlar da oluyor ne yazık ki. Çoğu graffitinin kaderi er ya da geç kapatılmak oluyor. İşin doğasında bu var ve bu işin doğası bir gün tamamen değişecek, değiştireceğiz.

Gençler arasında graffiti’ye ilgi nasıl? Üzerine ilan, poster yapıştırılan bu sanat dalını icra etmek isteyenler var mı?

Son yıllarda graffitinin daha da popüler olmasıyla çok fazla genç insan graffitiye başladı diyebilirim. Fakat gözlemlediğim kadarıyla maalesef çok kişi önce heveslenip sonrasında bırakıyor. Gençler arasında heves olarak kalmasının en büyük sebeplerinden birisi de bu sanat dalının maliyetli bir sanat dalı olması. Eğer maddi durumları çok yeterli değilse zorluk çekmeyi de göze alamıyorlarsa bırakıyorlar. Oysaki bu kültürün sokaktan geldiğini unutmayıp graffiti kültürünü biraz araştırsalar bu işi çok daha farklı, çok daha az maliyetli şekillerde de yapabileceklerini anlayacaklardır. Yukarıda bahsettiğim gibi graffiti sadece spreyle yapılan renk cümbüşlerinden oluşan bir sanat değildir. Olmamalıdır da… Bir ek bilgi olarak; şu anda bir adet sprey boya ortalama 25 TL, 4 euro.

Gözlüklü kedi graffitin ve Zone imzan İstanbul sokaklarında en bilinenleri değil mi? Bunlar dışında neler var?

Birçok graffitim duvarların içinde katman katman boyaların altında kaldı. Şu an yaşayan graffitilerimden Galata’da bulunan negatif kedi graffitisini görebilirler. Renklerini ters çevirmeyi unutmasınlar. 

Yaptığın tabloları insanlar alsın diye sokaklara bıraktığın ve Instagram hesabından bu yerleri paylaştığın interaktif işlerin var. Bu işlerden nasıl geri dönüşler alıyorsun? Sokağa bıraktığın çalışmalar ne kadar süre içinde insanlar tarafından alınıyor?

Öncelikle benim işlerimi ve düşüncelerimi yıllardır takip eden ve sürekli destekleyen insanlara çok teşekkür ederim. Çünkü o kadar yanımdalar ki kendimi onlara borçlu hissediyorum. Bu yüzden onlara graffitinin doğasında olmayan kalıcı çalışmalar bırakmak istedim… Hayatlarında bir kere de olsa onların da graffiti sanatının bana yaşattığı heyecanları yaşamalarını, daha önce tatmadıkları duyguları tatmalarını, evde oturmalarındansa zihinlerini sanat peşinde koşmaya yönlendirmelerini ve zorluklarla mücadele ruhlarını tetiklemek istiyorum. Bu yüzden tablolarımı almaları zamanla daha da zorlaşan şekilde sokaklara kilitliyorum. Çok güzel tepkiler alıyorum. Kendi şehirlerine ve ülkelerine tablo bırakmam için sosyal medya üzerinden taleplerde bulunuyorlar. Bu çok güzel bir şey. Gittiğim her şehir ve ülkeye tablo bırakamayacak olsam da bunun yerine bu etkinliğimin daha minimal versiyonu olan sticker’larımdan şehrin sote yerlerine bırakıyorum. İnsanların bir sticker’la bile bu kadar çok mutlu olabileceğini görmek beni hayata karşı umutlandırıyor, motive ediyor. Tabloyu sokağa kilitleyip sosyal medya üzerinden bildirdikten yaklaşık 8 ile 15 dakika arasında bir sürede gelip şifreyi çözüp alıyorlar.

Otoritelerle anlaşmalı olarak graffiti yapılır mı sence? Tam anlamıyla graffiti hangi ortamda, şartlarda veya iş birliklerinde üretilmeli?

Markalara karşı daha dikkatli ve üstten yaklaşmalıyız diye düşünüyorum. Çünkü sanat markayı şekerleme kaplı çikolata gibi gösterme etkisine sahip en büyük güçlerden birisi ve bu gücün istismar edilmemesi çok önemli. Geçmişte markaların insanlar üzerinden daha fazla para kazanma uğruna neler yapabildiklerini hiçbir zaman unutmamalıyız. Gözlerini para bürümüş şirket yöneticileri ve sahipleri insanların sağlıklarıyla, zihinleriyle, mahremiyetleriyle, hayatları ve gelecek nesilleriyle oynadı. Hala da oynamaya devam ediyor. Bu yüzden markalarla işbirliği yapmak için can atmak, markalara koşmak veya sanatçı kimliğini reklam panosuna çevirmek yerine daha yavaş ve temkinli bir şekilde hareket edilmek daha doğru olacaktır diye düşünüyorum. Graffiti ve diğer tüm sanat biçimleri bu sebeplerden dolayı canlılara ve dünya gezegeninin işleyişine zararı olmayan her yerde, her şekilde ve şartta bulunmalıdır.

Senin graffitini silen veya üzerine bir şeyler karalayan insanlar vardı. O olayı anlatır mısın? Graffitiye saygı gençler arasında da anlaşılmadı?

Pokemon benim en sevdiğim çizgi dizidir. Yıllardan beri de ara sıra pokemon graffitileri de yaparım. Beşiktaş’ın işlek bir sokağına bir pikachu graffitisi yapmıştım. Sonra bir gün graffitimin sebepsizce karalanmış olduğunu gördüm. Güvenlik kameralarını araştırıp esnaflarla konuştum. En sonunda bir güvenlik kamerasından kimin ne şekilde yaptığını gördüm. Videoda da gördüğünüz gibi 30’lu yaşlarında daha önce hiç görmediğim tanımadığım bir adam böyle bir harekette bulunarak graffitimi karalıyor ve son model arabasına binip gidiyordu. Araştırmalarıma devam edip bu adamın kim olduğunu ve bunu neden yaptığını öğrendim. Yeni dükkanlarının reklam afişini benim çalışmamın yarısını kapatacak şekilde üzerine yapıştırmış, insanlarda graffitimle fotoğraf çektirebilme için afişi sökmüşler haliyle. Adam bunu üç kez tekrarlamış. İnsanlar da aynı hareketleri tekrarlayınca en sonunda çok pratik ve mükkemmel bir fikir gelmiş adamın aklına. Sabahın 07.15’inde nalburdan aldığı 15 TL’lik sprey boyayla graffitiyi bir güzel karalamış.

Adamın kim olduğuna kadar bulmama rağmen bana yakışmayacak bir şekilde cevap vermek istemedim. Bu ne kadar kötü bir olay olsa da bu olayı Türkiye’deki graffitilerin yararına çevirmeliydim. Böyle bir davranışta bulunma potansiyeli olan başka insanların da, cesaret edememelerini sağlamak için sanat severlerin tepkisinin ne kadar güçlü olabileceğini göstermek istedim ve video hazırlayıp sosyal medya üzerinden o adamı hedef göstermeden paylaştım. Çünkü hedef o adam değildi ve olmamalıydı. Hedef o adamın zihniyetinde olanların önüne bir engel koymaktı. Plan kimseyi zedelemeden başarılı oldu. 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER