Güneş ışınlarının zararlarından korunma yolları hakkında bilgi veren Uzm. Dr. Gül Fındık, “Güneş ışığı, faklı dalga boyları içeren bir spektruma sahiptir. Deride hasarlanma yaparak deri kanserlerine, deri yaşlanmasına ve derideki renk değişikliklerine neden olur. Ultraviyole ışınları üçe ayrılır: UVA (derideki melaninin koyulaşmasına neden olur), UVB (derinin erken yaşlanmasına ve güneş yanığına neden olur. Deriye renk veren ‘melanosit’ denilen hücreleri uyarır ve renk pigmentinin yapılmasını; sonuç olarak derinin bronzlaşmasını sağlar) ve UVC (ozon tabakasının engeline uğrar ve yeryüzüne ulaşamazlar. Mikrop öldürücü etkileri vardır. Ameliyathanelerde kullanılır)” dedi.
“GÜNEŞ CİLDE TEMAS ETTİĞİNDE DERİDE HÜCRE DÜZEYİNDE BOZULMALAR OLUR”
Güneş ışığı cilde temas ettiği zaman, deride hücre düzeyinde bozulmalar yaptığını ifade eden Fındık, “Bu faklılaşmadan etkilenmemek adına; deri kalınlaşır, bronzlaşır ve yeni hücre yapımı sağlanmış olur. Bütün bu savunma mekanizmalarına rağmen yine de deri hücrelerinde istenmeyen değişiklikler olur. Damarlarda genişleme gelişerek, deri kızarması oluşur. Maruz kalınan süre fazla ise, deride güneş yanıkları oluşur. Kronik maruziyet genetik yatkınlığı olan kişilerde; deri kanserleri, deride alerjik durumlar, deri yaşlanmaları, kılcal damarlarda genişlemeler, deride renk değişiklikleri gibi istenmeyen durumlara yol açar” şeklinde konuştu.
Güneş ışınlarının zararlı etkilerinden korunmak için güneş koruyucularının kullanılması gerektiğini söyleyen Fındık, “Bu ürünler, zararlı UV ışınlarını emerek ya da yansıtarak cildin zarar görmesini engeller. Kullanılan güneş koruyucularının sadece UVB’ye karşı değil; mutlaka UVA’ ya karşıda da koruyucu özellikleri olmalıdır. Özellikle çocukluk çağında maruz kalınan güneş ışınlarının 30-40 hatta daha uzun yıllar sonrasında deri kanseri ve erken deri yaşlanmasına neden olduğu bilinen bir gerçektir. Bu yüzden bu ürünlerin mutlaka bebeklik döneminde kullanılmaya başlanması gerekmektedir. Yapılan çalışmalar güneşten korunmanın sadece yaz aylarına sınırlı kalmaması gerektiği gerçeğini ortaya koymaktadır. Çünkü bulutlu, yağmurlu hatta karlı havada bile UV ışınları mevcuttur. Rüzgar, kar ve soğuk hava UV ışınlarının deri tarafından emilmesini artırır” diye konuştu.
“İYİ BİR GÜNEŞ KORUYUCU NASIL OLMALIDIR”
Güneş koruyucuların nasıl olması gerektiği hakkında bilgi veren Fındık, “Güneş koruyucular etkilerini, güneş ışınlarını absorbe ederek, dağıtarak ya da yansıtarak gösterirler. Güneş koruyucular, temel olarak kimyasal ve fiziksel güneş koruyucular olmak üzere iki grup altında toplanırlar:
Fiziksel güneş koruyucuları: Büyük partiküllere sahip olması nedeniyle fiziksel olarak bir bariyer oluşturarak UV ışınlarını yansıtma ve dağıtma özelliğine sahip opak maddelerdir. Hem UVA hem UVB’yi absorbe etme özellikleri vardır. Titanyum dioksit, çinko oksit, pudra, kakao yağı, kaolin, fenit kland, iktiyol ve renk verici maddeler içerirler. Fiziksel güneş koruyucuların en önemli dezavantajı partiküller büyük olduğu için görünür katman oluşturmaları ve kıyafetleri boyamalarıdır. Yüz yıkama, yüzme ve terleme ile etkileri geçer. Bu yüzden fiziksel güneş koruyucular günümüzde tercih edilmemektedir.
Kimyasal Güneş Koruyucular: UV ışınlarını absorbe eden renkli maddelerdir. Kozmetik olarak kullanımları daha kolaydır. Etken madde olarak, PABA veya esterleri benzofenonlar, salisilatlar, antirozilatlar içerirler
Hem UVA hem UVB’ye karşı eşit etkili koruma sağlaması, kullanıcı tarafından iyi tolere edilmesi, kozmetik olarak kabul edilebilir olması, suya dayanıklı olması, yüksek SPF’ye sahip olması gerekir, komedojenik olmaması (sivilce yapmaması). Koruyucu etkilerine göre ve de kullanıcıların deri tipine göre farklı güneş koruyucuları üretilmiştir. Risk grubuna veya deri rengine göre uygun ürün, mutlaka profesyonel kişilerce önerilmelidir. Güneş ışınlarının zararlı etkilerinden korunmak için; koruyucu kremler, jel ve losyon kullanılmalıdır. Yüksek koruma faktörlü bir güneş koruyucusuyla bile güneşin zararlı etkilerinden korunmak mümkün olmadığından, yardımcı koruma yöntemlerinden de yararlanmak gereklidir” bilgilerini verdi.
KORUNMA YÖNTEMLERİ
Zararlı güneş ışınlarından korunma yöntemlerini sıralayan Cildiye Uzmanı Dr. Gül Fındık, “Güneşin dik açıyla geldiği 11.00- 15.00 saatlerinde dışarı çıkmamak. Şapka, gözlük takmak ve açık renk kıyafetler giymek. Gölgede ya da şemsiye altında durmak. Dışarı çıkmadan 20 dakika önce koruyucu sürmek. Her ne kadar 12 saat korudukları söylenerek satılsa da bu ürünleri 4 saat ara ile sürmek. Terleme, havuz, yıkanma sonrasında mutlaka tekrar güneş koruyucu sürmek. Çocuklar için hem fiziksel hem de kimyasal içerikli ürünler kullanmak. Sadece yaz aylarında değil; hayat boyu, kış ayları da dahil, koruyucu kullanmak. Kullanılan ürünün deri tipine uygun olması, açık ve hassas derililerin yüksek korumalı ürünler kullanması gerekir” ifadelerini kullandı.