Bursa

İMO, Bursa'nın sorunlarını ve çözüm önerilerini açıkladı

İMO Bursa Şubesi Başkanı Serdar Atilla Erdem inşaat mühendisliği mesleği özelinde ve mühendislik penceresinden Bursa’da yaşanan gelişmeleri değerlendirdi. Erdem yaptığı açıklamada Türkiye'nin önemli sanayi, tarım ve turizm merkezlerinden biri olan Bursa’da, 2024 yılında inşaat mühendisliği alanında çeşitli gelişmeler ve zorluklarla karşılaşıldığını belirtti.

İMO, Bursa'nın sorunlarını ve çözüm önerilerini açıkladı
07-01-2025 09:11
07-01-2025 09:16

İMO Bursa Şubesi olarak 2024 yılına dair yaptıkları değerlendirmeyi kaçak yapılaşma, kentsel dönüşüm ve yerel yönetim uygulamaları, yasa ve yönetmelikler, sanayi, konut, yeşil alanlar, tarım arazileri, ulaşım, trafik, mühendislik eğitimi, mühendislerin çalışma koşulları ve deprem başlıkları altında el aldıklarını belirterek tespitlerini kamuoyu ile paylaştı. Pek çok kez kendileri ve diğer ilgililer tarafından dile getirilen aynı sorunların artık ivedilikle çözülmesi gerektiğini hatırlatan Erdem “2025 harekete geçme yılı olsun ve bizler tekrar tekrar aynı sorunları konuşarak vaktimizi boşa harcamak yerine kentimizin yarınları üzerine projeler geliştirmeye ayıralım” dedi.

İMO Bursa Şubesi Başkanı Erdem’in değerlendirmesi şöyle devam ediyor.

Kaçak Yapılaşma, Kentsel Dönüşüm ve Yerel Yönetim Uygulamaları

Bursa'da kaçak yapılaşma, uzun yıllardır kentin en önemli sorunlarından biri olmuştur. Şehrimizde artık “Kaçak Yapılaşma Kültürü” oluşmuştur. Uzman değerlendirmelerine göre Bursa'daki yapı stokunun yaklaşık yüzde 60'ının kaçak yapılardan oluştuğu belirtilmektedir. Bu durum, özellikle deprem riski taşıyan Bursa’mızda ciddi tehlikeler yaratmaktadır.

Başta devlet olmak üzere yerel yönetimler ile birlikte kaçak yapılaşmayla mücadele kapsamında çeşitli önlemler almıştır. Kentsel Dönüşüm de aslında yapı stoğumuzu kaçak olmaktan çıkarabilmek adına önemli uygulamalardan biridir. Emsal artışı, kira yardımı gibi kolaylıklar ile sürecin hızlanması için çalışmalar başlatılmış olsa da son yıllarda yaşanan ekonomik kriz ve vatandaştaki yanlış dönüşüm bilinci kentsel dönüşümün önünü adeta bıçak gibi kesmiştir. İnşaat sektöründe yaşanan malzeme maliyetlerindeki artış, halkın alım gücündeki düşüş, yüksek kredi faiz oranları, günümüz koşullarında düşük kalan kira yardımı gibi etkenler ve vatandaşın kentsel dönüşüme bakış açısında oluşan yanlış bilinç dönüşümün önündeki en büyük engeller olarak karşımızda durmaktadır. Yerel yönetimler ile defalarca kez yaptığımız görüşmeleri bir kez daha hatırlatmakta fayda görüyoruz. Bursa genelinde acilen ve ivedilikle yapı stoğu envanter çalışmasına başlanması gerekmektedir. İMO Bursa Şubesi olarak yerel yönetimler ile yapacağımız protokoller neticesinde biz bu işi layıkıyla ve hızla yapabileceğimizi bir kez daha hatırlatmak istiyoruz.

23 Kasım 2024 tarihinde İMO Bursa Şubesinde yapmış olduğumuz Kentsel Dönüşüm Çalıştayı Raporu ve Çözüm önerileri önümüzdeki günlerde kamuoyu ile de paylaşılacaktır.

Bir taraftan şehrimizde kaçak yapılarla mücadeledeki yetersizlik önümüzdeki en büyük tehlike olarak dururken diğer taraftan ve ne yazık ki kaçak ruhsatlar dediğimiz hukuksuz uygulamalar Bursa’mızın göğsüne hançer gibi saplanmış ve çözümsüzlüğün önünü açmıştır. Bunlar yetmiyormuş gibi tarım arazilerine yapılan tiny house ve kaçak sanayileşme gibi yapılanmalar ile altyapısı çözülmemiş ve insanlarımızın yeşile olan ihtiyacı kullanılarak hukuksuz bir şekilde tarım arazilerimiz talan edilmiştir. Bir takım hukuki boşluklarından faydalanılarak yapılan kaçak yapılaşmalara özellikle güçlünün “ben yaptım oldu” anlayışına karşı başta yerel yönetimler olmak üzere hep birlikte dimdik karşılarında durmalı ve önce güçlünün, ardından da istisnasız tüm bu tarz kaçak yapılaşma girişimlerine engel olmalıyız. Bu sebeplerle diyoruz ki hukuksuz uygulamalarla şehrimizin ruhunu kaybettiğimiz bu süreçlere karşı hep birlikte dur demeliyiz.

Yasa ve Yönetmelikler

2024 yılında, inşaat sektöründe denetim ve düzenlemeleri artırmak amacıyla çeşitli yasa ve yönetmelikler yürürlüğe girmiştir. Bu düzenlemeler, özellikle deprem riski taşıyan bölgelerde yapı güvenliğini artırmayı hedeflemektedir. Bursa'da da bu kapsamda denetimler sıkılaştırılmış ve kaçak yapılaşmaya karşı yaptırımlar artırılmıştır. Güvenli yapılar üretmek için son derece önemli olan Şantiye Şefliği ile ilgili 2024 yılında güncellenen yönetmelik bizi umutlandırsa da içinde birçok eksikle yürürlüğe girmiş ve halen daha sektörün ihtiyacını karşılamaktan ve bilimsel gerçeklerden uzaktır. Ayrıca bu düzenlemelerin bir kısmının 2026 yılına ertelenmiş olması tarafımızca kabul edilemez bir durumdur.

2025 yılında kanun koyuculardan beklentilerimiz sırasıyla; Şantiye şefliği sistemin her şantiyeye bir şef ve tam zamanlı şef olarak uygulamaya geçilecek şekilde düzenlenmesi, 1938 yılında yürürlüğe giren 3458 sayılı Mühendislik ve Mimarlık Hakkındaki Kanun’un güncellenerek çağına uygun, meslektaşlarımızın hak ve sorumluluklarının olması gereken seviyeye getirilecek şekilde düzenlenmesi, bunun yanı sıra iptal edilen SGK Protokolünün tekrar yürürlüğe alınarak inşaat mühendislerinin işe başlama asgari ücretinin de ivedilikle bir tarifeye bağlanarak hayata geçirilmesi gerekmektedir.

Sanayi ve Konut Sektörü

Türkiye'nin önemli sanayi merkezlerinden biri olan Bursa’mız 2024 yılında da sanayi yatırımlarına ev sahipliği yapmıştır. Ancak, sanayi alanlarının kontrolsüz genişlemesi, konut ve tarım arazileri üzerinde baskı oluşturmuştur. Israrla dile getirdiğimiz 1/100.000’lik Çevre Düzeni Planı olmadan şehrimizin altyapısını, ulaşımını, doğasını, çevreye olan olumsuz etiklerini artıracak büyük projelerle ilgili tek bir çivinin dahi çakılması Bursa’ya ihanettir. Büyükşehir Belediyesi’nin gündemine alarak çalışmalarını başlattığı ve İMO Bursa olarak bizim de komisyonda yer aldığımız çalışmanın 2025 yılında tamamlanarak yürürlüğe girmesini bekliyoruz. Kent toplamında sanayi doluluk oranı yüzde 75’i bulmamışken ve kentimizin batı bölgesinde sözde “ileri teknoloji” adı altında oluşturulan TEKNOSAB’da faaliyete geçen sanayi yapıları toplamının, 10 yıl geçmesine rağmen henüz yüzde 11'e ulaşmış olması düşündürücü değil midir? Bu kriterler çerçevesinde halen daha yeni sanayi bölgeleri açmaya çalışan üst akıl şimdi de Bursa’nın doğusunda Kestel Soğuksu ve Seymen bölgesinde yeni bir sanayi bölgesi için kentimize dayatmalarda bulunup “ben yaptım, oldu” uygulamalarına devam etmektedir. Bu “ben yaptım, oldu”ların dışavurumu bu bölgede yaptığımız tespitler sonucu imar ve ruhsatlama işlemi sonuçlanmadan kaçak inşaat yapacak gücü ne yazık ki kendisinde bulmuştur. Bu konu ile ilgili İMO Bursa Şubesi olarak yerinde fotoğraflarla tespit ettiğimiz, oluşturulmaya çalışılan bu sanayi bölgesinin alt yapı, yol ve mobilizasyon çalışmalarını yapılırken tarım arazilerimiz yok edilmeye başlanmıştır. Bakanlığın askıya çıkardığı bölgeyle ilgili İmar Planına açmış olduğumuz dava süreci halen devam ederken bir ruhsat işlemi gerçekleşmeden böyle büyük bir projede inşaata kaçak olarak başlanmış olmasına ve bu gücün nereden alındığını anlamamız beklenemez. Bu sebeple Bursa Valiliği, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü, Büyükşehir Belediye ve Kestel Belediyesi’ne Belgelerini sunarak “kaçak yapılaşmaya müdahale edin” başvurumuz henüz karşılık bulmaması tarafımızca üzüntüyle karşılanmıştır. 2025 yılında Kestel Soğuksu ve Seymen Sanayi Bölgesi konusunda kaçak yapım işleminin ilgili kurumlar tarafından yapılarak inşaatın durdurulması ve Bursa’mız için vermiş olduğumuz bu haklı mücadelede bizleri yalnız bırakmamaları en büyük temennimizdir. Yeni açılan TEKNOSAB’ın yüzde 90’ı boş iken yeni sanayii arsa üretimi çabalarını iyi niyetli görmediğimizi buradan sizlerle paylaşmak istiyor ve diyoruz ki Bursa’mız yüksek katma değer getirisi olacak, gerçek anlamda ileri teknoloji sanayii üretimi yerine odağından sapmış sanayi arsası üretme anlayışından hızla uzaklaştırılmalıdır. Kent Anayasası içerisinde yeni açılacak sanayii alanları da mevcut şehir içerisinde kalmış, deprem riski taşıyan sanayii bölgelerinin taşınması amacı hedeflenerek gerçekleştirilmelidir diyoruz.

Konut sektöründe ise malum piyasa koşulları yüzünden yeni konut projeleri başlamazken kentsel dönüşüm projeleri bir nebze olsun öne çıkarak, özellikle riskli yapıların yenilenmesi konusunda çalışmalar yoğunlaşmıştır. Bu çerçevede kentsel dönüşüme sadece binaları yıkıp yapmak değil, güçlendirerek de depreme karşı dirençli hale getirebileceğimizin farkında olarak bir yaklaşım sergilemeliyiz. Kentsel dönüşüm adı üstünde o şehrin dönüşümü demektir. Kentsel dönüşümde sadece yapı stoğumuzun dirençli hale getirilmesi olarak değil şehrin ruhunu geri kazanarak, tarihsel, sosyolojik dönüşümün de hedef alınarak yapılması teknik ve bilimin gereğidir.

Yeşil Alanlar ve Tarım Arazileri

Geçmişte 'Yeşil Bursa' sıfatına sahip olan kentimizde, günümüzde artan yapılaşma ve sanayi alanları nedeniyle yeşil alanlar ve tarım arazileri baskı altındadır. Yerel yönetimler, bu alanların korunması ve artırılması için çeşitli projeler geliştirmekte olmasına rağmen yetersizdir. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın verilerine göre Türkiye’de kişi başına düşen ağaçlık yeşil alan miktarının 12,63 metrekare olduğu açıklanmıştır, hedef ise 15 metrekaredir. Peki Bursa’da ortalama nedir? Maalesef bu konuda net bir bilgi paylaşılmamaktadır. Ancak hem Türkiye ortalamasının hem de hedef yeşil alan miktarının çok uzağında olduğumuzu tahmin etmek zor değil. Biz verimli tarım topraklarımızı ve nefes almamızı sağlayan yeşil alanlarımızı her alanda plansız yapılaşmaya kurban ettiğimiz sürece bu ortalama daha da düşecektir. Bu çerçevede kentimizin sadece bir sanayi şehri değil çok değerli bir tarım kenti olduğumuzu hatırlayarak tarıma tüm paydaşlarımızla birlikte gerekli desteği vermeliyiz.

Ulaşım ve Trafik

Bursa artan nüfusu, sanayisi ve turizmiyle Türkiye’nin en dinamik şehirlerinden biri olarak gelecekte de ulaşım ve trafik açısından büyük değişimler yaşamaya adaydır. Gelecekte Bursa’nın ulaşım ve trafik durumunu etkileyebilecek faktörler ve muhtemel gelişmeler şu şekilde değerlendirilebilir:

A. Toplu Taşıma Sistemlerinin Geliştirilmesi:

BursaRay’ın (metro) yeni hatlarla genişletilmesi hedeflenmektedir. Özellikle batıya doğru yeni sanayi ve konut bölgelerine erişimin artırılması bekleniyor. Tramvay hatlarının (T1, T3 gibi) yeni güzergâhlara taşınması ile şehir merkezi ulaşımı daha verimli hale getirilmelidir.

B. Hızlı Tren Projesi:

Bursa’yı İstanbul, Ankara ve İzmir gibi diğer büyük şehirlere bağlayacak hızlı tren projesinin tamamlanması, kara yolu ulaşımına alternatif sağlayarak önemli bir rahatlama yaratabilir. Bu projenin devreye girmesi, Bursa’nın bölgesel çekim merkezi olma potansiyelini artıracaktır.

C. Akıllı Ulaşım Sistemleri:

Gelecekte akıllı trafik yönetim sistemlerinin (dinamik sinyalizasyon, dijital bilgilendirme ekranları) daha yaygın hale gelmesi bekleniyor. Bu sistemler, trafik sıkışıklığını en aza indirgeyebilir. Kuşkusuz otonom araçlara yönelik şehir içinde yasal ve teknolojik altyapılarının hazırlanması da önümüzdeki yıllarda gündeme gelecektir.

D. Deniz Ulaşımı:

Mudanya’dan İstanbul’a olan deniz ulaşımı daha büyük kapasiteli ve hızlı deniz araçlarıyla çeşitlenmelidir. Bandırma ve Çanakkale yönlü deniz hatlarının artmasıyla bölgesel deniz trafiği de canlandırılabilir.

E. Alternatif Ulaşım Modlarının Artışı:

Bisiklet yollarının genişletilmesi ve daha fazla araçsız bölgenin oluşturulması, şehrin modernleşmesiyle paralel gelişmelidir. Elektrikli scooter, paylaşımlı bisiklet gibi yeni nesil mikro ulaşım araçlarının yaygınlaşması önemlidir.

F. Araç Sahipliği Artışı:

Ekonomik büyüme ve nüfus artışı ile bireysel araç kullanımı artmaktadır. Bu durum, şehir merkezindeki mevcut trafik sıkışıklıklarını daha da artırmakta olup otopark alanlarının planlanması ve şehir merkezindeki araç trafiğinin sınırlanması önemlidir.

G. Sanayi Bölgelerindeki Yoğunluk:

Organize sanayi bölgelerinin genişlemesiyle birlikte özellikle Nilüfer, Kestel ve İnegöl gibi bölgelerde trafik sıkışıklığı artmaktadır. Bu alanlara yönelik bypass yolları ve çevre yolu projeleri gereklidir.

H. Kentsel Dönüşüm ve Trafik:

Bursa’daki kentsel dönüşüm projeleri ve nihayetindeki dikey yapılaşma yeni yerleşim alanlarında nüfus artışını ve yoğunlaşmayı beraberinde getirmektedir. Bu durum, yeni ulaşım ağlarının gerekliliğini doğurmaktadır. Ancak doğru bir planlama yapılmazsa, şehir içindeki ulaşım akslarında trafik yükü daha da artacaktır.

I. Uludağ Yolu ve Turistik Trafik:

Uludağ, Bursa’nın turizm merkezi olduğu için özellikle kış turizminde trafik yoğunluğu ciddi bir sorun olmaktadır. Bunun için teleferik hatlarının geliştirilmesi ve otopark kapasitelerinin artırılması önemlidir.

Ayrıca Unutulmamalıdır ki ulaşım ve trafik bir kültürdür. Bu kültürü geliştirmek ve yaygınlaştırmak da ancak ve ancak eğitim ile mümkün olabilecektir. Bu çerçevede ilköğretim yıllarında çocuklarımıza trafik kültürünü aşılayacak eğitimler verilmelidir.

Sonuç olarak Bursa, bölgesel ve ulusal anlamda ulaşımda kilit bir konumdadır. Gelecekte şehir, nüfus artışı ve ekonomik büyümenin getirdiği zorluklara karşın, doğru planlama ve modern teknoloji uygulamalarıyla daha düzenli ve sürdürülebilir bir ulaşım altyapısına kavuşabilir. Ancak, bu hedeflere ulaşabilmek için proaktif bir yaklaşım ve uzun vadeli yatırımlar şarttır. Bu durum dikkate alınmazsa yakında; Bursa trafiğinin, İstanbul trafiğini aratmayacak seviyeye ulaşacağı aşikardır.

Şubat ayı içerisinde İMO Bursa Şubesinde yapacak olduğumuz Ulaşım Çalıştayı ile kentimizin ulaşım konusundaki tespit ve çözüm önerilerimizi kamuoyuyla paylaşacağız.

Mühendislik Eğitimi ve Mühendislerin Çalışma Koşulları

Bursa'da İnşaat Mühendisliği eğitimi, Uludağ Üniversitesi ve Bursa Teknik Üniversitesi'nde verilmektedir. 2024 yılında, bu üniversitelerde eğitim programları güncellenmiş, laboratuvar imkanları geliştirilmiş ve öğrencilere çeşitli burs imkanları sunulmuştur. İMO Bursa Şubesi olarak biz de her iki üniversitemiz ile yakın çalışma içerisinde bulunuyoruz. Genç meslektaş adaylarımız ile yakından ilgileniyor ve iş hayatına atılmaları noktasında yanlarında olarak yardımcı oluyoruz. Odamızda yoğun olarak düzenlediğimiz eğitim, seminer ve kurs programlarımız ile mesleki gelişimlerine katkı sunuyoruz.

Ancak mühendislerin çalışma koşulları ise sektördeki dalgalanmalar, ekonomik koşullar ve proje bazlı çalışmalar nedeniyle değişkenlik göstermektedir. Özellikle inşaat sektöründeki durgunluk nedeniyle başta iş bulma zorlukları yaşanabilmektedir. İşe başlangıç ücretlerinin düşüklüğü ise başlı başına bir sorundur.

Bunların yanı sıra 1938 yılında yürürlüğe giren ve mesleğimizi de kapsayan Mühendislik ve Mimarlık Hakkında Kanun, mesleğimizin bugünkü ihtiyaçlarını karşılayamadığından, çağın gerekliliklerine uygun “Yetkin ve Uzman Mühendisliği” de içeren bir meslek kanununun yazılması elzemdir. Böylelikle hem mühendislik alanlarında verilen hizmet gelişecek hem de meslektaşlarımızın özlük haklarını hakkıyla alması sağlanabilecektir.

Deprem Risk Azaltma Planları ve Toplantıları

Kentimizde ciddi büyüklükte deprem üretebilme kapasitesi olan pek çok fay bulunmaktadır. Bilim insanlarımız bu fayların deprem üretebilme kapasitelerini tespit etmeye ve başka fayların var olup olmadığına yönelik çalışmaları aralıksız olarak sürmektedir. Bu çalışmalar sonucunda 2024 yılında Bursa'da yeni bir fay hattı daha tespit edilmiştir.

Dolayısıyla olası depremlere karşı dirençli bir kent hedefinin gerçekleştirilmesinin önemi çok daha fazla   anlaşılmaktadır. Bu çerçevede kaçak yapılaşmanın mutlak surette önlenmesi, yapılmış olanların da kentsel dönüşüm çerçevesinde ele alınarak yıkılıp buradaki vatandaşlarımızın imarlı alanlarda mühendislik hizmeti almış yapılara taşıyarak hukuki çerçeveye çekilip rehabilite edilmesi suretiyle kentimizi gelecekte olabilecek depremlere karşı hazır hale getirilmesi bir zorunluluktur.

Bursa Büyükşehir Belediyesi, İl Afet Risk Azaltma Planı (İRAP) kapsamında Deprem Masası'nda yer alan eylemlerin değerlendirilmesi amacıyla toplantılar düzenlemiştir. Bu toplantılarda, kentin depremselliği, sosyo-demografik ve ekonomik yapısı, ulaşım ve altyapı durumu gibi konular ele alınmış, deprem riskini azaltmaya yönelik eylemler değerlendirilmiştir. 2024 itibariyle bu çalışmaları kıymetli buluyor fakat veri toplamadaki hızımızın oldukça yetersiz olduğunu gözlemliyoruz. 2025 yılında bu çalışmaların tamamlanarak dirençli ve yaşanabilir Bursa için eyleme geçmemiz gerektiğini kamuoyuna bir kez daha hatırlatmak isteriz.

Toplumsal Farkındalık ve Eğitim Çalışmaları

İMO Bursa Şubesi olarak depreme hazırlık kapsamında toplumsal farkındalığı artırmak için çeşitli eğitim ve bilgilendirme faaliyetleri düzenledik. Bu çalışmalar, vatandaşların deprem anında ve sonrasında doğru davranışları sergilemelerini sağlamayı amaçlamaktadır.

6 Şubat depremlerinin ikinci yıldönümü haftasında gerçekleştireceğimiz etkinliklerin ardından hazırladığımız “Afetlere Hazırlık ve Deprem Riskini Azaltmak” konulu detaylı raporumuzu da kamuoyu ile paylaşıyor olacağız.

Sonuç olarak;

2024 yılında yapılmış olan olumlu çalışmaları kıymetli buluyor, 2025 yılında eksiklerin tamamlanarak dirençli, yaşanabilir ve sürdürülebilir bir Bursa için hep birlikte eylem safhasına geçmemiz gerektiğini buradan sizinle paylaşıyor ve diyoruz ki; “BURSA HEPİMİZİN”

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER