Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Hak-İş Konfederasyonu Toplu Sözleşme Töreni’ne katıldı. Çalışma ve Sosyal güvenlik Bakanlığında gerçekleşen törende Bakan Çelik, süreç içerisinde tüm sendikalarla olduğu gibi Hak-İş ile de sağlıklı bir diyalog çerçevesinde çerçeve sözleşmeyle ilgili bir noktaya gelindiğini belirterek, “Aylık brüt çıplak ücretlere öncelikle 2 bin 150 TL altında olanlara 100 TL seyyanen bir artış sağlanmıştır. Yine aylık 2 bin 250 TL ile 2 bin 150 TL arasındaki çıplak ücretlere 2 bin 250 TL’yi geçmemek üzere 75 TL ücret artışı sağlanmıştır. 2 bin 250 TL ile 2 bin 350 TL arasında ise ücretlere 50 TL’lik bir seyyanen artış iyileştirme gerçekleştirmiş bulunmaktadır” diye konuştu.
“YILDA BİR DEFA OLMAK ÜZERE 500 TL’LİK ÖDEME YAPILACAKTIR”
“2015 yılının ilk 6 ayı için yüzde 6, ikinci 6 ayı için yüzde 5’lik bir ücret artışı sağlanmış ve toplamda ise yüzde 11.3’lük yıllık ücretlere zam yapılmıştır” diyen Çelik, “2016 ilk 6 ayı için orta vadeli programda ön görülen yüzde 3’lük artışlar iki dönemde sağlanacak ama gerçekleşecek olan enflasyon farklarında bunların ilave edileceğini özellikle vurgulamak istiyorum. Bunun yanında yılda bir defa olmak üzere tüm işçilere denge ödeneği adı altında 500 TL’lik ödeme yapılacaktır. 2015 ve 2016 yıllarında bir kez olmak üzere bu denge ödeneği işçilerimize ödenecektir. 43 bin işçimizi ilgilendiren bugünkü bu çerçeve protokolü imzalanırken Hak-İş’e bağlı Öz Orman-İş Sendikamızın yaşamış olduğu işveren ve işçi sendikası arasında yaşanan bazı sorunlarında çözümü sağlanmış. Böylece geçmiş dönemlere ait işçiden gelir ödemesiyle ilgili, işçiden talep edilen bazı ücretler dondurularak işçinin herhangi bir mağduriyet yaşamaması konusunda mutabakatta sağlamış bulunuyoruz. Ayrıca Öz Gıda-İş bünyesinde Çaykur ve Et Balıkta ilave bazı iyileştirmelerle ilgili çalışmalarımızı değerlendirmeleri yaptık. İşletme sözleşmelerinde bu iyileştirmelerin dikkate alınacağını ifade etmiş oluyorum” ifadelerini kullandı.
BİZİM İÇİN ÖNEMLİYDİ”
Hak-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mahmut Arslan ise “Yaklaşık 43 bin üyemiz adına bu toplu iş sözleşmesini imzalamak olmak bizim için önemliydi. Sorunlarımızın çözümünü diyalogla karşılıklı müzakere yoluyla kamuoyunu rahatsız etmeden, çalışanların taleplerini azami ölçüde gerçekleştiren, işvereninde genel makro düzenini gösteren bir toplu iş sözleşmesini ortaya çıkarmış olmak Türk endüstri ilişkiler sistemi açısından önemli bir başarıydı. Rakamlar tartışılabilir daha fazlası, daha iyisi elbette ki bunlar tartışılacaktır ama biz Türkiye içinden geçtiği durumu kamu çalışanlarının pozisyonunu, elde ettiklerimizi dikkate alırsak makul bir olumlu bir toplu iş sözleşmesi olarak tanımlamak mümkün. Biz bunu başarı olarak görüyoruz” şeklinde konuştu.
“BİZ KENDİSİYLE BERABER ÇALIŞMAYI TEKLİF EDİYORUZ”
Bakan Çelik ile beraber imzalayacakları son sözleşme olduğunu ifade eden Arslan, “Üç dönemin herhalde Sayın Bakan için bundan sonra hatırlayacağı en son toplu iş sözleşmesi Hak-İş ile imzaladığı çerçeve protokol olacaktır. Bu da bizim için tarihi öneme sahip. Hep hatırlayacağız. Biz Faruk Çelik’i hep özel bir şekilde anacağız. Kendisiyle bundan sonra da beraber çalışmayı arzu ederiz. Sayın Bakanımız siyasette ve bundan sonraki görevinde bir ara verecekse biz kendisiyle beraber çalışmayı teklif ediyoruz” dedi.
“BEN BİR SENDİKA KURMAYI DÜŞÜNÜYORUM”
Arslan’ın konuşması üzerine Bakan Çelik esprili bir dille “Ben bir sendika kurmayı düşünüyorum” karşılığını verdi.
Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Ücretlerle ilgili hükümet olarak geçtiğimiz dönemlerin tümünde 13 yıllık dönem içerisine baktığımız zaman gerek emeklilerimiz, gerek asgari ücret, gerek işçiler ve gerekse memurlar yaptığımız tüm toplu sözleşmelerde enflasyonun çok üzerinde artışlar gerçekleştirdiğimizi bir kez daha vurgulamak istiyorum. Hangi konuyu alırsanız alın, asgari ücret 184 liradan bugün bin TL’ye gelmiş bulunuyor. Asgari ücret 5 kat arttığını ama enflasyonun yüzde 96 olduğunu dikkate alırsanız burada ücret politikasına nasıl baktığımızı hükümet olarak görmek mümkün. Aynı şekilde işçi ücretlerine baktığımız zaman yüzde 11.3’lük bir ücret zammının gerçekleşmesinin yanında diğer sosyal hakları da dikkate aldığınız zaman neredeyse iki katından daha fazla ücret artışının söz konusu olduğunu görmemiz mümkün. Seçimin öncesinde birçok değerlendirmelerin yapıldığı bu dönemin içerisinde hiç kimse ne memur maaşlarını, ne emekli maaşlarını, ne işçilerin ücret artışlarını, ne asgari ücretteki artışı tartışmıyor. Buradaki artışların enflasyonun çok üzerinde olduğu konusunda herkes bilgi sahibi ama yeterli olup olmama konusu apayrı bir şeydir.”
