CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Bugün Cumhuriyet'e uygulanan, bugün pek çok yazara uygulanan baskıcı, özgürlükleri kısıtlayıcı uygulamalar yarın yargı için de geçerli olabilir" dedi.
Kılıçdaroğlu, eşi Selvi Kılıçdaroğlu, kızı Zeynep Kılıçdaroğlu, CHP İstanbul milletvekilleri Oğuz Kaan Salıcı, Ali Şeker, Gürsel Tekin, Erdoğan Toprak, Dursun Çiçek, İstanbul İl Başkanı Cemal Canpolat, DİSK Genel Başkanı Kani Beko ile Cumhuriyet gazetesine ziyarette bulundu.
Binanın 5. katında Kılıçdaroğlu ve beraberindekileri, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı ve İmtiyaz Sahibi Orhan Erinç, yazar Hikmet Çetinkaya ile gazete çalışanları karşıladı.
Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet çalışanları ve yöneticilerle yaklaşık 1,5 saat görüşerek, gelişmeler hakkında bilgi aldı.
"MİNNETLE YAD EDİYORUZ"
Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet gazetesinden ayrılırken basın mensuplarına yaptığı açıklamada, 10 Kasım'ın Cumhuriyetin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün sonsuzluğa uğurlandığı gün olduğunu hatırlatarak, "Onu minnetle, şükranla yad ediyoruz. Onun koyduğu ilkelerin ne kadar önemli olduğunu bugün çok daha iyi biliyoruz" ifadesini kullandı.
Bir ülkede medya özgür değilse, medya üzerinde baskılar varsa, gazeteciler hapisteyse, o toplumda demokrasiden, özgürlüklerden söz edilemeyeceğini belirten Kılıçdaroğlu, "Eğer bir toplumda medya özgürlüğü yoksa, halkın haber alma kanalları tıkanmış demektir. Kuşkusuz, medya derken, medyadan söz ederken, medyadaki çeşitliliğe özenle vurgu yapıyoruz. 'İktidarın yanında veya karşısında' diye bir ayrımdan özenle kaçınmamız gerektiğini de biliyoruz. Hapiste gazeteci olmaz. Gazetecinin elinde kalemi, önünde kağıdı vardır; dünyaya, halka bakar, yorumlar ve yazısını yazar. Arzu ederseniz katılırsınız, arzu etmezseniz katılmazsınız." diye konuştu.
"BİZİM GİBİ İKİNCİ BİR ÜLKE YOK"
Kılıçdaroğlu, medya özgürlüğüne herkesin ihtiyacı olduğunu vurgulayarak, "Türkiye'de hapisteki gazeteci sayısının 142'ye ulaştığı söyleniyor. Dünyada bizim kadar gazetecisi hapiste olan ikinci bir ülke yok. Bu çok ağır bir tablodur. Hani şairin dediği gibi 'Hava kurşun gibi ağır...' Medya açısından, demokrasimiz açısından, özgürlükler açısından 'hava kurşun gibi ağır'. Bu ağırlık sadece medyayı vurmuyor. Bu ağırlık esnafı da vuruyor, turizmciyi de vuruyor, sanayiciyi vuruyor, taciri vuruyor, çiftçiyi vuruyor, ürününü satamıyor. Dolayısıyla demokrasi eksikliği, özgürlük eksikliği toplumun her kesimine kademe kademe yansıyor." değerlendirmesinde bulundu.
"KİM TUTUKLUYSA ONUN YANINDA OLMAYA ÖZEN GÖSTERDİK"
Cezaevindeki gazeteciler açısından hiçbir ayrım yapmadıklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Kim tutukluysa onun yanında olmaya özen gösterdik. Bakın, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Musa Kart, Hakan Kara, Güray Öz, Turhan Günay, Önder Çelik, Mustafa Kemal Güngör, Bülent Utku, Nazlı Ilıcak, Murat Aksoy, Ali Bulaç, Ahmet Altan, Mehmet Altan, Şahin Alpay, Ahmet Turan Alkan, Aslı Erdoğan, Necmiye Alpay, Atilla Taş... Sayabileceğim 142 isim. Hiçbir ayrım yapmıyorum. 'Bu, bizi destekledi, şu karşı çıktı' diye bir ayrımı yapmıyorum. Eline kalem alıp gazetecilik yapan herkese ama herkese saygı gösteriyorum. Bunu Cumhuriyet'in önünde, Cumhuriyet'le yaşıt bir gazetenin önünde söylemekten de gurur duyuyorum. Keşke bunları söyleyebilecek bir ortam olmasaydı. Özgürlükler olsaydı, gazeteciler özgürce yazabilselerdi ve bizler de gelip gazeteleri ziyaret edebilseydik, onlara kendimizi, sorunlarımızı aktarabilseydik, onlar bizim sorunlarımızı geniş kitlelere aktarsınlar diye. Cumhuriyet dar bir alandan geçiyor biliyorum."
"BUGÜN BASINA YARIN YARGIYA"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, medyanın esnaf, sanayici, çiftçinin yanı sıra yargı için de önemli olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:
"Yargı da kendi sorunlarını medya aracılığıyla geniş kitlelere aktarır. Dolayısıyla medyanın özgür olması, kendisine oto sansür uygulayabilecek bir konuma taşınmaması yargı açısından da çok önemlidir. Yargı, Türkiye'nin önünü açmalıdır. Baskıya direnmelidir yargı. 12 Eylül, 12 Mart askeri dönemlerinde bile yargıçlar daha bağımsızdı. Hukukun üstünlüğüne daha fazla bağlıydılar. Bugün de aynı tabloyu görmek isteriz. Baskıya direnmeli, vicdanının sesini dinlemeli, hukukun üstünlüğüne bakmalı, Anayasanın kendisine verdiği güvenceye bakmalı ve yargı bağımsız, hukukun üstünlüğüne inanarak demokratik kurallar içinde uluslararası sözleşmelere de bakarak kararını vermelidir. Yargıya açık ve net çağrımdır bu. Bugün Cumhuriyet'e uygulanan, bugün pek çok yazara uygulanan baskıcı, özgürlükleri kısıtlayıcı uygulamalar yarın yargı için de geçerli olabilir. O nedenle herkes demokrasi konusunda, özgürlükler konusunda duyarlılığını korumalıdır."
Bu arada gazetenin önünde, medya mensuplarının rahat çalışabilmesi için düzenleme yapan Cumhuriyet çalışanları ile korumalar arasında kısa süreli bir gerginlik yaşandı. Gerginlik, Gürsel Tekin'in araya girmesiyle sona erdi.
Cumhuriyet gazetesine destek vermek için binanın önünde toplanan vatandaşlar, "Özgür basın susturulamaz", "Halkın umudu Kılıçdaroğlu" şeklinde sloganlar attı.