Körlük ve dün akşam...

Koronairüsü (COVIT-19) salgını nedeniyle, cuma gecesi saat 24.00 de başlayan hafta sonu sokağa çıkma yasağının duyurulmasıyla yaşayanlar, gerçekten korkunçtu..

Körlük ve dün akşam...

Yasağın konulması ne kadar doğruysa, geç açıklanması da o kadar yanlıştı…

Salgının kontrol altına alınması için uzmanların günlerdir yaptıkları, zorunlu olmadıktan sonra sokağa çıkılmaması, sosyal mesafenin korunması ve hijyene dikkat edilmesi gibi uyarılar bir anda hiçe sayıldı...

Sanki, büyük bir kıtlık ve açlık yaşanacakmış gibi insanlar, ihtiyaçlarını karşılamak için marketlere hücum ettiler, fırınlar önünde uzun kuyruklar oluşturdular, ekmek tükenince kuru pastaları tükettiler...

Sıra yüzünden yaşanan tekme-tokat kavgalar, hiçte hoş değildi…

O görüntüleri izlerken geçen yıl bir solukta okuduğum, Sose Saramago'nun, 'Körlük' isimli kitabı aklıma geldi...

Kitapta yaşanan bazı olayları, acaba bizlerde mi yaşayacağız diye endişe ettim…

O KİTAP VE YASAK SONRASI YAŞADIKLARIMIZ...

Kırmızı ışıkta arabasıyla bekleyen bir adam,  aniden kör olur…

Bu zor durumda ona yardım etmek istercesine yaklaşan kötü niyetli bir hırsız da,  bu beklenmeyen körlüğe yakalanır.

Körlük ne ilginçtir ki bulaşıcı bir hal alır ve inanılmaz bir hızla yayılır...

Öyle ki, kör olan kişinin gittiği doktor, muayenehanede bekleyen hastalar ile görevliler de kör olur...

Panik hali herkesi etkisine almış ve bulaşıcı körlük hastalığından kurtulmak için alınan bir dizi önlemlerle çözüm aranmaktadır...

Devlet yöneticileri körlük salgınından kurtulabilmek için hastaları eski bir akıl hastanesinde karantinaya almaya karar verir.

Karantina bölgesi askeri bir disiplinle yönetilmektedir.

Dışarı çıkışlar kesinlikle yasaktır, çıkmak isteyenler ise öldürülecektir…

Salgının önüne geçilemezken, kaos ortamı daha da derinleşir…Körlük hastalığına yakalananların sayısı arttıkça, karantina bölgesinin nüfusu artar.

Kalabalığın artması yeni güç dengeleri ve kamplaşmaları da beraberinde getirir.

İçeride körlerin oluşturduğu çeteler, kendi hükümdarlıklarını ilan etmeye çalışmakta ve zulüm ederek diğer körleri sömürmek istemektedir.

İçerideki kimsenin bilmediği bir gerçek ise doktoru karısının gerçekten kör olmadığıdır.

Doktorun karısı, oda da kör taklidi yaparak, içeride kalmış ve diğer insanların yardımına koşmaktadır.

Tabi bu durumun anlaşılmaması için, kendisinin de kör olduğunu söylemek zorundadır…

Zaman geçtikçe çetelerin baskısı ve istekleri artar.

Doktorun karısı bir kargaşada çete liderini öldürür.

Karantina bölgesinde büyük bir yangın çıkar…

Bu yangın sayesinde doktor, karısı ve arkadaşları, dışarı çıkmanın yasak olduğu hastaneden kurtulurlar…

Dışarıdaki hayat gittikçe daha zor bir hal almış ve yaşam savaşı tüm hızıyla sürmektedir.

İhtiyaçlarını karşılamak için gittikleri marketlerin yağmalandığını, tezgahlarda hiç bir şeyin kalmadığını, insanların bir birlerini ezerek öldürdüklerini fark ederler…

Kitabın sonunda, beklenmedik şekilde başlayan salgın, aynı şekilde son bulur…

Artık, tüm körler görmeye başlamıştır…

Böyle bir hikaye, Sose Saramago'nun, 'Körlük' isimli kitabı…

O eseri okuyup, cuma akşamı yaşananlara tanık olunca, 'Ya, sokağa çıkma yasağı uzun süreli olsaydı ne yapardık?' diye düşündüm…

Ve ilk kez...

Salgının baş gösterdiği ilk günden bu yana, uzun süreli olmasını düşünüp savunduğum sokağa çıkma yasağının, sadece hafta sonuyla sınırlı tutulmasına sevindim...

Maalesef...

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Üzgünüz ilginizi çekebilecek içerik bulunamadı...