Gündem

Kurtulmuş: "Suriye'de barış olmazsa..."

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Suriye'deki krize siyasi çözüm bulma çabalarının başarısızlığa uğraması durumunda bunun yansımalarının Suriye ile sınırlı kalmayacağını belirterek, "Suriye krizini barışçıl yollardan çözemezsek, ateş herkesi yakacak" dedi.

Kurtulmuş:
08-03-2016 18:05


Kurtulmuş, merkezi Dubai'de bulunan El-Arabiyye kanalındaki "Özel Görüşme" adlı programda yayımlanan röportajında, Suriye krizine barışçıl ve siyasi çözüm bulma çabalarının sonuç vermemesi halinde tüm bölge ülkelerinin bu durumdan etkileneceğini söyledi. "Eğer Suriye krizini barışçıl yollardan çözemezsek, ateş herkesi yakacak" diyen Kurtulmuş, "Ateşkesin Suriye'de yüzde 100 başarılı olduğunu görmüyoruz. İhlaller söz konusu. Ateşkesin, Suriye krizine barışçıl, siyasi çözüm için sarf edilen çabalar ve barış görüşmeleri sonuçlanana dek devam etmesini temenni ediyoruz" diye konuştu.

Beş yıldır süren Suriye krizinin önce iç savaşa dönüştüğünü belirten Kurtulmuş, "Sonra rejim, sivillere ateş etmeye, Humus'ta, Hama'da, Halep'te, Şam'da sivillere karşı sarin gazı kullanmaya başladı. Bölgedeki medeniyet ve tarih hazinesini yıktı" ifadelerini kullandı.

"SURİYE'DE VEKALET SAVAŞI BİTTİ, GERÇEK SAVAŞ BAŞLADI"

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Suriye rejiminin, ülkesini tarumar eden diktatör bir rejim olduğunu vurgulayarak şunları kaydetti:

"İç savaşın bitmesini temenni etmiştik, iki yıl önce bitti ve Suriye topraklarında uluslararası vekalet savaşları başladı. Bazı ülkeler, Suriye'deki silahlı grupları ve terör örgütlerini çok fazla desteklemeye başladı. Rusya, geçen eylül ayında Suriye'ye direkt müdahale etti. Bu noktada vekaleten savaş son buldu ve Suriye topraklarında uluslararası güçler arasında doğrudan, gerçek savaş başladı. Bu savaşın içinde Rusya, İran, ABD hatta belki Çin bile var. Uluslararası güçlere ait askerler Suriye ve eteklerinde mevcut."

ABD, Rusya ve tüm ülkeleri Suriye krizine barışçıl ve siyasi çözüme destek vermeye çağıran Kurtulmuş, Suriye'ye yönelik bir dış müdahalenin başarısız olacağına işaret ederek, "Herhangi bir ülkeye yapılacak dış müdahalenin bu gibi sorunlar varken başarıya ulaşması mümkün değil. ABD, Afganistan işgalinde de aynı şekilde Irak'ta da başarısız oldu. Bu nedenle hiçbir dış müdahale başarılı olmaz, çünkü sonunda halk zafere ulaşacak" değerlendirmesinde bulundu.

Kurtulmuş, "Yabancı müdahale olsa bile son sözün Suriye halkının talepleri olduğunu düşünüyoruz. Rusya ve İran güçlü şekilde müdahale etse bile sonuçta gerçekleşecek olan halkın talepleridir. Suriyeliler, diktatör rejimin sonlanmasını, güven ve barışın gelmesini istiyor. Halk, taleplerinin masaya taşınmasını istiyor ve çözüm arıyor" ifadelerini kullandı.

Suriye'deki baskıların ve halkın susturulmasının bu ülkedeki Arap Baharı'nın başarısız olduğu anlamına gelmeyeceğini kaydeden Kurtulmuş, halkın taleplerinin yanında olduklarını ve uzun süre alsa da bunların gerçekleşmesini temenni ettiklerini söyledi.

Kurtulmuş, Suriye'deki durumun kapsamlı bir savaşa dönüşmesini istemediklerini vurgulayarak, ABD'nin alternatif bir plan olarak Suriye'nin bölünmesinden bahsettiğini ancak bundan vazgeçtiğini dile getirdi.

"ONLAR BÖLÜNMÜŞÜ BÖLMEK VE YENİ SINIRLAR ÇİZMEK İSTİYOR"

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, "Alternatif plan bölgenin bölünmesi ve ana senaryo 100 yıl önceki Sykes-Picot Anlaşması'nın tamamlanması. Öyleyse onlar bölünmüşü bölmek ve yeni sınırlar çizmek istiyor. Onlara, 'Bölge ülkeleri arasında doğal ve tarihi sınırlar mı var?' diye soruyorum. Tabii ki yok. Çünkü cetvelle çizilen yapay sınırlar var" diye konuştu.

Ortadoğu'da mezhep ve etnik temelli bölünmeler yaşandığına dikkati çeken Kurtulmuş, bu nedenle bölge halkları ve ülkelerini karşılıklı ilişkileri onarmaya çağırdıkları belirtti. Kurtulmuş, Suriye'nin bölünmesine kesinlikle karşı olduklarını, ülkenin birliği ve tüm kesimlerin temsil edildiği demokratik bir yönetim kurulmasını desteklediklerini vurguladı.

Türkiye'nin ABD için bölgede önemli bir ülke olduğunu belirten Kurtulmuş, Ankara ile Washigton'ın, ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyonu aşan kadim ilişkilere sahip olduğunu hatırlattı.

Türkiye'nin, terör örgütü PKK'nın Suriye uzantısı PYD'nin silahlandırılmasından duyduğu rahatsızlığı ABD tarafına ilettiğini aktaran Kurtulmuş, bu silahların Türkiye tarafına geçebileceğini söylediklerini ve bu endişenin terör örgütü PKK yoluyla gerçekleştiğine dikkati çekti.

"ANKARA, SURİYE'NİN KUZEYİNDE ARAP VE TÜRKMENLERE YÖNELİK ETNİK TEMİZLİKTEN RAHATSIZ"

Türkiye'nin, Suriye'nin kuzeyindeki Kürt varlığından rahatsız olmadığını, Ankara'nın sadece, Arap ve Türkmenleri hedef alan etnik temizlikten rahatsız olduğunu vurgulayan Kurtulmuş şunları söyledi:

"Iraklı Kürtlerle dostluk ilişkilerimiz var. Suriye'nin kuzeyinde Kürt varlığından rahatsız değiliz. Kürt vatandaşlarımızın pek çoğunun Suriye ve Türkiye vatandaşlığı bulunuyor. Sınırın her iki tarafında da birbirleriyle yakın akrabalık bağları bulunan Türk ve Suriyeli aileler var."

ABD'nin Ortadoğu'da zikzaklı bir politika izlediğini kaydeden Kurtulmuş, Washington yönetiminin bazen Esed rejiminin gitmesi yönünde çağrılar yaparken bazen de bunun aksi bir tavır izlediğini ifade etti. Kurtulmuş, ABD'nin söz konusu siyasetinin bedelini ise Suriye halkının ödediğini dile getirdi.

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Esed'in yönetimde kalmasına ilişkin, "Bu rejim, 450 bin insanı öldürdü, şehirleri yıktı. Esed'in kalmasını biz istesek bile Suriye halkı istemeyecektir. Bu gerçeği değiştiremeyiz. Suriye görüşmeleri ileri bir aşamaya ulaştı. Esed'i geçiş döneminde kabul edebilirler. Ancak en önemli aşama, Suriye'nin Esed rejimi, DAEŞ ve Nusra gibi katillerden temizleneceği sonraki aşamadır. Bu mutabık kaldığımız ortak aşamadır. Önemli olan Suriye halkının talepleridir. Bu nedenle halkın kabul etmediği bir barışı biz de kabul etmiyoruz" görüşünü dile getirdi.

Kurtulmuş, Türkiye hükümetinin Suriye hakkındaki resmi tutumuna ilişkin ise "Halkını vahşice öldüren bu rejimin Suriye'de bir geleceği yok, iyiliği de dokunmayacak. Türkiye'nin tutumu budur. Eğer rejim, geçici süre için çözümün bir parçası olacaksa bu olabilir, olağandır. Ancak Esed'in Suriye'nin geleceğinde bir yeri olmayacağı kesindir" diye konuştu.

"Güvenli bölge oluşturulması konusunda herkes geç kaldı" Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Suriye'de güvenli bölge oluşturulması konusunda ise şunları kaydetti:

"Suriye'de artık güvenli bölge oluşturacak bir alan kalmadığını görüyoruz. Suriye'de savaşın bitmesi ve tüm ülkenin güvenli hale gelmesini temenni ediyoruz. Suriye'nin kuzeyinde güvenli bölge oluşturulması konusunda uluslararası toplum da dahil herkes geç kaldı. Türkiye'nin güvenli bölge inşa projesi ve Suriye hava sahasında savaş uçaklarının uçmasının yasaklanması yönündeki çağrısı kabul edilseydi ölümler ve tahrip, bu seviyeye varmazdı. Avrupa da bu boyutta bir sığınmacı dalgasıyla karşı karşıya kalmazdı. 3 milyon Suriyeli Ürdün'e bir o kadarı da Türkiye'ye gelmek zorunda olmazdı. Güvenli bölge projesi kabul edilseydi, Suriyeliler sığınma imkanı bulur, Avrupa'ya geçmeye çalışırken binlercesi boğulmazdı." Kurtulmuş, Körfez İşbirliği Konseyi'nin (KİK) terör örgütü ilan ettiği Hizbullah'la ilgili Türkiye'nin tavrı hakkında, Hizbullah'ın Suriye'de rejim yanında öldürme operasyonlarına katıldığını ve bunu gerekçelendirmenin mümkün olmadığını ifade etti.

Lübnan'ın uzun yıllar iç savaş sıkıntısı yaşadığını ve halihazırda istikrar aradığını belirten Kurtulmuş, "Bugün, Suriye iç savaş sıkıntısı içinde ve istikrar istiyor. Ve biz maalesef, Hizbullah'ı Lübnan'dan Suriye topraklarına geçmiş buluyoruz. Bu kabul edilemez ve gerekçelendirilemez bir durum. Bu, Suriye'nin saygınlığını ihlaldir" dedi. Türkiye'nin Hizbullah'tan Suriye'deki savaşın bir parçası olmamasını istediğini söyleyen Kurtulmuş, Hizbullah'ın Suriye'de savaşan silahlı gruplardan biri olduğunu ve Türkiye'nin Hizbullah da dahil Suriye'nin silahlı gruplardan temizlenmesini arzu ettiğini dile getirdi.

"Bize sığınan herkesi kabul ettik. Bu bir insanlık, komşuluk görevidir" Kurtulmuş, Türkiye'nin Suriyeli sığınmacı politikası hakkında da "Kapılarımız hala açık. Evlerimizi Suriye'den gelenlere açtık. Bu bir insanlık, komşuluk görevidir. Biz kimseye 'Arap mısın, Türkmen misin, Şii misin veya Sünni misin?' diye sormuyoruz. Bize sığınan herkesi kabul ettik. Hala bu insanlık görevini yerine getirmeyi sürdürüyoruz" ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin sığınmacılar için milyarlarca dolar harcadığına işaret eden Kurtulmuş, "Zengin ülkeler bu konuda bize herhangi bir yardımda bulunmadılar, dost Arap ülkelerden de büyük katkılar gelmedi. Biz bunlara aldırmadan Suriyeli sığınmacılara yardımlarımızı sürdürdük. Geçen yaz Aylan bebeğin boğulması ve fotoğrafının tüm dünyaya yayılmasıyla dünya kamuoyunun dikkati Suriyeli sığınmacılara çevrildi. Batı da sorumluluklarının farkına varmaya başladı" dedi.

Avrupa'nın, sığınmacıların durumlarının iyileştirilmesi için insani esaslara dayalı ortak bir siyaset geliştirmesi gerektiğinin altını çizen Kurtulmuş, bazı ülkelerin sığınmacılara kapıları kapattığına, bazılarının sığınmacıların mal varlıklarına el koyduğuna değinerek, Suriye'deki "ölüm mekanizması" ve iç savaş devam ettikçe Avrupa'nın sığınmacı dalgalarını durdurmasının mümkün olmayacağını kaydetti.

Kurtulmuş, röportajında Türkiye'nin insan kaçakçılığı konusunda verdiği mücadeleye de dikkati çekti.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER