Gündem

Medyada kadına yönelik olan şiddet dili tartışıldı

Akdeniz üniversitesi kadın çalışmaları ve toplumsal cinsiyet araştırma ve uygulama merkezi (katcam), türk üniversiteli kadınlar derneği antalya şubesi ve antalya gazeteciler cemiyeti iş birliğinde, iletişim fakültesi ev sahipliğinde 25 kasım kadına yönelik şiddetle mücadele günü çerçevesinde “medyada kadına yönelik şiddet diline karşı yeni yaklaşımlar paneli” düzenlendi.

Medyada kadına yönelik olan şiddet dili tartışıldı
25-11-2022 14:41

Medyada Kadına Yönelik Şiddet Diline Karşı Yeni Yaklaşımlar Paneli ve Antalya Yerel Gazeteleri Eşitlikçi Medya Dili Ödül Töreni Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi ev sahipliğinde düzenlendi.


Akdeniz Üniversitesi Kadın Çalışmaları ve Toplumsal Cinsiyet Araştırma ve Uygulama Merkezi (KATCAM), Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği Antalya Şubesi ve Antalya Gazeteciler Cemiyeti iş birliğinde, İletişim Fakültesi ev sahipliğinde 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü çerçevesinde “Medyada Kadına Yönelik Şiddet Diline Karşı Yeni Yaklaşımlar Paneli” düzenlendi. Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Konferans Salonunda gerçekleştirilen etkinliğe Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ayşe Gülbin Arıcı, İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Figen Ebren, KATCAM Müdürü Doç. Dr. Gülay Yılmaz, Antalya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı İdris Taş, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. “Her 3 kadından 1’i şiddet görüyor”


Konuşmasına yaklaşık 1 yıl önce menfur bir cinayete kurban giden İletişim Fakültesi öğrencisi Azra Gülendam Haytaoğlu’nu ve vefat eden tüm kadınları rahmetle anarak başlayan Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, “Kadına yönelik şiddet, coğrafi sınırları aşan, tüm dünyanın ortak sorunudur. Dünyada her 3 kadından 1’i yaşamlarının bir döneminde eşi ya da bir yakını tarafından şiddet görüyor. Coğrafyaya göre de bu oran çok az farklılık gösteriyor. Gelişmiş, gelişmekte olan ülke ayrımı olmaksızın ne yazık ki dünyanın dört bir yanında kadına yönelik şiddet yaşanıyor. Dünyayı saran bu salgınla mücadele konusunda toplumun her kesimine görevler düşüyor. Ancak toplumların pusulası olması gereken üniversitelerin ayrı bir sorumluluğu olduğuna inanıyorum. Çünkü üniversitelerin eğitim ve bilimsel araştırmanın yanı sıra topluma danışmanlık yapma gibi bir misyonu da var. Biz de Akdeniz Üniversitesi olarak özellikle Kadın Çalışmaları ve Toplumsal Cinsiyet Araştırma ve Uygulama Merkezimizin de destekleriyle bu konuda önemli çalışmalar yürütüyoruz. Bu konuyu çok önemsiyorum. Çünkü kadına yönelik şiddet insan hakları ihlali ve kamu sağlığı sorunu olarak da büyük önem arz ediyor. Siz bir kadını gerek sözlü gerek fiziksel olarak şiddete maruz bıraktığınızda aynı zamanda toplum huzurunu ve bütünlüğünü de bozmuş oluyorsunuz” dedi. “Şiddet her yerde”


Kadına karşı şiddetle mücadelede diğer önemli aktörlerin sivil toplum ve medya olduğunu söyleyen Rektör Özkan, “Özellikle bilgi çağında medyanın dönüştürücü gücü muazzam arttı. Bilhassa gençlerimiz, bu dönüşümden en çok etkilenen grup. Dünya artık adeta aynı küresel kültür havuzundan besleniyor. Ve maalesef bu kirli bir havuz. Şiddetin yüceltildiği, kadının metalaştırıldığı, insani değerlerin paraya indirgendiği bir kültür havuzundan bahsediyoruz. Şiddet sadece kadına yok ki. Şiddet her yerde, herkese... Çocuğa, yaşlıya, hayvana, suya, toprağa, tarihe, gelecek kuşaklara. Burada önemli olan bireylere, tüm canlılara saygıyı, sevgiyi, vicdanı öğretmek. Öğretmek diyorum çünkü bunlar öğrenilen şeyler. Önce evde anne kızını ve oğlunu eşit hak ve sorumluluklarla büyütecek yani tüm ev işleri hem kız hem oğlan tarafından yapılacak. Sonra da okullarda kreşlerden itibaren 10 yaşına kadar yani 3. sınıfa kadar insana saygı, toplum içinde nasıl davranılması gerektiği, hayvanlara, doğaya sevgi ve saygıyı, tüm canlılarla beraber yaşamanın kuralları ve keyfi, doğada yaşam mücadelesi vermeyi, tüm canlıların yaşam hakkının eşit olduğu, insanından bitkisine kadar tüm bu eksende çocuklar yetiştirilmeli. Önce vicdanlı iyi insan olmayı öğretmemiz lazım. Aksi halde dünyanın en iyi mühendisi, doktoru olmalarının hiçbir değeri yok” şeklinde konuştu. “Acımasızca ne kadar uyumsuz giyindiğimize dair aşağılanıyoruz”


Rektör Özkan, “Şiddetin acımasızlığının en önemli nedeni sahip olma duygusu. Önemli olan neye sahip olduğunuz değil ne ürettiğiniz ne kadar faydalı olduğunuz, arkanızdan nasıl izler bıraktığınız. Bunu neden söyledim, çünkü kadının kadına yaptığı şiddeti de unutmamalıyız. Kızlarımızı fiziksel görüntüleri, sahip oldukları markalarla kişilik kazanamayacaklarını anlatmamız ve rol model olmamız lazım. Maalesef etrafıma baktığımda görüyorum ki, bunu daha çok kadınlar yapıyor, ne kadar tarz ve pahalı giyinirsek o kadar takdir görüyoruz. Ya da acımasızca ne kadar uyumsuz giyindiğimize dair aşağılanıyoruz. Oysa ki ’üzerindeki ne kadar pahalıysa o kadar değerlisin’ anlayışının ne kadar gereksiz olduğunu ne kadar üretirsen etrafına ne kadar ışık saçıyorsan o kadar büyürsün felsefesini anlatmak lazım. Burada en önemli iş tabii ki medyaya düşüyor. Medyada sıfır beden, zengin erkek peşinde kadının yerini güçlü ve üretken kadın almalı” ifadelerini kullandı. “Şiddetin özendirilmemesi gerekiyor”


Özellikle haber dilinin şiddeti teşvik eden bir unsur olabildiğine dikkat çeken Rektör Özkan, “Televizyon haberlerinde ya da gazetelerde açık bir şekilde gözler önüne serilen şiddet, bu korkunç durumun kanıksanmasına neden oluyor. Şiddeti görerek büyüyen çocuklar, gelecekte bunun uygulayıcısı olabiliyor. Toplumu bilgilendirme, haber verme amacıyla görev yapan gazetecilerin kullandığı haber dilinde kadını suçlayıcı, aşağılayıcı ve küçük düşürücü söylemlerin değiştirilmesi bu konuda atılacak en mühim adımlardandır. Aksi halde topluma ulaşan bir haber, izlenilen bir görüntü hafızalarda yer ediyor ve maalesef suçluya da bir nevi yol gösteriyor. Bizim beklentimiz ise medyanın sorunun değil, çözümün bir parçası olması. Medya elindeki gücü doğru kullanarak, kadın erkek eşitliği konusunda farkındalığın artmasına önemli katkı sunabilir, toplumda rol model kadınların daha görünür olmasını sağlayabilir. Ama öncelikle ve ivedilikle medyada kadına yönelik şiddetle ilgili haberlerin işlenişinden başlayarak üslup değişikliğine gidilmesi, şiddetin özendirilmemesi gerekiyor” dedi. “Medya farkındalığın artmasına katkı sunabilmeli”


Medyanın toplumu doğrudan etkileyen ve dönüştüren bir işleve sahip olduğunu söyleyen İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Figen Ebren ise, “Medya bir yandan temeller inşa ederken medyaya konu olan toplumsal olaylarda medyadaki temsiller üzerinden yeniden kuruluyor ve yeni kimlikler kazandırılıyor. Medya sahiplerinin ve medyanın her kademesinde yer alan çalışanların topluma sundukları içeriklerin ve sunuş biçimlerinin farkında olarak sorumlulukla hareket etmeleri önem kazanıyor. Şiddetin her türüne maruz kalan kadınlar cinsiyetçi ve haklarını zedeleyen bir dille haberlere konu olmaları sebebiyle haksızlığa uğruyor. Medya elindeki gücü doğru kullanarak kadın erkek eşitliği konusunda farkındalığın artmasına önemli katkı sunabilmelidir” diye konuştu. “Haberci toplumun her kesiminin değerlerini korur”


Dilin toplumların gelişiminde önemli bir yeri oynadığını söyleyen Antalya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı İdris Taş da, “Bu yüzden her söylemimiz her haberde gazetecinin yazdığı haber kişinin kendi imzasıdır. Gazetecilik hak ve sorumluluk bildirgesinde gazeteci dil, din, ırk, etnisite, mezhep, inanç, inançsızlık, cinsiyet ölçütlerini değerlendirmez. Tüm halkların evrensel değerini korur. Gazetecinin topluma örnek olma gibi bir sorumluluğu da vardır. Toplumun birlik ve beraberliğini sağlamada bir haberde ’kadın sürücü’ diye yazılırsa bu bir haber değildir ayrıştırıcı dildir. Ne söylediğimiz ve nasıl söylediğimiz kıymetlidir. Antalya’daki meslektaşlarımızın haber yazımında dillerini özenle kullandıklarını çok iyi biliyorum. Meslektaşlarıma teşekkür ediyorum” dedi. “Toplumsal cinsiyet eşitsizliği dersini müfredata koyduk”


Türkiye’de kadına yönelik şiddetin günbegün büyüyen bir sorun olduğunu söyleyen KATCAM Müdürü Doç. Dr. Gülay Yılmaz ise, “Bu sebeple tüm kurumlara ve bireylere bu sorunla mücadelede bir sorumluluk düşüyor. Akdeniz Üniversitesi bu konuda önemli sorumluluklar üstlenmeye devam ediyor. Son iki yıl içerisinde Rektörlüğümüzün de desteğiyle üniversitede toplumsal cinsiyet eşitliğine ulaşma yönünde önemli çalışmalar yaptık. KATCAM yönetim kurulu kurumsal yapıyı güçlendirme hedefiyle bir eşitlik ve farklılık eylem planı politika metni hazırladı. Bu metin 2021 yılının Aralık ayında Üniversite senatomuz tarafından kabul edildi. Hazırladığımız eylem planı çerçevesinde 2022 güz döneminde yüksek lisans ve doktora öğrencilerine yönelik Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği dersini müfredata koyduk. Bu derslerin tüm fakültelere yayılması için önümüzdeki günlerde eğitici eğitimi programını gerçekleştirmeyi planlıyoruz” dedi.


Yılmaz, KATCAM olarak ’Cinsel Taciz ve Saldırı Yönergesi Metni’ hazırlayarak bu yönerge taslağını hayata geçireceklerini söyledi. Antalya yerel gazeteleri eşitlikçi medya dili ödül töreni düzenlendi


Açılış konuşmalarının ardından düzenlenen panelde İletişim Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Ayşad Güdekli moderatörlüğünde Kadın Cinayetleri ve Kadına Yönelik Şiddet ile ilgili Twitter Kullanıcılarının Toplumsal Refleksleri Üzerine Bir Analiz Türkiye Örneği Projesi ile Manavgat Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Kayakuş, Veri Görselleştirme ve Mezenformasyon konusunda Yıldız Teknik Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Nur Cemelelioğlu, Antalya Yerel Gazeteleri Eşitlikçi Medya Dili İzleme Çalışması Raporu ile Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği Antalya Şubesi Başkanı Prof. Dr. Fulya Sarvan sunumlarını gerçekleştirdiler.


Panel sonrasında, Antalya Yerel Gazeteleri Eşitlikçi Medya Dili Ödül Töreni de gerçekleştirildi.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER