Dünya

Modern zamanın en uzun işgaline tanık olan Gazze'de İsrail saldırıları 90. gününde sürüyor

İsrail'in Gazze'ye saldırılarının 90. gününde yaşanan insanlık felaketi her geçen gün derinleşiyor ve çatışmanın yayılma riski artıyor.

Modern zamanın en uzun işgaline tanık olan Gazze'de İsrail saldırıları 90. gününde sürüyor
04-01-2024 15:27
Kudüs

Filistin coğrafyası, Gazze Şeridi'nden 7 Ekim'de İsrail'e düzenlenen saldırılarla "tarihi kırılma" yaşarken İsrail'in Gazze'ye 90 gün boyunca saldırılarıyla çoğu kadın ve çocuk 22 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü, 1,9 milyonu göçe zorladığı insanlık felaketi henüz durdurulamadı.

Hamas'ın liderliğinde Filistinli silahlı grupların 7 Ekim'de İsrail'e karşı başlattığı sürpriz saldırı, İsrail'de travma etkisi yaratarak İsrail'in Filistinlilere karşı önce 1948 sonra 1967'den beri başvurduğu orantısız şiddet ve baskıyı zirveye çıkardı.

Abluka altındaki Gazze Şeridi'nden, 7 Ekim'de düzenlenen saldırılarda Filistinli silahlı grupların 318'i asker ve silahlı güç 1200 kadar İsrailliyi öldürdüğü, 200'den fazla kişiyi esir aldığı saldırı, bölgede yeni bir döneme kapı araladı.

İsrail ordusunun 7 Ekim'de Filistinli silahlı gruplarla girdiği çatışmalarda kendi vatandaşlarını "sivil zaiyat" olarak öldürdüğüne ilişkin çok sayıda kanıt da ortaya çıktı.

İsrail'in Gazze'ye 90 gündür süren saldırılarında 15 binden fazlası kadın ve çocuk 22 bin Filistinli öldürüldü. İsrail ordusunun saldırıları karşısında kuşatma ve işgal altındaki Gazze'de 2,3 milyon nüfustan 1,9 milyonu zorla göç ettirildi.

Barınmadan yoksun, açlık, kıtlık, hastalık, sağlık hizmeti eksikliği, temiz su yoksunluğu gibi insanlık dışı şartlar altında Filistinlilerin yaşam mücadelesi verdiği Gazze'deki "insan yapımı" insanlık felaketi, 2024'ün ilk günlerinde de devam ediyor.

Bu dönemde işgal altındaki Doğu Kudüs ve Batı Şeria'da ise İsrail'in Filistinlilere karşı baskı için kullandığı "gözaltı ve orantısız şiddet" zirve yaptı. Filistinlilerin hanelerinin yıkıldığı, topraklarından sürüldüğü ve mülksüzleştirildiği tablo daha belirgin hale geldi.

Hizbullah ile Lübnan sınır hattında başlayan ve bölgesel çapta yayılmasından endişe edilen çatışma nedeniyle Babu'l Mendeb Boğazı'ndaki ticaret gemilerinin her dördünden birinin maliyet ve süreyi artırmasına rağmen rotasını değiştirmesi küresel ekonomiyi de olumsuz etkiledi.

Yıl boyunca hükümetin tartışmalı yargı düzenlemesi karşısında toplum, siyaset ve orduda yaşanan bölünmeyle geçen senenin ardından İsrail, eski ayrışmasını rafa kaldırmış gibi görünse de 7 Ekim'deki güvenlik zafiyeti, ekonomi, ordu, güvenlik otoritelerinde, siyaset ve tabanında, kutuplaşmış, çalkantılı bir döneme işaret ediyor.

Filistinlilerin İsrail şiddetine kurban gittiği Nekbe'den sonra en kanlı yıl

İsrail'in Gazze'ye 90 gündür devam eden saldırılarında en az 9 bin 100 çocuk, 6 bin 500 kadın olmak üzere, 22 bin 313 Filistinli öldürüldü, 60 binden fazla kişi yaralandı.

Dünyanın nüfus yoğunluğu en yüksek üçüncü noktası Gazze Şeridi'ndeki İsrail ordusunun on binlerce ton bomba ve patlayıcı kullandığı enkazın altında kayıp olarak kaydedilen 6 binden fazla kişinin bulunabileceği belirtiliyor.

Filistin resmi ajansı WAFA, Filistin Merkezi İstatistik Kurumunun 2023 yılı nüfus, ölüm ve gözaltı sayılarıyla ilgili hazırladığı raporu yayımladı.

Buna göre, Filistin genelinde (Gazze ve Batı Şeria) 2023'ün başından bu yana 22 bin 404, sadece 7 Ekim'den bu yana ise 22 bin 141 kişi öldürüldü.

İsrail saldırılarının başladığı 7 Ekim'den sonraki ölümlerin yüzde 98'i Gazze'de kaydedilirken bunların 9 binini çocuklar, 6 bin 450'sini kadınlar oluşturdu.

Aynı dönemde Batı Şeria'da 111'i çocuk, 4'ü kadın 319 Filistinli öldürüldü.

Gazze Şeridi'ndeki saldırılar nedeniyle yaklaşık 1,9 milyon kişi yerinden edildi. Gazze nüfusu 2023 yılında 2,3 milyona ulaşmıştı. Nüfusun 1,06 milyonunu 18 yaş altı çocuklar oluşturuyordu.

İsrail saldırılarında ölenlerin ise yüzde 40'ı çocuk, yüzde 30'u kadın olarak kayda geçti.

Rakamlara göre 2023, İsrail'in kurulduğu 1948'deki "Büyük Felaket"ten (Nekbe) bu yana en çok Filistinlinin öldürüldüğü yıl oldu.

İsrail'in Gazze saldırıları ayrıca Birleşmiş Milletlerin (BM) 1945'teki kuruluşundan bugüne 142 kişiyle en fazla BM çalışanının öldürüldüğü dönem olarak açıklandı.

BM'nin Batı Şeria'da Filistinli can kayıplarını kaydetmeye başladığı 2005'ten bu yana önce 2022 sonra da 2023 en kanlı yıl olarak kayıtlara geçti.

Filistin Esirler Cemiyeti, İsrail güçlerinin 2023 yılında yaklaşık 11 bin Filistinliyi "işkence, baskı ve taciz altında" gözaltına aldığını bildirdi.

Gazze insanlık çığlığı oldu ama engellenemedi

Gazze Şeridi'nde, İsrail ordusunun bombardımanla zorla göç ettirdiği 1,9 milyon Filistinli, yardım kuruluşlarının tanklı, toplu kara işgali ve çatışmalar karşısında insani yardımları ulaştıramadığı şartlar altında kış mevsimine girdi.

Kıtlığa varan açlık, temiz suya erişimin kısıtlı olması ve kalabalık sığınma merkezlerinde hijyen koşullarının sağlanamaması Gazze'de salgın hastalık riskini de beraberinde getirdi. Bunun yanı sıra 39 hastaneden sadece 13'ü "kısmen" kapasitesinin çok üzerinde hizmet vermeye çalışırken, BM'ye bağlı ve bağımsız yardım kuruluşları ateşkes çağrısı yapmaya devam ediyor.

Raporlara göre, dünyada nüfus yoğunluğu en yüksek kuşatma altındaki Gazze Şeridi'nde 360 kilometrekare alandaki yapıların yaklaşık yüzde 70'i yıkılmış durumda.

İsrail'den gelen açıklamalar her geçen gün "soykırım" imalarını kuvvetlendirmesine rağmen başta ABD ardından II. Dünya Savaşı sırasında Yahudilerin Nazi soykırımına karışan Avrupa ülkelerinin "koşulsuz" desteğiyle İsrail, Gazze'ye saldırılarını sürdürüyor.

Modern çağda en fazla görüntülenen insanlık felaketi, Gazze'den gelen görüntülerle sosyal medyada çığlığa dönüştü ama engellenemedi.

İsrail'in Gazze'deki eylemleri karşısında başkentlerin meydanları Filistin bayraklarıyla kaplanmasına rağmen İsrail'in ihlallerinin yaptırımsız kaldığı, engellenemediği uluslararası siyaset gerçekliğiyle insanlık bir kez daha karşılaştı.

Güney Afrika, geçmişinde siyah ve beyaz nüfusun ayrı uygulamalarla yönetildiği "apartheid" sisteminin acı tecrübesine sahip olduğu için Uluslararası Adalet Divanına İsrail'in Filistinlilere karşı "soykırım" uyguladığı suçlamasıyla başvuruda bulundu.

Davanın ilk duruşmasının 11 Ocak'ta başlaması bekleniyor.

Lübnan ile sınır ötesi çatışma riski zirvede

Hamas Siyasi Büro Başkan Yardımcısı Salih el-Aruri ve beraberindeki üst düzey 6 kişi, 2 Ocak'ta Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta insansız hava aracıyla düzenlenen suikastla öldürüldü.

Suikastın ardından, İsrailli yetkililerden saldırıya ilişkin ülkenin dış istihbarat teşkilatı Mossad'a yönelik övgü mesajları geldi.

Ancak İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun kabine üyelerine Aruri suikastına ilişkin yorum yapmaktan kaçınmaları talimatı verdiği ifade edildi.

Lübnan resmi makamları ve medyası, saldırıyı İsrail'in düzenlediğini açıkladı. İsrail ise söz konusu suikastı üstlenmekten ya da reddetmekten kaçındı.

İsrail, 7 Ekim'de Gazze'ye başlattığı saldırının ardından kuzeydeki sınır hattı boyunca da Lübnan Hizbullahı ile çatışmalara girdi. Sınır ötesi saldırılar şimdiye kadar taraflar arasında kontrollü gerilim düzeyinde seyretti.

İsrail ordusu ile Hizbullah arasında 8 Ekim'den bu yana sınırda devam eden çatışmalarda 28 Lübnanlı sivil, 147 Hizbullah mensubu ile 5 İsrailli sivil ve 9 İsrail askeri öldü.

Başbakan Netanyahu, Savunma Bakanı Yoav Gallant, Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi başta olmak üzere birçok siyasi ve askeri liderden, Lübnan'a ilişkin tehditlerin tonu artarken analistler, Aruri suikastının taraflar arasındaki "angajman kurallarının" ihlali ve gerilimi tırmandırma anlamına geldiğini değerlendirdi.

Tel Aviv'in Hamas liderinden Aruri'yi Beyrut'ta hava saldırısı düzenleyerek öldürmesinin bölgesel çatışmayı tetiklemesinden endişe edildi.

Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ın saldırıdan bir gün sonra yaptığı konuşma çatışmaların zirveye çıkmasını engelledi ancak sınır hattındaki karşılıklı ateşle risk hala yüksek.

Fanatik Yahudi yerleşimci şiddeti ve yasa dışı yerleşim birimi inşası hız kesmedi

İşgal altındaki Batı Şeria'da tam İsrail hakimiyetini savunan aşırı sağcı isimlerin kritik roller aldığı İsrail hükümeti, 2023'te rekor sayıda yasa dışı konut inşasını onayladı.

İsrailli hak örgütü Barış Şimdi'nin raporuna göre, İsrail hükümeti sadece yılın ilk 6 ayında 12 bin 855 yasa dışı Yahudi yerleşim birimi için onay verdi.

Rapora göre, söz konusu sayı hak örgütünün kayıt tutmaya başladığı 2012'den bugüne kadarki "en yüksek sayı" olarak kayıtlara geçti.

Yılın ikinci yarısında da İsrail, yeni yasa dışı Yahudi yerleşim yerleri planları için düğmeye bastı.

İsrailli hak örgütü Yesh Din, 2023’ün işgal altındaki Batı Şeria'da Yahudi yerleşimci şiddeti açısından en şiddetli yıl olduğunu ve sadece 7 Ekim’den sonraki iki ayda 242 yerleşimci şiddeti olayı yaşandığını ve bu saldırılarda 9 Filistinlinin öldürüldüğünü bildirdi.

BM'nin paylaştığı rakamlara göre, fanatik Yahudi yerleşimciler Filistinlilere veya mülklerine 2023'te 1200'den fazla saldırı düzenledi ve bu sayı da kayıtlara "en yüksek" olarak geçti.

Silahlı fanatik Yahudi yerleşimcilerin, göçebe Filistin köylerini de tehdit ve baskıyla topraklarından zorla göç ettirmesinde de 2023'te artış kaydedildi.

İsrail'de ırkçılıktan sabıkalı aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir'in, sivilleri ve özellikle fanatik Yahudi yerleşimcileri silahlandırma kampanyasında 300 bin başvuru yapıldı; 50 bin ruhsatlı silah dağıtıldı.

İsrail siyasetinde çalkantılı bir dönem kapıda

İsrail Başbakanı Netanyahu, dünya standardında fanatik diye kabul edilen koalisyon ortaklarıyla, yıl boyunca giriştiği tartışmalı yargı düzenlemesiyle toplumda, siyasete hatta orduya yayılan bir tartışma ve bölünmeye yol açtı.

Gazze Şeridi'nden 7 Ekim'de düzenlenen saldırıların doğurduğu travma, İsrail toplumunu yeniden güvenlik ekseninde birleştirdi.

Netanyahu iktidarı, temmuz ayında protestoların gölgesinde yargının yetkilerini kısıtlayan yasal düzenlemeyi tüm muhalefetin boykot ettiği Meclis oturumunda 64-0 oyla Meclisten geçirmişti.

İsrail Yüksek Mahkemesi, hükümetin yargının yetkilerini kısıtlayan yasasını 2 Ocak'ta iptal etti.

Koalisyon saflarından tepki gelmesine rağmen Netanyahu hükümetinin sırada bekleyen cari sorunları arasında yargı düzenlemesi alt sıralara itildi.

Netanyahu savaştan sonrasına işaret ediyor ama savaş bitmiyor

İsrail'deki siyaset, güvenlik ve askeriyedeki üst düzey isimler, 7 Ekim'de gerçekleştirilen saldırıların sorumluluğunu üzerine aldı.

Buna karşın Netanyahu, 7 Ekim'deki saldırıların henüz sorumluluğunu üstlenmedi ve "savaş bittikten sonra kendi dahil herkesin hesap vereceğini" söylemekle yetindi.

İsrail, Hamas'ın Gazze'deki lideri Yahya Sinvar, Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugaylarının lideri Muhammed Dayf'ı "ölü veya diri" ele geçiremediği için Gazze'deki enkazın ortasında bir zafer fotoğrafı elde edemediği belirtiliyor.

Çatışmalara 24 Kasım'da 4 günlüğüne verilen ve daha sonra 3 gün daha uzatılan "insani arada" 81 İsrailli ve 240 Filistinli esir karşılıklı serbest bırakıldı.

Ancak Netanyahu hükümetinin, Gazze Şeridi'nde tutulan 118 esiri geri getirmek için insanlık felaketini derinleştiren saldırılarından vazgeçmeyerek İsrailli esirlerin hayatını da tehlikeye atması rehinelerin yakınları arasında tepkiyle karşılanıyor.

Gazze Şeridi'nde 15 Aralık'ta Şucaiyye çevresinde, üç İsrailli esir yarı çıplak şekilde İbranice yardım çağrısında bulunarak askerlere doğru koştu. İsrail askerleri ise esirleri ateş açarak öldürdü.

İsrail ordusu, askerlerin "protokolü takip etmediği" açıklamasını yaptı ancak soruşturmanın ardından askerler serbest bırakıldı.

İsrail Genelkurmay Başkanı Halevi, "askerlerin kötü niyet taşımadığı" açıklamasını yaptı.

Orduda hizmet etmiş İsrail askerlerinin kurduğu hak örgütü Sessizliği Bozmak (Breaking the Silence) 2014 işgalinde Gazze Şeridi'nde "hareket eden her şeye ateş açmaları" emri aldıklarına ilişkin tanıklıkları yeniden gündeme getirdi.

İsrail'in aldığı "tarihi darbe"nin lideri Netanyahu'yu zor günler bekliyor

Netanyahu, İsrail tarihinin en feci güvenlik zafiyeti olarak kayıtlara geçen 7 Ekim'deki saldırılarda ülkenin başında olduğu için yoğun şekilde eleştiriliyor.

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'ne saldırılarının başladığı 7 Ekim'den bu yana 175’i karadan işgal sürecinde olmak üzere 509 askerinin öldürüldüğünü duyurdu.

Kara işgali devam eden İsrail ordusunda ağır yaralı sayısının fazla olması nedeniyle sakat ve ölü sayısının artması da bekleniyor.

Mevcut tabloda, İsrail siyasetinde savaşla ertelenen birçok başlığın yeniden gündeme gelmesi ve ülkedeki iktidar koalisyonunda çatlaklara yol açması muhtemel.

Radikal söylemiyle tepki toplayan Ben-Gvir ve Bezalel Smotrich gibi İsrail hükümetindeki figürlerin açıklamaları, İsrail'in destekçisi Washington'ın eleştirilerini de beraberinde getirdi.

İsrail'de 7 Ekim'de yaşanan saldırılar, üç aydır devam eden Gazze saldırısı, çatışmanın Lübnan'dan bölgeye yayılması riski gölgesinde yıl boyunca bölgenin çalkantılı seyredeceği öngörülüyor.

İsrail'in Gazze'de yol açtığı insanlık felaketi, işgal altındaki Batı Şeria'da başvurduğu orantısız şiddet ve Doğu Kudüs'te uyguladığı baskı, güvenlik tehdidinin tırmandığı tabloda bölgede yeni bir döneme de kapı aralayacak.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER