Kafamıza göre eğleniyoruz, sonun nereye varacağını düşünmeden çıkışıyoruz…
Bunun en acı örneklerinden biri, Nilüfer ilçesinde yaşamıştı...
Kına sonrası tavuk alma geleneğini sürdüren kalabalık, gürültü yüzünden mahalle sakinleriyle tartışmış...
Kavgaya dönüşen olay kontrolden çıkmıştı…
Arbedede, damadın alkollü olduğu öne sürülen arkadaşlarından Aytaç Ballı, kalbinden bıçaklanarak yaşamını yitirmişti...
“Bir varmış, bir yokmuş” denilen olay, böyle olsa gerek…
Ölen Aytaç Ballı, henüz yirmi dokuz yaşındaydı…
Evli ve bir çocuk babasıydı…
Katil zanlısı ise Mustafa Soylu'ydu....
O da, otuz beş yaşındaydı…
Evli ve beş çocuğu bulunuyordu…
Geçtiğimiz ağustos ayında yaşanan bu cinayetle ilgili yargılamaya başlandı...
Savunmasını yapan Mustafa Soylu, gece evinde yatmak üzereyken, sokaktan gelen eğlence seslerinden rahatsız olduğunu...
Pencereye çıkıp, kalabalığı uyardığını…
Yaşanan tartışma sonrası, kendini bir anda sokakta kavganın ortasında bulduğunu...
Arbedeye, ailesinin de karıştığını...
Otomobilden aldığı demir çubuk ve bıçağı rast gele salladığını...
Amacının, korkutmak olduğunu...
Ama, kimseyi yaralamadığını söyledi...
Öldürülen gencin avukatlı, sanığı suçladı..
En ağır şekilde cezalandırılmasını istedi..
Bu yargılamanın fazla süreceğini sanmıyorum...
Görüntülerin izlenmesinden sonra, yargılamanın sona ereceğini düşünüyorum...
Mahkeme heyetinin vereceği kararı bilemiyorum...
Bildiğim tek bir şey var...
O da...
Kimseleri rahatsız etmeden eğlenmesini bilmediğimiz...
Komşumuzun mutlu gününe saygı gösterip, tahammül edemediğimiz…
Yöresel bir geleneğin neden olduğu olayları düşünebiliyor musunuz?
Hiç yüzünden, yaşamını yitiren genç..
Çocuğuyla, hayalleri yıkılan eşi...
Cezaevinde, ömür boyu hapis cezasıyla yargılanan şüpheli...
Ne yapacağı şaşıran hanımı ve beş çocuğu...
Fazla değil, biraz saygılı olunsaydı…
Bunların, hiç biri yaşanmayacaktı…
Aytaç Ballı ölmeyecek, Soylu’da, cezaevinde olmayacaktı...