ELİF ÖZLEM ÇELİKLER - (aa)
Uludağ Üniversitesi (UÜ) Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Öğretmenliği Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Handan Asude Başal, ebeveynlerin, bedensel ve zihinsel gelişimlerine büyük katkı sağlamasına rağmen, çocukları oyundan uzak tutarak sürekli ödev yapmalarını istediklerini ifade etti.
Aslında çocukların, çok hızlı büyüdükleri için içlerinde biriken bir enerji olduğunu ve bu enerjiyi dışarıya atmak istediklerini anlatan Başal, şöyle konuştu:
"Bunun en güzel örneği; okulda zil çalınca çocuklar kapıdan fırlarlar, bahçe duvarına kadar koşarlar. Sınıfta 40-50 dakika boyunca hareketsiz kalarak biriken enerjilerini dışarı atmak zorundalar. Dolayısıyla çocuğun aslında fiziksel olarak rahatlamasına, onun motor gelişimine büyük katkısı var. Eğer biz bunlara izin vermezsek, çocuk daha içe dönük olabilir. Bunun sonucunda daha hareketsiz, hayattan zevk almayan, uğraşmaktan pek hoşlanmayan hatta bir kişilik özelliği olarak daha alıngan çocukların yetişmesine neden oluyoruz."
Başal, oyunlarda her bölüme uygun çocuk konularak bir işbirliği yapıldığını ve ortaya bir olgu çıkarıldığını, böylece çocukta geleceğe yönelik işbirliği yapma, yardımlaşma, paylaşma ve bir arada üretme gibi sosyal davranışların geliştiğini kaydetti.
Oyun oynarken çocukların dil gelişimlerinin arttığını ve sözcük dağarcıklarının zenginleştiğini vurgulayan Başal, "Çünkü oyun esnasında arkadaşlarıyla iletişim kurmak zorunda kalacak. Dolayısıyla onların başkaları ile sağlıklı iletişim kurmalarında yeni edindikleri sözcükler ve kavramlar artacak. Biliyoruz ki dil gelişimi de aslında zihinsel gelişiminin en önemli ögelerinden biridir. Dolayısıyla oyunda zeka gelişimine katkıda bulunuyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
Başal, oyunların çocukların cinsiyet gelişimine katkıda bulunduğuna da değinerek, "Anneler oyuncakçı dükkanına gittiği zaman kıza bebek, erkeğe araba alırlar. Bu aynı zamanda onların, cinsiyet kimliklerinin gelişmesinde de rol oynuyor. Bazı oyuncaklar, çocuğun mesleğe hazırlanmasında da rol oynayabilir. Onların ilgi ve yeteneklerinin ortaya çıkmasına da neden olabilir" dedi.
"Çocukları sürekli sınava ve başarıya odakladık"
Çocukların oyun gibi ihtiyaçları ile ödevlerinin dengelenmesi gerektiğine değinen Başal, şunları kaydetti:
"Şimdiki çocuklar hep kaygılı. Çünkü çocukları sürekli sınava ve başarıya odakladık ve onlara oyunu zararlı bir şey gibi göstermeye çalışıyoruz. Oysa hepsini dengeli bir şekilde çocuklarımıza vermemiz gerekiyor. Çocukların oyun ihtiyacı karşılanmadığında, küçücük çocukların eline bilgisayar ve akıllı telefonları veriyoruz. Bazen farkında olmadan onların yaşlarına ve düzeylerine hiç hitap etmeyen sitelere girerek farklı bilgiler edinebiliyorlar. Bu onların gelişimini olumsuz etkiliyor. Kendi dünyasında sanal alemde yaşıyor ve her şeyi tek başına organize ediyor. Bu nedenle çocukların oyun ihtiyacını karşılamamız gerekiyor. Çocuklar, oyun ihtiyacını karşılamadığımız zaman, içe kapanık, yalnız, paylaşmayı bilmeyen, bireyci düşünen bir gençlik olarak karşımıza çıkacak."
Başal, ebeveynlerin, büyükşehirlerde yeterli oyun alanı bulunmaması, güvenlik endişesi ve yoğun trafik nedeniyle çocuklarını çok fazla dışarı çıkarmamayı tercih ettiklerini bildirerek, bu durumun bir şekilde telafi edilerek, çocuklara oyun ortamının sağlanması gerektiğini sözlerine ekledi.