Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuarı Bölümü’nde eğitim almak isteyen görme engelli Helen Güçlü ile Ceren Altun, ilk aşama olan duyuş mülakatında başarılı olduktan sonra ikinci aşamada yetenek mülakatına girdi. Mülakatın düzenleneceği binanın önünde son provalarını yapan görme engelli öğrenciler, dikkatleri üzerine çekti. Hem hayat hikâyeleriyle hem de yetenekleri ile ön plana çıkan Helen Güçlü ile Ceren Altun, heyecan içinde yetenek mülakatına girerek hünerlerini sergiledi.
“Konservatuvarın bana çok güzel şeyler kazandıracağına eminim”
Annesi olarak gördüğü babaannesi tarafından büyük zorluklarla okul kayıtlarının yaptırıldığını ve eğitim gördüğü yerlerde sahne alarak sanata yaklaştığını belirten Helen Güçlü, “Şarkı söylüyorum ama bir bağlama geçmişim de var. Üniversitede onları devam ettirmeyi düşünüyorum. Konservatuvarın bana çok güzel şeyler kazandıracağına eminim. Görme engelliyim, 14 Ekim 2005’te 600 gram prematüre doğdum. Bir süre kuvözde kaldım. Daha sonrasında çok küçük olduğum için beni enjektörle beslediler. Yavaş yavaş normale döndüm. Bu süreçte ailem de çok şaşırdı ama benimle birlikte yaşama ayak uydurdular. Anaokulu için annem Gülizar hanım belediyeye giderek, “Hiçbir yer çocuğumuzu kayıt etmiyor, bize bir yol gösterin. Ben bu çocuğu okutmak istiyorum. Okumak bu çocuğun hakkı” dedi. Yılbaşı balosu yapılacaktı, ben bir şiirle ve müzikle başladım. Anaokulunda kafkas oyunları bile oynadım. Daha sonrasında ilkokulda ve ortaokulda korolara ve sololara katıldım. Benim Mustafa Genç Yılmaz isimli görme engelli bir müzik öğretmenim var. Onunla birlikte devam ettik. En sonunda buradayım. Konservatuvarı kazanınca inşallah mezun olup tamamlayacağım. Kültürümüze, kendimden bir iz bırakmayı ve ölene kadar müzikle ilerlemeyi düşünüyorum. Nereye geleceğimi de Allah bilir. Ben ölene kadar çalışmaya devam edeceğim” dedi.
“Halk müziğini dünyaya aktarmak istiyorum”
Kendisine hediye edilen org sayesinde müzikle tanıştığını ve kendisini geliştirdiğini belirten Ceren Altun ise şu ifadeleri kullandı:
“Doğuştan görme engelliyim. Anne karnında göz bebeklerinin gelişmemesi sonucu böyle doğdum. Müziğe 4 yaşında teyzemin hediye aldığı org ile başlamıştım. Öyle kendi duyduğum şeyleri çalarak başladım. Daha sonra ilerledi, anaokulunda ve ilkokulda koro ve solo çalışmalar derken böyle güzel sanatlar lisesi müzik bölümüne kadar gitti bu iş. İstanbul’da Aşık Veysel Güzel Sanatlar Lisesi Müzik Bölümü’nü kazandım. Orada 4 sene okudum. Gelecekte halk müziği ses icracılığı bölümü okuyacağım. Özellikle bu müzik türünü dünyaya aktarmak istiyorum, özellikle gençlere tanıtmayı hedefliyorum. Bugün yozlaşmakta olan kendi kültürümüzü devam ettirmek istiyorum. Umarım bunu başarabilirim.”