Siyaset

"Referandum bizim açımızdan yok hükmündedir"

Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, “Böyle bir referandum bizim açımızdan her zaman yok hükmünde olacaktır. Hiçbir kıymeti bulunmayacaktır. Bunun yanında Türkiye bu tehlikeyi ortadan kaldırmak için uluslararası hukukun ve uluslararası anlaşmaların verdiği hak ve sorumluluklarının gereğini yapacaktır. Bütün araç ve yöntemler masadadır” dedi.

23-09-2017 21:04

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu, Irak ve Suriye’ye sınır ötesi operasyon konusunda hükümete verilen yetkinin bir yıl daha uzatılmasına ilişkin Başbakanlık tezkeresini görüşmek üzere olağanüstü toplandı. Toplantıda yaptığı konuşmada Milli Savunma Bakanı Canikli, “PYD, YPG ifade etmeye çalıştığım gibi PKK’nın Suriye uzantısıdır. Aynı terörist havuzunu birlikte kullanmaktadırlar, aynı yerden kumanda edilmektedirler. Aralarında hiçbir fark yoktur. Bütün hesabımızı ve kitabımızı bu gerçek üzerine kuruyoruz. Aksi halde sonuçlar yanıltıcı olur ve orada Türkiye’nin güvenliğini tehdit edecek, tehlikeye düşürecek çok ciddi oluşumlar ve sıkıntılar yaşanabilir. Müttefiklerimizin verdikleri bu silahların Türkiye’ye karşı kullanıldığı konusunda elimizde çok ciddi bilgiler ve emareler var. Bu bilgileri de bu silahları sağlayan ülkelerle paylaşıyoruz. TBMM’nin bir önceki tezkereyle verdiği o yetkiyi hükümetimiz kullandı. Bu bağlamda Fırat Kalkanı Harekatı gerçekleştirildi. Suriye’de DEAŞ terör örgütü hedeflerine yönelik olarak 24 Ağustos 2016’ dan bugüne kadar hudut hattımıza mücavir bölgede 243 meskun mahal ve 2 bin 15 kilometrekare alan DEAŞ’tan temizlenmiştir. Bu harekat yapılmasaydı bu topraklar DEAŞ tarafından direnmeksizin YPG ve PYD’ye bırakılacaktı. Terör örgütünün kontrolüne geçmiş olacaktı. Bugün hem Suriye hem Irak’ta bu şekildeki i şbirliğinin açık işaretlerini görüyoruz. Rakka’da da görüyoruz başka yerlerde de görüyoruz” diye konuştu.

“FIRAT KALKANI OPERASYONUYLA TÜRKİYE’NİN GÜNEYİNDE OLUŞTURULMAK İSTENEN TERÖR ÖRGÜTÜ KONTROLÜNDEKİ SİYASİ YAPILAŞMANIN KALBİNE ÇIKARILAMAYACAK HANÇER SAPLANMIŞTIR”

DEAŞ terör örgütünün tek bir mermi sıkmadan bazı yerleri PYD, YPG terör örgütüne teslim ettiğini söyleyen Canikli, “Esasında her ikisinin de senaristlerinin dizaynını gerçekleştirmek için kurgulanmış paravan ve maşa oldukları bu işbirliği sayesinde de açık bir şekilde görülmektedir. Fırat Kalkanı operasyonu yapılmamış olsaydı hem bu topraklar DEAŞ tarafından YPG terör örgütüne teslim edilecekti hem de Türkiye birçok tehdide karşı açık ve korunaksız hale gelecekti. Ayrıca temizlenen bu bölgeye bugün itibariyle Türkiye’den 55 bin Suriyeli göç etmiş ve yerleşmiştir. Suriye’nin diğer bölgelerinden de bu bölgeye yaklaşık 150 bin Suriyeli iskan edilmek amacıyla Fırat Kalkanıyla DEAŞ’tan temizlenen topraklara yerleşmişlerdir. Bu imkan sağlanmamış olsaydı bu 150 bin Suriyeli de Türkiye sınırlarına dayanmış olacaklardı. Yeni bir mülteci kriziyle Türkiye karşı karşıya kalmış olacaktı. Fırat Kalkanı operasyonuyla TBMM’nin hükümetimize verdiği yetkiyle gerçekleştirilen Fırat Kalkanı operasyonuyla Türkiye’nin güneyinde oluşturulmak istenen terör örgütü kontrolündeki siyasi yapılaşmanın kalbine çıkarılamayacak hançer saplanmıştır. Güvenliğimizi tehdit eden bu riskler halen aktiftir ve bu tezkereyle talep edilen yetkilere ihtiyaç vardır” ifadelerini kullandı.

“BÖYLE BİR REFERANDUMDAN EN BÜYÜK ZARAR VE ACIYI DA KUZEY IRAK KÜRT HALKI ÇEKECEKTİR”

“Bölgemizde gerginliği ve ülkemize yönelik güvenlik risklerini arttıran yeni ve önemli bir gelişme de Irak Kürt Bölgesel Yönetiminin aldığı referandum kararıdır” diyen Canikli, “Böyle bir adım çok tehlikeli sonuçları beraberinde getirebilecek olan adımdır. Bölgedeki fay hatlarının yeniden aktive olmasına neden olacaktır. Bu referandum kararı ve uygulaması zincirleme reaksiyonlara yol açabilecek böyle bir sorumsuz adım bölgede önü alınamaz bir yangına neden olabilecektir. Şu anda Suriye’de küresel güçler arasında zaman zaman çok tehlikeli yakınlaşmaların olduğunu biliyor ve görüyoruz. Böyle bir çalışma, referandumdan sonra bu tehlike çok daha görünür ve yakın hale gelebilecektir. Şu hususun unutulmaması gerekir; böyle bir referandumdan en büyük zarar ve acıyı da dost ve kardeşimiz Kuzey Irak Kürt halkı çekecektir. Biz bugüne kadar her zaman oradaki kardeşlerimizin yanında olduk. Zulümlerden kaçarken her türlü desteği verdik. Kapılarımızı sonuna kadar açtık. Ekonomik anlamda, kültürel ve güvenlik anlamında her türlü desteği sağladık. Bugün orada barış ve huzur içerisinde Kürt kardeşlerimiz hayatlarını idame ettirebiliyorlarsa Türkiye’nin verdiği destek ve katkı sayesindedir. Bunun hiçbir şekilde unutulmaması gerekir. Ancak yönetimin aldığı bu sorumsuz karar bölgeyi, bölge halkını ateşe atacaktır. Şahsi siyasi ikbal uğruna yangına adeta körükle gidilmektedir. Bu bölgede anahtar kural şudur; bu bölgede hiçbir yerde demokratik, etnik, mezhepsel ve siyasi yapıda en ufak bir değişiklik yapılmaması gerekir. Çok hassas ve kırılgan dengeler üzerine kurulu bir yapıda bir tuğlanın dahi oynatılması, yerinden çekilmesi tüm dengeleri bozacak, yeni kin, nefret çatışma tohumlarının atılmasına neden olacaktır. Ne zaman biteceği tahmin edilemeyecek ve küresel ölçeğe taşınma ihtimali olan çatışmaları da beraberinde getirecektir” değerlendirmesinde bulundu.

“BÖYLE BİR REFERANDUM BİZİM AÇIMIZDAN HER ZAMAN YOK HÜKMÜNDE OLACAKTIR”

Bakan Canikli, konuşmasına şöyle devam etti:

“Referandum siyasi sınırların değişmesi sonucunu doğuracak bir adım daha büyük tehlike ve tehditlerin önünü açabilecektir. Referandum bölgedeki çatışmaların boyutu ve taraflarını artıracak hatta küresel boyutlu bir çatışma ortamına kapı aralayacaktır. Referandumun yapılması ve uygulanması ulusal güvenliğimiz açısından da ciddi tehdit oluşturmaktadır. İsrail hariç bütün dünyanın karşı çıktığı referandumun yapılması bir akıl tutulmasıdır. Bölge halkı için tehlikeli bir maceradır. Böyle bir referandum bizim açımızdan her zaman yok hükmünde olacaktır. Hiçbir kıymeti bulunmayacaktır. Bunun yanında Türkiye bu tehlikeyi ortadan kaldırmak için uluslararası hukukun ve uluslararası anlaşmaların verdiği hak ve sorumluluklarının gereğini yapacaktır. Bütün araç ve yöntemler masadadır. Gerekli tüm tedbirler alınmaktadır ve alınacaktır. Bütün bu araçların yöntemlerin kullanılması konusunda da en ufak bir tereddüt ortaya çıkmayacaktır. Bu husus dünkü Milli Güvenlik Kurulu ve Bakanlar Kurulu Toplantılarının sonucunda en yüksek kararlılıkla ifade edilmiş ve kamuoyuyla paylaşılmıştır. Irak’ın toprak bütünlüğü, siyasi sınırlarının değişmezliği ve Irak anayasası çerçevesinde kalınması gerektiği bir kez daha vurgulanmıştır. Bir kez daha bu maceradan vazgeçilmesi, referandumun iptal edilmesini talep ediyoruz. Bölgede kalıcı güvenliğin ve istikrarın sağlanması için sorunların Irak Merkezi Hükümeti ve Bölgesel Yönetimi arasında ve Irak anayasası temelinde ve çerçevesinde çözülmesi dışında başka yol yoktur. Türkiye olarak sorunun Irak anayasası temelinde diyalog yoluyla çözümü yönünde her türlü desteğe hazır olduğumuzu ifade etmek istiyorum.”

“ÜLKEMİZİN TEHDİT VE TEHLİKELERİ SAVUŞTURACAK İMKAN VE KABİLİYETLERE SAHİP OLDUĞUNUN DA ALTINI ÇİZMEK İSTİYORUM”

“Ülkemizin tehdit ve tehlikeleri savuşturacak imkan ve kabiliyetlere sahip olduğunun da altını çizmek istiyorum” ifadesini kullanan Canikli, “Özellikle son yıllarda savunma sanayinde atılan adımlar ve yerli üretim oranındaki büyük artışlar hareket kabiliyetimizi ve gücümüzü büyük oranda arttırmıştır. Bu gelişmeyle birlikte müttefiklerimizin bazı ürün ve parçalarla ilgili olarak örtülü ambargo uygulamaları bizi yolumuzdan alıkoymamaktadır. Sadece bazı savunma ürünlerinin geliştirilme sürecini geciktirmektedir. Türkiye bugün savunma alanında teknoloji geliştiren bir ülkedir. Bazı alanlarda bazı ürünlerde dünyanın en iyileriyle yarışıyoruz. Silahlı İHA bunlardan sadece bir tanesidir. Bugün itibariyle savunma sanayi ürünlerinde yerli üretim oranı yüzde 65’in üzerine çıkmıştır. Füze ve roket sistemlerinde akıllı mühimmat üretiminde komuta kontrol ve haberleşme sistemlerinde bunlar başta olmak üzere Türkiye birçok alanda savunma sanayinde çok önemli adımlar atmış ve gelişmeler kaydetmiştir. Savunma sanayinde yakaladığımız bu gelişme bize terörle mücadelede çok büyük avantaj ve kolaylıklar sağlamaktadır. Geliştirdiğimiz ürünlerin ve etkinliğinin terör örgütlerini ve onlara doğrudan veya dolaylı destek verenleri rahatsız ettiğini ve üzdüğünü görüyoruz. İnsan hakları kılıfı altında teröre destek vermeye çalışılması kabul edilemez. Korkunun ecele faydası yok. SİHAlarımız ve diğer bütün ürünlerimizle yerli ürünlerimizle silahlı ve silahsız tüm teröristlerin tepelerine binmeye devam edeceğiz” açıklamasında bulundu.

“TÜRKİYE TERÖRLE MÜCADELESİNİ HER HALUKARDA İMKANLARIYLA SÜRDÜRECEKTİR”

Canikli, konuşmasına şöyle devam etti:

“Devletimizin birliği ve bölünmez bütünlüğü asla tartışmaya açılamaz. Terörü haklı gösterecek hiçbir gerekçe olamaz. Devletimizin bütünlüğüne ve milletimizin varlığına yönelecek saldırılar hiçbir zümre tarafından hak arayışı olarak nitelendirilemez. Teröre destek olanlar, teröristlere karşı net ve kararlı bir tutum sergileyemeyenler en büyük zararı ülkemizin ve geleceğimizin çocuklarımızın aydınlık geleceğine verdiklerini unutmasınlar. Türkiye terörle mücadelesini her halukarda imkanlarıyla sürdürecektir. Halen Türkiye’ye yönelik risk unsurları artarak devam ettiği için gerektiği takdirde bunların ortadan kaldırılması Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sınır ötesine gönderilmesi imkanı sağlayacak olan tezkeremizin Yüce Meclis tarafından kabul edilmesini talep ediyorum.”

(İHA)

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER