FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili yürütülen soruşturmada tutuklu bulunan Türk Silahlı Kuvvetlerinden (TSK) ihraç edilmiş 5 subayın "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etmek, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs etmek, Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs ve silahlı terör örgütü FETÖ/PDY’yi kurmak ve üyesi olmak" suçlamalarıyla 3’er kez ağırlaştırılmış müebbet ve 15’er yıl hapis cezası istemiyle yargılanmasına başlandı. Adana 11. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın ilk duruşmasında, tutuklu sanıklar İl Jandarma Bölge Komutanlığı Kurmay Başkanı Kurmay Albay Halil Çelik, Çukurova İlçe Jandarma Komutanı Jandarma Kurmay Binbaşı Hüseyin Yalçınkaya, darbe girişimi gecesi nöbetçi olan İl Jandarma Komutanlığında görevli Binbaşı Osman Tunahan Berk, Adana İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürü Binbaşı Atilla Demir ile eski Üsteğmen Hasan Şahna dinlendi.
Duruşmada ilk savunmayı veren İl Jandarma Bölge Komutanlığı Kurmay Başkanı Kurmay Albay Halil Çelik, birliklere emir verme yetkisinin olmadığını, iftiraya maruz kaldığını iddia ederek, sıkıyönetim ilan edildiğiyle ilgili mesajı sanıklardan Berk’in telefonla bildirdiğini, odasına birçok kişinin gelip gittiğini ve hiç kimseyle yalnız kalmadığını, toplantı yapmadığını belirtti. Çelik, sıkıyönetim direktifini dönemin İncirlik 10. Tanker Üs Komutanı Tuğgeneral Bekir Ercan Van’a gönderdiği iddialarını da reddederek şunları söyledi:
"Konuştuğum kişilere kendimi devamlı kurmay başkanı olarak tanıttım. O gece kendimi bölge komutanı olarak tanıtmadım. Burada yanlış anlaşılma var. İftiraya uğradım. Gelen mesaja da itibar etmedim. Darbe girişimine itibar etseydim bölge komutanı ve vali ile görüşmezdim. Mesajı yayınlatırdım. Bölge Komutanlığına atandığımı birliklere yayınlatırdım. Böyle yapmış olsaydım kaos olurdu, kan dökülürdü. Mesaja itibar edilmesine ben izin vermedim. Mesaja itibar etmeyerek hiç kimsenin burnu bile kanamadı."
Darbe girişimi gecesi nöbetçi olan Binbaşı Osman Tunahan Berk ise, FETÖ mensubu olmadığını, tam aksine kendisinin de FETÖ mağduru olduğunu iddia etti. Darbe girişimiyle ilgili evrakın kendisine bildirilmesi üzerine bu durumu telefonla Halil Çelik’e ilettiğini ve onun da "Yazıyı dikkate almayın" dediğini ileri süren Berk, kendisine iftira atıldığını iddia etti. Darbeyi asıl durduranların, tankların ve uçakların önünde duran polis ve askerler olduğunu anlatan Berk, vatandaşların ikinci derecede etkili olduğunu ileri sürerek, darbeyi TSK ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın cesaretinin durdurduğunu savundu. İncirlik Hava Üssü’nün darbe girişiminde rolü olduğunu bilmediğini ifade eden Berk, "İncirlik’ten uçakların kalktığını bilseydim evrakı teslim etmeyebilirdim. Benim yerimde kim olsa emri yerine getirirdi. Art niyetim yok. Halil Albay şimdi verdiği emri inkar ediyor, anlamadım. Bekir Ercan Van ile özel görüşmemiz olmadı. Kendisi ile 5-10 cümle konuştum. Evrakı kendisine verdiğimde bana ’diğeri’ dedi. Herhalde sıkıyönetim komutanlığı ile ilgili olanı sordu. Daha sonra İncirlik’ten ayrılmak istedik, polisler bizi bırakmadı" sözleriyle kendini savundu.
Berk, hala görevinin başında olan FETÖ mensuplarının bulunduğunu da savunmasına ekledi.
Mahkeme heyeti duruşmaya ara verdi. Aranın ardından diğer sanıkların dinleneceği öğrenildi.
(İHA)