Trabzon
Anadolu Ajansının (AA) " Balıkçı Barınaklarının Emektarları" başlıklı dosya haberinin dördüncü bölümünde, Trabzonlu balıkçılardan Avni Erkaya'nın hayat hikayesi anlatıldı.
Ali kaptan yarım asrı aşkındır nasibini denizde arıyorKaradenizli balıkçı çift, ava birlikte çıkıyorDenize açılmasalar da limandan ayrılmıyorlarBalıkçı ailenin çocuğu olan Erkaya, denize duyduğu tutku dolayısıyla ortaokulda eğitimini yarıda bırakarak 16 yaşında babasıyla Karadeniz'e açılmaya başladı.
Balıkçılık yaptıkları gemiyi 1994'te Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesine araştırma gemisi olarak kullanılmak üzere satan Erkaya, teklif üzerine geminin kaptanlığını yürüttü.
Yaklaşık 27 yıl çalıştıktan sonra emekli olan Erkaya, tutku duyduğu balıkçılığa geri döndü.
Faroz Limanı'nda teknesiyle balıkçılık yapan, 2 çocuk babası Avni Erkaya, AA muhabirine, çocukken babasıyla denize açılabilmek için planlar yaptığını söyledi.
Babasının sabah ezanıyla kalkarak denize açıldığını anlatan Erkaya, "Ben de onun sesini duyup kalkardım. Okulu asmaya başladım, iki sene devamsızlıktan kaldım. Ondan sonra babam beni kenara çekti, 'Okumak istiyorsan okuturum, sakın denize özenme.' dedi. Ben de 'Okumak istemiyorum, denize gideceğim.' dedim. Böylece başladı deniz maceram." dedi.
"Deniz sevdası bizde bitmez"
Avni Erkaya, babası ve amcasının bir süre sonra gırgır alıp balıkçılığa devam ettiğini belirterek "Dedemin balıkçılığı ise küçük balıkçılıktı. Babam ve amcalarım mesleği dedemden öğrendi. Ben de babamdan öğrendim. Deniz sevdası bizde bitmez. Elimiz kolumuz tuttuğu, sağlığımız elverdiği sürece balıkçılığa devam edeceğiz." diye konuştu.
KTÜ'de kaptanlık yaptığı dönemde balıkçılık hakkında bilmediklerini öğrenme fırsatı bulduğuna işaret eden Erkaya, şunları söyledi:
"Planktonun (Suda bulunan ve hareket yeteneği akıntıya bağımlı canlılara verilen genel isim) ne olduğunu bilmiyordum, duyuyordum ama hiç görmemiştim. Bazı balıkların plankton ile beslendiğini öğrendim. Yıllardır balıkçıyım. Marmara, Ege, Karadeniz'de balıkçılık yaptım. Hamsiden orkinosuna kadar balık avladım. Hamsi yumurtasını da KTÜ'de kaptanlık yaparken ilk kez gördüm. Mezgitin canlı çıktığını hiç görmemiştim daha önce. Meğerse balığın hava kesesi varmış, hızlı şekilde yukarı çektiğinde vurgun yiyip ölüyormuş, onu da orada öğrendim. Hamsinin bir göç haritasının olduğunu, teknik özelliklerinin hepsini KTÜ'de kaptanlık yaparken öğrendim. Bunu da çoğu balıkçı bilmezdi."
Erkaya, dede mesleğinin kendisiyle son bulacağını belirterek "Ben üçüncü nesilim. Dedem balıkçı, babam balıkçı ve ben balıkçıyım. Benden sonrası yok. Oğlum okudu, denize hiç yanaştırmadım. Tekneyi versem sürmesini bilmez." ifadelerini kullandı.
Denizde miçoluktan (tayfa yardımcısı) kaptanlığa kadar her alanda çalıştığını anlatan Erkaya, "Yan gelir olarak artık balıkçılık yapıyorum, avladığım balığı toptancıya satıyorum. Çocuklarım İstanbul'da üniversitede okuyor. Ben de elimden geldiği kadar onlara destek olmaya çalışıyorum. Keyfimi de alıyorum. Bu saatten sonra ben deniz olmayan yerde yaşayamam." değerlendirmesinde bulundu.