Siyaset

Tuğrul Türkeş'den Bahçeli'ye 10 sayfalık mektup

Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş, ''Sayın Bahçeli'nin gönlünde bir merkez solun içinde bulunduğu bir iktidar arzusu da yatıyor olabilir'' dedi. Türkeş, 57'nci hükümet döneminde Bahçeli'ye, Öcalan'ın idamına ilişkin bir mektup yazdığını da açıkladı.

Tuğrul Türkeş'den Bahçeli'ye 10 sayfalık mektup
30-10-2015 16:40


Başbakan Yardımcısı ve AK Parti Ankara Milletvekili adayı Tuğrul Türkeş, NTV canlı yayınında Funda Görey'in sorularını yanıtladı.

''BAHÇELİ'YE 10 SAYFALIK MEKTUP YAZMIŞTIM''

Tuğrul Türkeş, 57. hükümet döneminde Öcalan'ın idamının ertelenmemesi yönünde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye 10 sayfalık bir mektup yazdığını açıkladı.

Türkeş, ''Kendilerinin bu işin içinde olmamaları gerektiğini söyledim. Bir kopyası kendindedir bir kopyası bendedir' şeklinde konuştu.

''SAYIN BAHÇELİ'NİN GÖNLÜNDE BELKİ DE...''

Başbakan Yardımcısı Türkeş, Bahçeli için bir de öngörüde bulundu: ''Bahçeli Refah ve Doğru Yol ile koalisyon yapmak istememişti. Bu seferki önerilerine de baktığınızda yani ben girmem amadan sonra hep CHP'yi ve HDP'yi öne çıkartan formülleri önerdi. Demek ki belki de kendi gönlünde bir merkez solun içinde bulunduğu bir iktidar arzusu da yatıyor olabilir.''

Türkeş'e sorulan sorular ve alınan cevaplar şöyle:

AK Partili olarak ilk kez seçim kampanyanızı yürütüyorsunuz. Alıştınız mı? Tabanın, partililerin tepkisi nasıl?

İlginç bir şekilde hiç yabancılık yok. Tabanda yok teşkilatlarda yok. Onlar bu kadar iyi davranınca bizde de bir yabancılık olmadı. Büyük bir ilgi var ve iyi gidiyor.

Artık seçime saatler kaldı. Ne bekliyorsunuz? Bu seçim için bir dönüm noktası yorumları yapılıyor. Neden? Katılır mısınız?

Katılıyorum. Bir kere huzur istikrar bekliyoruz. İş, aş sağlayacak iktidar bekliyoruz. 1,5 senesi Türkiye'nin seçimlerle gitti. Bunun artık bir durup herkesin kendi alanında yerel yönetim hizmetlerine bakması lazım falan. Ama bunlar olacağı yerde 7 Haziran akşamından itibaren bir istikrarsızlık... MHP'nin saygıdeğer genel başkanının söyledikleri halk nezdinde tam anlaşılabilseydi tercümeyle uğraşılmazdı. 1 Kasım inşallah bunların noktalanacağı dönem olacak. Allah muhafaza ama aynı cevabı aldınız bir koalisyon ortamı çıktı. 3. defa vatandaşa gidip ne soracaksın? Benim tavsiyem vatandaşın tercihini gözden geçirmesidir. 1 Kasım akşamı vatandaşlar ülkenin birliği bütünlüğüne yönelik tercihlerini gözden geçirirlerse daha hayırlı olacağını düşünüyorum.

Bir üçüncü seçim ihtimali var mı? Başbakan Davutoğlu, ''Türkiye üçüncü seçimi kaldıramaz'' dedi. Mümkün mü?

Yenilenen pehlivan güreşe doymaz. Yenilince bir daha. Biz senin ders almanla vakit kaybedemeyiz. Türkiye'deki siyasi iktidarların işe koşulması lazım.

7 Haziran'dakine benzer sonuç çıkarsa ne olur? Türkiye koalisyonla yönetilmeye alışık mı?

Alışık olanlar 7 Haziran akşamı dükkanı kapattılar. 57. hükümet döneminde rahmetli Ecevit'le DSP ile koalisyon yapmış buna tecrübesi olan sayın Bahçeli ve MHP'nin üst yönetimi 7 Haziran akşamı elle kolla takvime de bakıp çıkmış. Yani belli ki o arada seçimin neticesini değerlendirip ya ben kimle koalisyon yaparım diye onu oturup düşüneceğine 15 Kasım'ın pazara geldiğini biliyor çıktı gece 15 Kasım'da seçim oluyorsa olsun. Şimdi koalisyon tecrübesi olan bu. Vatandaşın dikkat etmesi gereken bir şey var o dönemde de sayın Bahçeli Refah ve Doğru Yol ile koalisyon yapmak istememişti. Bu seferki önerilerine de baktığınızda yani ben girmem amadan sonra hep CHP'yi ve HDP'yi öne çıkartan formülleri önerdi. Demek ki belki de kendi gönlünde bir merkez solun içinde bulunduğu bir iktidar arzusu da yatıyor olabilir tabii.

AK Parti açısından bakılınca hangi parti ile koalisyonu daha yakın görüyorsunuz? CHP ile yapılan görüşmeler ön zemin oluşturur mu?

Gönlüm 1 Kasım'da halkın koalisyon yapmasıdır. Halk bir partiye bir seçimlik yetki vermelidir. Halk tabanında koalisyon olmalı siyasi parti de onu görür.

AK Parti ile MHP tabanının birbirine yakın olduğunu ve bu seçimde eğer AK Parti tek başına iktidar olursa MHP'den alacağı oylarla olabileceğini söyleyebilir miyiz?

Öyle görünüyor zaten. CHP'den üst düzeydeki yöneticiler dahi biz HDP'yi Meclis'e soktuk beyanları oldu. Benim ailem HDP'ye oy verdi diyen CHP'li üst düzey yönetici vardı. Bundan memnunlarsa HDP yüzde 13 eşkıyalıkta tavan yapıyor. Eğer değillerse o oy geriye CHP'ye dönecek. Taban koalisyon isterken tepedeki 20-30 adamın aymazlığı sebebiyle bir koalisyon yapılamadı. Bunu gören MHP de siz yapamadıysanız biz tabanda yaparız diyebilir.

Sayın Bahçeli ''MHP'den, AK Parti'yle neden bir koalisyon yapmadınız diye soranlar, bunu isteyenler var. Bunu nasıl söylerler? Çözüm sürecini, 17-25 Aralık'ı nereye koyacağız. AK Parti sütten çıkmış ak kaşık mı ki biz onlarla koalisyon yapalım'' diyor. Ne dersiniz?

Vatandaşımız muhakkak ki bunu anlamıştır sayıyor şunu yapma bunu yapma bunu yapma. Onu durdur bunu kapat sonra belki ben gövdemle işin altına girerim. Sen ne yapacaksın omzumu mu ovmaya geliyorsun benim? Öbürleri bunu yapacaktıysa sen ne iş yapmaya geliyorsun? Sefasını mı süreceksin. Çözüm süreni durdur. Gir koalisyona sen durdur? Sayın Bahçeli'nin 17-25 Aralık'ın bir Meclis işi olduğunu hukukun yapması gereken iş olduğunu bilmesi gerekir. Hükümetin görevi midir bu? Hayır. Hükümet protokolüne yazılamaz. Cumhurbaşkanını fanusa koyacağız. Çin çiçeği mi bu? Nasıl fanusa koyarsın? Halk seçiyor kardeşim. Sen kendin istersen fanusta yaşarsın ama sen hiç kimseyi fanusa koyamazsın.

Çözüm süreci yeniden başlarsa tavrınız ne olacak?

Varsayım üzerine konuşmam. Şu andaki gidişat iyi. 1 Ekim'de TBMM'nin açılışında Cumhurbaşkanının çizdiği yol nettir. Terör örgütü silahı bırakacak yurtdışına gidecek şu anda da ülkenin birçok yerinde güvenlik güçlerimiz terör örgütünü temizlemek için gayret sarf ediyorlar.

İmralı'yla yeniden görüşülmeli mi yani denkleme dahil edilmeli mi?

Bu konu çok spekülatif bir konu. 57. hükümet döneminde teröristbaşı Öcalan'ın idamının ertelenmemesi noktasında benim sayın Bahçeli'ye 10 sayfalık bir mektubum var. Kendilerinin bu işin içinde olmamaları gerektiğini söyledim. Bir kopyası kendindedir bir kopyası bendedir. Kendileri buna rağmen ikna olduğunu söyleyip hem hükümetten çekilmemiştir. Ben o yanlışları gördüğüm için ondan önce MHP'den istifa etmiştim. Ya hükümetten çekilmesi lazımdı ya da infaz ertelemenin altına imza koymamalıydı.

5. parti tartışmaları var... Bu da MHP Lideri Bahçeli'nin açtığı bir tartışma.

Kendileri icat ettiler şimdi de bana vehmediyorlar onu. Çok şekerler. Yani Türk siyasetinde 5.parti lafını saygıdeğer Devlet Bahçeli söyledi. Hiçbirimiz bilmiyoruz bir tek sayın Bahçeli biliyor. Demek ki sen bu işin içindesin ya da çok yakından takip ediyorsun. Bu nereden çıkar denince de AK Parti'nin içinden çıkar diyor. Dünkü demecinde de eski cumhurbaşkanına atıf yapıp ona bir buket çiçek atıyor. Sayın Gül'e yakın şahıslar MHP'den Meclis'e niye taşınıyor? Bunun üzerinde durmak bakmak lazım. 5. parti oluşumu demek kendilerinin belki de bir şey olmayacağını düşünerek biz bu partiyi iktadar yapamayacağız bari başka parti icat edelim diye bir gayret var. Öyle görünüyor.

2 Kasım günü de partilerdeki durum açısından da konuşulması gerekir. Ne olur sizce 2 Kasım'da siyasi partilerde?

1 Kasım akşamını görmeden 2 Kasım'da ne olacağını söyleyecek bir babayiğit Türkiye'de yoktur. Bu kadar açık ve net. Yani 1 Kasım akşamını göreceğiz vatandaşın tercihini göreceğiz. O tercihler ne olacağını belirleyecek.

Toplumsal kutuplaşma endişesini hissediyor musunuz? AK Parti'nin bu noktada görevi nedir? HDP hiç muhatap alınmayacak mı?

HDP dediğiniz PKK'nın siyasi kanadının ön görünümünde duran şahsiyetlerin parti ?zerinde bir otoriteleri yok. Bu çok önemli. Şahsiyetin biri çok iyi saz çalabilir menemen yapar hatta hanımına yardım eder kabak dolması da yapar ama Kandil'den haber geldiğinde kalk oradan dediklerinde ağabey sabaha kadar durayım diyemiyorsa orada bir yönetim problemi vardır. Nereden biliyorsun bunu? Kabinede gördük. HDP'den iki tane beyefendi adam seçim hükümetinde görev aldılar. Kandil'den haber geldi kalk diye izin istediler HDP genel merkezine gittiklerinde ellerine verilen yazıyı okuduklarında ben acaba bakanlar kurulunda gördüğüm şahısla bu şahıs aynı mı diye tereddüte düştüm. Toplumsal tansiyon düşürme noktasında AK Parti'nin üzerinde büyük bir sorumluluk vardır.

Koza İpek Grubu'na kayyum kararı... Grup şirketlerinde gazete ve televizyonlar da olunca basın özgürlüğüne müdahale eleştirileri geldi. Ne dersiniz?

1 Kasım'ı umuyorum ki birçok yapı açısından yeni bir dönemin başlangıcı olsun. 2016 itibarıyla hem medya, medya patronları, siyasiler, siyasetçiler ve hukuk mensupları bunları bir daha gözden geçirmesi lazım. Bir şarkıda diyor ya masum değiliz hiçbirimiz diye. Birine bir şey yapıldığında hukuken de haklı dahi olunsa medya grubuna yönelik bir davranış olunca diğer medya mensupları da medya mensubuna ellendi deniyor. O ondan önce etik mi davranıyordu? Haklıdır anlamında söylemiyorum. Bu konu bilmediğim bir konu. Bende bir özel bilgi yok. Yargı sürecindeki bir şeyin birazcık daha netleşmesi gerekir. Kanunen atanmış bir kayyuma karşı bir takım siyasi parti mensuplarıyla birlikte didişmeyi tekme tokat itişip kakışmayı paralelle ilişkim yok denilen siyasi parti yöneticilerinin de bunların yanında yer aldığına hayret ediyorum. Yani başka bir televizyona medya grubuna olduğunda aynı siyasi partinin yöneticileri gitmiyor. Mesela Hürriyet'e saldırı olduğunda aynı partinin il başkanı yok bilmiş milletvekili oraya destekte bulunmuyor. Neyin müşterek diye sorarlar adama? Ahmet Hakan'a fiziki saldırı hoş görmedim. Aynı şahısları orada ziyarette görmedik. Hürriyet'in camı penceresi kırılınca aynı şahısları görmedik. Paralellen iltisaklı olduğu söylenen bir yayın grubu olunca neden tekme tokat sokak kavgasının içindesin? Ne işiniz var sizin? Ama basına hukuk da siyasi iktidar da itidalli davranmalıdır. Basın da basın olduğunun sorumluluğunu bilmelidir.

MHP'den geçiş süreciyle ilgili size yöneltilen ''Parti içindeyken partinin yanlış politikalarına karşı yetkili organlarda ne kadar eleştirilerini dile getirdi. AK Parti'ye geçtikten sonra mı dile getirmeye başladı'' yönünde eleştiriler var.

8 sene eleştirilerimi her vasatta söyledim. Keskin olanları genel başkanın odasına girip söyledim. Dışarıda söylenebilecekleri dışarıda söyledim. Hiçbir zaman yanlışın yanında olmadım.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER