Moskova Devlet Dışişleri Üniversitesi (MGIMO) Uluslararası Araştırmalar Enstitüsü Avrupa-Atlantik Güvenliği Merkezi'nden Yuliya Kudryaşova, Sputnik'e açıklamasında, Türkiye ve Yunanistan arasındaki gerilimin nasıl gelişeceğini değerlendirdi.
İki ülke arasındaki gerilimin çok eskilere dayandığını hatırlatan Kudryaşova, halihazırda çatışmanın birkaç yönde birden geliştiğine dikkat çekerek bu konuda şu yorumda bulundu:
"Bu yönlerden biri Ege Denizi, çok eski bir sorun. Ege Denizi ve üzerindeki hava sahasındaki sınırlar sorunu henüz çözüme kavuşturulmuş değil. Bir diğer eski sorun da bölünmüş Kıbrıs. Son zamanlar bu ikisine yeniler eklendi. Yenilerden ilki, son 10 yılın sorunu, göçmenler ve sığınmacılar. Türkiye onları çıkarları doğrultusunda kullanmaya öğrendi. Misal, Türkiye ve ABD arasında Suriye topraklarında YPG sorunu çıkınca, ki henüz Rusya-Türkiye mutabakatı imzalanmamıştı, Türkiye sığınmacıları Yunanistan sınırına yönlendirmişti. Bulgaristan değil, özellikle Yunanistan, buna dikkat çekmek isterim. Bu, Avrupa Birliği’ni Suriye’deki çatışmaya müdahale etmeye zorlama amacıyla yapılmıştı. Ama AB, pek bir tepki vermedi. Gerilimi Rusya yatıştırdı. Göç sorunu son 10 yıldır Yunanistan için büyük bir yük.
'Türkiye'nin AB üyeliği sürecinde yeni maddelerin açılması yönünde hiçbir ilerleme yok'
Bir diğer sorun, Doğu Akdeniz’deki sondaj çalışmalarıyla ilgili. Bu sorun neden şimdi gündeme geldi? Çünkü Ankara ve Trablus arasında bu yakınlarda varılan anlaşmayla Libya, Türkiye’ye Akdeniz’de kendi sularında petrol ve doğalgaz üretme izni verdi. Ama bu noktada, Doğu Akdeniz’de yer alan Girit, Rodos ve diğer Yunan adalarla ilgili eski sorunlar var. Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti ile yapılan anlaşmaya göre, bu adalar Türkiye’nin yetki alanında yer alıyor. Ve bu anlaşma Türkiye’ye bu alanda petrol ve doğalgaz üretme yetkisini veriyor. Türkiye’nin görüşüne göre, bu adalar kıta sahanlığına sahip değil. Yani bu adalar etrafındaki deniz dibi, Yunanistan’ın kıta sahanlığının devamı değil. Ancak Yunanistan, adaların kendi kıta sahanlığına sahip olduğunu savunuyor. İki ülke bu yüzden tartışıyor. Özellikle de hangi ülkenin burada enerji kaynaklarını üretebileceği konusunda.
Yunanistan, AB’ye başvurdu ve Türkiye ile olan çatışmanın ikili Türk-Yunan çatışması olarak değil, Türkiye-AB çatışması olarak değerlendirilmesi gerektiğini talep etti. Aslında şu anda bununla Türkiye’yi korkutamazsınız. Çünkü AB ile ilişkileri onsuz da son derece gergin. Türkiye’nin AB üyeliği sürecinde yeni maddelerin açılması yönünde hiçbir ilerleme yok. Halihazırda Türkiye’yi sadece AB’nin sığınmacılar için ödediği tazminat ilgilendiriyor."
Uzman, AB'nin her halükarda sığınmacılar için tazminat ödeyeceğini ve Türkiye'nin elinde 'Avrupa sınırlarına dayanan göçmenler şeklinde daimi etki aracı' kaldığının altını çizdi.
'ABD'nin, Doğu Akdeniz’deki petrol ve doğalgaz çalışmalarına katılmaya ilgi duyduğu ortada'
Türkiye-Yunanistan geriliminde ABD’nin pozisyonuna da değinen Kudryaşova, şu değerlendirmede bulundu:
"ABD’nin, Doğu Akdeniz’deki petrol ve doğalgaz çalışmalarına katılmaya ilgi duyduğu ortada. Aksi takdirde neden Libya çatışmasını kışkırttılar? Temel hedef bu ülkenin enerji kaynaklarına erişmekti."
Uzman, Ankara ve Trablus arasında varılan anlaşma bağlamında, ABD'nin Türkiye'nin bölgedeki enerji kaynaklarına erişim açısında güçlenmesine izin vermemek için muhtemelen Yunanistan’dan yana taraf alacağını söyledi.