Siyaset

Uluslararası Af Örgütü: "Hiçbir devletin sessiz kalması mümkün değil"

Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Salil Shetty, Diyarbakır’daki durumlar ilgili olarak, "Barikatlar ve bölgede yaşanan çatışmalar hiçbir devletin hareket etmeden sessiz kalacağı bir durum değil" dedi.

Uluslararası Af Örgütü:
21-05-2016 23:02

Bir dizi ziyaretlerde bulunmak için Diyarbakır’a gelen Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Salil Shetty ve beraberindeki heyet merkez Yenişehir ilçesinde bir otelde basın toplantısı düzenledi. Shetty, Uluslararası Af Örgütü’nün 7 milyon üye ve destekçisinden gelen paralarla varlığını sürdürdüğünü ve raporlarında tarafsız, bağımsız ve yansız olmaya özen gösterdiklerini ifade ederek bu yüzden kimseden para almadıklarını ve gündemlerindeki tek ve en önemli konunun insan hakları olduğunu kaydetti.

Kürt Sorunu’nun Uluslararası Af Örgütü’nün yabancı olmadığı bir konu olduğunu ve onlarca yıldır bu konuyla ilgilendiklerinin altını çizen Shetty, “Durumu takip ediyoruz ama son bir yılda, özellikle de son birkaç ayda burada yaşanan insan haklarındaki kötüleşmeden dolayı çok endişeliyiz. Burada olmamızın nedeni sahada ne olup bittiğini bizzat gözlemlemek, takip etmek, incelemek. Bunun için ben de şahsen buraya, Diyarbakır’a gelmeyi seçtim” dedi.

Sur’da sokağa çıkma yasağının olduğu bölgelere Valilikten aldıkları özel izinle girdiklerini ve kendi gözleriyle tahribatı ve bölgeye verilen zararı gördüklerini, hepsinin de şoke edici boyutlarda olduğunu kaydeden Shetty, sokağa çıkma yasağından sonra bölgeden göç eden, ettirilen, etmek zorunda kalan bazı ailelerle ve kişilerle görüştüklerini aktardı.

Devletin bakış açısını öğrenmek için Diyarbakır Valisi Hüseyin Aksoy ile ve yerel yöneticilerin de bakış açılarını öğrenmek için Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı ile görüşmeler yaptıklarını anlatan Shetty, şunları kaydetti:

“Devletin bir güvenlik sorunuyla karşı karşıya olduğu aşikar. Hendekler, barikatlar ve bölgede yaşanan çatışmalar hiçbir devletin hareket etmeden sessiz kalacağı bir durum değil. Vatandaşların güvenliğini sağlamak devletin temel sorumluluklarından biridir ve Af Örgütü de daima bu sorumluluğu kabul eder ve tanır ama son dönemde bölgede gördüğümüz devletin tepkisi çok ağır ve orantısız.”

Dört temel endişeleri olduğuna dikkat çeken Shetty, endişelerini şöyle sıraladı:

“Sürekli sokağa çıkma yasağı uygulaması ve bunun çok uzun süreler devam etmesi kollektif bir cezadır. Sürekli sokağa çıkma yasağı koşulları altında yaşayan halk için bu çok ciddi bir zorluk ve sıkıntı nedeni. Nüfusun yoğun olduğu yerlerde ağır silahların, tankların kullanılması insan hakları hukukuna göre kabul edilemez, uygulanamaz bir şey bizim görüşümüze göre. Bu da çok sayıda insanın göç etmesine yol açtı. Elimizde kesin veriler yok. Durum belirsiz ama yaklaşık 500 bin kişinin Güneydoğu’da yerinden göç etmeye zorlandığını düşünüyoruz. Valilik ve devlet yerlerinden göç etmek durumunda kalan insanlara yardımcı olmak için bazı önlemler almaya çalışmış. Bizim bu insanlarla yaptığımız görüşmeler ve sivil toplum kuruluşlarından da edindiğimiz bilgilere göre bu yapılan çalışmalar ihtiyaçlara karşılık verme konusunda çok yetersiz. Kendi gözlemlerimize göre insanların çok az bir bölümü hem evlerini hem yaşam alanlarını hem de kimi zaman yaşam kaynaklarını, geçim kaynaklarını kaybetmiş olmalarına rağmen tazminat alabilmiş durumda ama bunun çok küçük sayılarda olduğu görülüyor. Bu insanların şu anda var olan acil insani ihtiyaçlarının karşılanmasının ötesinde önemli bir mesele de evlerine dönüp dönemeyecekleri ve evlerini ne şekilde ve ne biçimde alabilecekleri. Ailelerin kamulaştırma ile ilgili bilgileri yok. Ailelerin bundan hiç haberi yok. Devlet güvenliği sağlamak zorunda bunun farkındayız ama hiçbir zaman için tanklarla güvenlik sağlanamaz. Şiddet kim tarafından uygulanırsa uygulansın her iki taraftan da kabul edilebilir bir şey değil. İnsan hakları ihlalleriyle ilgili olarak ağırlıkla Güneydoğu bölgesine odaklanmış durumdayız ama Türkiye’nin genelinde de gittikçe daralan bir insan hakları alanı söz konusu. Güneydoğu’daki duruma çok önem verdiğimizi ve odaklandığımızı da belirtmek istiyorum. Benim Genel Sekreter olarak şahsen burada bulunmamın nedeni de bu. Dünyadaki en büyük bağımsız insan hakları örgütü olarak bu alanda odaklanmaya ve kendi bağımsız araştırmalarımızı yürütmeye devam edeceğiz. Bizi kabul ettiği ve bize uzun zaman ayırdığı için sayın valiye de teşekkür etmek istiyoruz ama aynı zamanda devleti de yapılan ihlallerden sorumlu tutmaya devam edeceğimizi de belirtmek istiyorum. Sivillerin korunması en temel insan hakları konularından bir tanesi. Yaptığımız çağrılardan bir tanesi orantısız olduğunu düşündüğümüz sürekli sokağa çıkma yasağına son verilmesi. Aşırı güç kullanımının sona erdirilmesi. Bütün ölüm ve yaralanmaların şeffaf ve açık biçimde soruşturulması. Göç etmek durumunda kalan insanlara öncelikle tazminat ödenmesini ve bu insanların ne zaman evlerine dönebilecekleri konusunda net bir plan açıklanması çağrısında bulunuyoruz.”

(İHA)

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER