Röportajlar

Üniversite tercihi ve kariyer planlaması nasıl yapılmalı?

Üniversite adayı gençlerin LYS gerginliği sürüyor. Bu hafta sonu da var sınav. Bu da atlatılınca puanlara göre tercih yapacaklar. Kimi “girelim bir yere de…” diyor, kiminin hedefleri uçuk… Peki ne yapılmalı? Birgül Yanıklar, öğrenci koçu Aycan Lizor’a sordu.

Üniversite tercihi ve kariyer planlaması nasıl yapılmalı?
16-06-2015 13:07

İşin uzmanları diyor ki: Çocuğunuz, akademik yeterliliği yoksa bilin ki çok farklı yetenekleri var!

Başarının anlamı bazı veliler için okul notları olurken, bazı veliler için çocuğun yetenekleri doğrultusunda elde ettiği kazanım olabiliyor…

2014 yılı verilerine göre Türkiye’de özel okullarda okuyan öğrenci sayısında önceki yıla oranla % 200 oranında artış tespit edildi. Bununla birlikte 172 üniversitenin 70’inin özel (vakıflara ait) üniversite olduğu bilinmektedir. Elde edilen bu çok genel verilere göre hemen hemen tüm öğrencilerin istediği üniversiteye gidebilme avantajı var gibi görünüyor.

O halde nasıl oluyor da lise son sınıftaki öğrencilerin çoğunluğu hangi alanda lisans eğitimi almak istediklerine karar veremiyor? Hatta bu kararsızlık, özel okulda okuma avantajına sahip ve özel rehberlik hizmeti alan öğrenciler arasında da sorun haline gelmiş durumda!

Bir bakıyorsunuz ki öğrencilerin bazıları hedef koyarken aşırı çekingen olup çok düşük puanlı tercih yaparken, bazıları da aşırı özgüvenle ulaşamayacakları çok yüksek hedefler koyabiliyorlar…

Neyi fark edemiyorlar?

Konu sadece farkındalıkla da ilintili değil aslında...

Okul notları da ailelerin ellerindeki tek nümerik veri ve özellikle ders başarısı yüksek olmayanlar için de yanıltıcı bir veri...

Sorunlar, öğrenci lise son sınıfa geldiğinde belirgin hale gelmiş oluyor. Aslında çözüm çok daha erken atılması gereken bazı adımların eksikliğinden kaynaklanıyor. Bu eksik adımların öğrenci koçları tarafından çözümlenmesi gerektiğinden bahsediyor Aycan Lizor...

Bizde çok iddialı olduğu bu alanda öğrenci koçluğu ile ilgili sorularımızı ona yönelttik...

-Öğrenci koçluğu nedir?

Koçluk çok genel tanımı ile hedefinize ulaşmada sizin gerçek potansiyelinizi ortaya çıkartmaya yarayan ve kurgulanan ekip çalışmasıdır. Öğrenci koçluğunda esas olan çocukların veya gençlerin ne istediğini bilen ve bunun için stratejik planlama yapabilen bireyler olabilmeleri için onlara yol arkadaşı olarak eşlik edilmesidir. Çocukların ve gençlerin kişisel potansiyellerinin ve enerjilerinin hayatlarındaki farklı bölümlere dengeli dağılımı kişilik gelişimleri için elzemdir. Örneğin akademik başarısı çok üstün seviyede olduğu halde sosyal iletişimde sıkıntı yaşayan çok sayıda genç arkadaşımız var. Bu örneğin tam tersi de söz konusu; sosyal becerileri çok kuvvetli ancak akademik olarak yetersiz genç arkadaşlarımız da var. Ya da hem akademik hem de sosyal becerilerde ortalama düzeyde ancak hedefleri olmayan gençler. Tüm bu koşullarda kök sebep tüm kişisel kaynakların tek kanala yönlendirilmesi veya yanlış yönlendirilmesidir. İşte tam da burada öğrenci koçları olarak bizler devreye giriyoruz.

Okullarda rehberlik hizmetleri hali hazırda bulunurken öğrenci koçluğu neden var?

Günümüzde özellikle yurtdışından ithal edilen eğitim sistemleri bazı özel okullarda uygulanmaya başlandı. Sistem her ne olursa olsun çıkan ürün iyi yetiştirilmiş öğrenciler olmalıdır. Rehberlik hizmetleri günümüzde çok da dinamik olmayan okul yönetimi ve veli ilişkilerini yönetmeye çalışıyor. Asıl hedef çocukların bireysel özelliklerinin, güçlü ve zayıf yönlerinin belirlenebilmesi, gerekli görüldüğü yerlerde takviyeler uygulanması ve kişiye özel eğitime mümkün olduğunca ulaşılmaya çalışılması olmalıdır. Bugün özel okulların öğrenci sayıları çok değişken olmakla beraber 400’den 1200’e kadar, hatta daha fazladır. Rehberlik bölümünde 10 öğretmen çalıştıran kurum zannediyorum yok. 10 öğretmen olsa dahi 400/10=40 yapar ki bir kişinin 40 kişiyi bireysel olarak takip etmesi ve koçlukta yaptığımız şekilde asist etmesi mümkün değildir. İşte bu sebeple öğrenci koçları olarak bizler varız.

Öğrenci koçluğu ve kariyer koçluğunun farkı nedir?

Öğrenci koçluğu ve kariyer koçluğunun aynı şey olduğunu savunan tek kurum, zannediyorum                Jesond Coaching olarak bizim kurumumuzdur. Bunu yaparken de teorimizin dayandığı temelleri açıklamak durumundayız elbette. Öğrencilik sırasında hayatımızdaki parametreler aile, okul ve sosyal ilişkilerdir. İş hayatına başladığımızda hayatımızdaki parametreler aile, iş ve sosyal ilişkilerdir. Tek değişken okulun yerini iş almıştır. Kişi akademik çalışma disiplinini okulda gösteremiyorsa bu problem iş hayatında zaten devam edecektir. Ya da motivasyon kaynağını bulamama sıkıntısı varsa bu okul döneminde de sorundur, iş hayatında da... Bu sebeple koçlar olarak bizlerin öğrenci koçu ve kariyer koçu olarak ayrılmasını anlamlı bulmuyorum. Öğrenci koçluğu da aslında kariyer koçu demektir bence…

Bir öğrenci ile çalışmaya başladığınızda ilk önce nereden başlıyorsunuz? Ve süreç nasıl gelişiyor?

Öğrenci ile çalışmaya başlayabilmemiz için öğrencinin istekli olması gerekir. Sadece velinin istekli olması bizim için anlamlı değildir. Öğrenci ile yapılan 3-4 seans görüşme esastır. Deneyimlerimize dayanarak söyleyebilirim ki bu sürenin sonunda bizlerin öğretmen veya doktor olmadığımızın farkına varıyorlar ve bizler de tüm parametrelerin hangi şekilde sıralandığını tespit edebiliyoruz. Bundan sonraki bölümde yolculuğumuz için karşılıklı hedefler koyma ve öğrencinin en istekli olduğu hedeften başlayarak proje çalışması başlamış oluyor.

Öğrenci koçluğu ile başarı olarak neyi hedefliyorsunuz?

En önemli başarı kriteri koyduğumuz hedeflere ulaştıktan sonra öğrenci arkadaşımızı hayata tek başına yolcu etmektir. Kimsenin tüm öğrenim veya kariyer hayatı boyunca bir koç ile çalışması doğru değildir. Koç ile öğrenci arasında bağımlılık yaratacak yapıda bir ilişkinin olmaması gerekir.

Öğrencilerin kariyerleri erken yaşlarda mı planlamak doğru yoksa bunun için sınav zamanlarını mı beklemek doğru?

Kariyer planlaması terim olarak günümüzde anlamını kaybetmeye başladı ya da yanlış anlamlarda kullanılmaya başladı. Çocukların çok erken yaşlarda mesleklerini seçmeleri kariyer planlaması değildir. Bu yönlendirmedir ve kişiyi çok yüksek ihtimalle ileriki yaşlarda mutsuz edecektir. Kariyer planlaması dediğimiz şey tam olarak kişinin güçlü ve zayıf yönlerinin ortaya çıkartılması, bu verilerin aynalama metodu ile kişi ile paylaşılmasıdır. Öğrenci kendi özelliklerini istediği şekilde geliştirdikten sonra mesleki seçim yine ona bırakılarak stratejik planlama yapılabilir. Unutulmamalıdır ki kariyerlerinde yol haritası olmadan başarılı olmuş kimse yoktur. Gerekirse planlama değiştirilir ama plansız ve haritasız başarı mümkün değildir.

Akademik kariyer sizce bir başarı mıdır?

Başarı sayısal verilerle ölçülebilmelidir, başkaları ile kıyaslanarak değil. Akademik olarak istediği mesleği okumuş biri bence başarılıdır. İstemediği mesleği sadece ebeveynini mutlu etmek için okuyan öğrenciler bence başarısızdır. Çünkü sosyal ilişkilerini yönetememiş ve kendi kendine hedef koyamamıştır. Bu sebeple başarıyı kişiye özel tanımlamak gerekir ve mutlulukla kesinlikle organik bağı vardır. Kişiye özel sayısal skalalar oluşturuyoruz ki başarısını ve hedeflerini net olarak algılayabilsin.

Eğitiminizin bir kısmını Kanada’da Laurentian University’de tamamlamışsınız. Oradaki eğitim sistemini gözlemlemişsinizdir. Bizden farklı oldukları noktalar nelerdir?

Ben sadece mastır için yurtdışında okuma fırsatı buldum ve eğitim sisteminin ne kadar farklı olduğuna şahit oldum açıkçası. Üniversite için söyleyebileceğim en önemli şey tüm gençlerin yarı-zamanlı işlerde mutlaka çalışıyor olması idi. Türkiye’de okul sonrası gençlerimizin kafeteryalarda geçirdiği zaman Kanadalı gençler için iş hayatına başlama zamanı. Doğal olarak onların kariyer beklentileri ve hedefleri daha gerçekçi… Kanada’da ilkokullarda ödev yok, sadece kitap okumaya teşvik ediliyor. Bizim eğitim sistemimiz ev ödevi odaklıdır ve öğrenciyi okuldan soğutur. Ortaokul ve liselerde mutlaka grup sporlarına teşvik ediliyor, bunun yanı sıra spor ile uğraşan çocukların herhangi bir dalda lisans almalarını istiyorlar ki bu da üniversiteye giriş için ek puan getiriyor.

Sizce Türkiye’deki eğitim sisteminde neler değişirse daha iyi olur?

Rehberlik sisteminin çok ciddi şekilde hem devlet okullarında hem de özel okullarda değiştirilmesi gerekli. Ev ödevlerinin kaldırılması ve sadece kitap okumaya teşvik edici sistemin oturtulması gerekli bu sayede kişi zaten okuma alışkanlığını kazandığı için araştırmacı ve kariyer odaklı olacaktır. Görsel sanatlara eğilimli çocuklar için kendilerini ifade edebilecekleri platformlar yaratılmalı çünkü bu çocuklar klasik eğitim sisteminde verilen derslerde genelde başarısızdırlar. En önemlisi ise tüm çocuklara eşit şartlarda eğitim verilebilmesidir. Merkezi kütüphane sistemi oluşturulmalı, tüm semtlerde kütüphanenin şubeleri olmalı ve kimlik kartı ile herkes kitap alabilmeli. Japonya’da kişi başı kitap okuma sayısı yılda 60 iken Türkiye’de 3…

Dünyadaki eğitim trendleri nedir?

Başta Norveç olmak üzere tüm Avrupa ülkeleri kişiye özel eğitime en yakın olanını bulma çabasında. Her birey kendine özeldir ve herkesin öğrenme eğrisi birbirinden farklıdır. Her öğrenci için farklı öğretmen pratikte mümkün olmadığı için mevcut örgün öğretimlerde mümkün olduğunca bireye özel eğitime yaklaşmak gerekir.

Biri 1.5 diğeri 4 yaşında iki çocuğunuz var. Onların eğitiminde neleri çok önemsiyorsunuz?

4 yaşında olan kızımı iki faklı okula gönderdik kısa süre için ancak çok mutlu olmadık. Şu an anda evde ona özel müfredat geliştirdim onu takip ediyoruz. Yaptığımız tüm aktiviteler hayatta onun kullanacağı bilgileri içeriyor. Örneğin masal saatinde ona tarih kitabı okuyoruz, o masal öğrendiğini zannediyor, aslında tarih çalışıyor. Arkadaşlarına hediye vermek isterse mutlaka evde yaptığımız hediyelik küçük objeleri götürüyor, emek vermeyi öğretiyoruz ve materyal ağırlıklı dünyadan şimdilik uzak tutuyoruz.

Küçük olan 1.5 yaşında ve erkek, müzik kulağının olduğu o kadar belli ki (ben de amatör de olsa özel müzik eğitimi almıştım)… Mutlaka müzik dinletip dans ettiriyoruz. Şu anda kas gelişimi sek sek oynaması için uygun yaş olmamasına rağmen evde düzenli sek sek oynatıyoruz. Balkonda maydanoz ve fesleğen yetiştirtiyoruz onlara, sulasınlar ve bizim için toplasınlar diye… Kısacası hayatta tek başına yaşayabilme ihtimaline karşı her şeyi öğretmeye çalışıyoruz.

Çoklu zeka yönteminin savunucularınızdansınız. Nedir bu çoklu zeka? Eğitimde nasıl kullanılıyor?

Eski Yunan’da kişilerin zeka türlerinde farklı olduğuna dair çalışmalarının olduğu biliniyor ancak insanoğlu zekayı daha basit tanımlamak istemiş nedense. 1980’li yılların başında Prof. Howard Gardner’ın teorisine göre kişilerdeki zeka harmonisi, parmak izi kadar eşsizdir ve bireye özeldir. Çoklu zeka teorisi olarak bilinen bu tez 8 farklı zeka tipinden bahseder:

  1. Dilsel-Sözel Zeka,
  2. Matematik-Mantıksal Zeka,
  3. Müzikal-Ritmik Zeka,
  4. Görsel-Uzamsal Zeka,
  5. Bedensel-Kinestetik Zeka,
  6. Kişisel Varoluşsal Zeka,
  7. Sosya-Kişilerarası Zeka,
  8. Doğasal Zeka

Türkiye’de çoklu zeka tipine göre eğitim verdiğini iddia eden çok fazla kurum bulunmaktadır ancak bu teoriye göre eğitim çok kolay değildir. Örneğin bir sınıf içinde 30 öğrenci olduğunu ve bunların bu zeka tipine göre değişiklikler gösterdiğini kabul etmek anlamsız olmaz. Bir matematik problemini, 30 öğrencinin de anlayabilmesi için yukarıda belirtilen tüm zeka tiplerine uygun şekilde anlatmak gerekir ki bununda anlamı aynı soruyu 8 farklı şekilde anlatmak demektir. Jesond Coaching olarak 2014-2015 öğretim yılında dar gelirli ailelerden seçtiğimiz 5 öğrenci ile sosyal sorumluluk projesi geliştirdik. Projede öğrencilerle çoklu zeka uygulamaları ile matematik çalıştık ve bir öğrencimiz Bursa’da birinci oldu. Bu tür özel uygulamalar maksimum 5-7 öğrenci ile yapılmalıdır. 25-30 kişilik gruplar dahi çok kalabalıktır. Bir çocuğun tüm zeka haritasını çıkartmak 1-1,5 yıl sürer ve zaman içinde zekaların dağılımı yer değiştirebilir.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER