8 Mart'ta geçirdiği safra kesesi ameliyatı sonrasında yoğun bakıma kaldırılan, Türkiye medyasının en kıdemli isimleri arasında yer alan gazeteci - yazar Aydın Engin, kendi isteği ve yeni tip koronavirüs salgını nedeniyle tören yapılmadan Çengelköy Mezarlığı'nda son yolculuğuna uğurlandı.
Cenazeye, kendisiyle çalışma fırsatı bulanlar başta olmak üzere basın camiasından siyasilere pek çok kişi katıldı.
Bu isimlerden bazıları şöyle: HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, HDP'li Hüda Kaya, Garo Paylan, Sırrı Süreyya Önder, Türkiye İşçi Partisi milletvekili Ahmet Şık, meslektaşları Doğan Akın, Murat Sabuncu, Rıdvan Akar, Hilmi Hacaloğlu, Bülent Özdoğan, Faruk Eren, Sertuğ Çiçek, Turhan Günay, Şirin Payzın, Mehmet Y. Yılmaz, Levent Gültekin, Metin Solmaz, Ümit Kıvanç, Erol Önderoğlu, Murat Meriç, Bülent Mumay.
Duayen gazetecinin eşi, usta yazar Oya Baydar şunları söyledi:
OYA BAYDAR: BU SEVGİ SELİNDEN ÇOK HOŞLANIRDI SANIYORUM
"Ben de Aydın'ın bu kadar sevildiğini bilmiyordum. Herhalde birileri de çok kızıyordu ona diye düşünüyordum. Kendisi görseydi ve duysaydı ve hissetseydi dünden beri ne kadar sevgi seli içinde uğurlandığını, herhalde bundan memnun olurdu. Biz hiçbir şey yapmak istememiştik, hatta duyurmak da istememiştik. Bunu böyle isterdi ama sonrasındaki bu sevgi selinden çok hoşlanırdı sanıyorum.
'HEPİNİZİN SIÇAKLIĞINI ARKAMDA DUYACAĞIM GERÇEKTEN'
Herkese çok teşekkür ediyorum, yalnız bırakmadınız. Bütün dostlar burada diye düşünüyorum. Çok mütevazi bir tören yapıyoruz, yerimiz falan çok dar... Çok teşekkür ediyorum, ben de hepinizin sıcaklığını arkamda duyacağım gerçekten. Çok teşekkür ediyorum."
FARUK EREN: MESLEK BÜYÜĞÜMÜZDÜ, ABİMİZDİ, BİZİM İÇİN ÇOK ŞEY İFADE EDİYORDU
DİSK Basın-İş Başkanı ve Gerçek Gündem Sorumlu Müdürü Faruk Eren, Engin'in çok değerli bir gazeteci olduğunu belirterek "Meslek büyüğümüzdü, abimizdi. Bizim için çok şey ifade ediyordu. Son yıllarda Cumhuriyet davası sırasında, Cumhuriyet'in içinde birlikte çalıştık, birlikte mücadele ettik. Benim için Aydın abi sadece bir gazeteci değil, 1960'lardan bu yana bu ülkede demokrasi mücadelesi veren biri. Büyük bir kuşak farkı vardı aramızda, ama ona rağmen birlikte çalışma ve mücadele etme onurunu yaşadık. Unutmayacağız, değerli bir insanı kaybettik" ifadesini kullandı.
TİYATRODAN GAZETECİLİĞE, CEZAEVİNDEN TAKSİ ŞOFÖRLÜĞÜNE: AYDIN ENGİN'İN HAYATI
Terzi Sadık Engin ile Adalet Engin'in oğlu Aydın Engin 12 Şubat 1941'de İzmir'in Ödemiş ilçesinde dünyaya geldi. Ortaöğrenimini 1957'de Ödemiş Lisesi'nde tamamladı. Ardından girdiği ve bir süre öğrenim gördüğü İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bırakarak, aktif siyaset, gazetecilik ve tiyatro dünyasına adım attı.
Üniversite öğrenimi sırasında bir yandan da Gençlik Tiyatrosu'nda amatör tiyatroya başladı. Sonrasında hukuk öğrenimini bırakıp tiyatroculuğu meslek olarak seçti.
YILMAZ GÜNEY'İN ÖZEL SENARİSTİYDİ
Yedek subay öğretmenliği sırasında ilk oyunu olan 'Aykırı'yı yazdı. Oyun, Gülriz Sururi-Engin Cezzar Tiyatrosu'nda sahnelendi. Aydın Engin, bu toplulukta dramaturg ve oyuncu olarak işe başladı. Aynı yıl, Yılmaz Güney'in özel senaristi olarak çalışmaya başladı. Yeşilçam için pek çok senaryo yazdı ancak imzasını koymadı: "Yeşilçam sinemasına çok sayıda senaryo yazdım. Derken Yılmaz Güney’in 'Ghost writter'i oldum. Yani senaryoyu ben yazdım afişte ya takma ad kullandık ya da Yılmaz Güney imzasını."
1967'de Tuncel Kurtiz, Tuncer Necmioğlu, Umur Bugay ve Müjdat Gezen'le birlikte Halk Oyuncuları'nı kurdu. "Devri Süleyman" adlı oyunu yazdı ve yönetti. Oyun büyük ilgi gördü.
1969'da tiyatroculuğu bırakarak gazeteciliğe başladı. Haftalık Yeni Ortam dergisinde Yazı İşleri Müdürlüğü yaptı. 12 Mart 1971 darbesi sırasında tutuklandı. Tahliye olduktan sonra artık günlük bir gazeteye dönüşen Yeni Ortam'da Yazı İşleri Müdürü oldu ve aynı gazetede köşe yazıları yazdı.
12 Mart sonrasında kurulan ilk sosyalist parti olan Türkiye Sosyalist İşçi Partisi'nin kurucuları arasına katıldı. Partinin kurucularından, akademisyen/edebiyatçı ve aktivist Oya Baydar ile evlendi. Bu evlilikten oğlu Ekim dünyaya geldi.
1974 yılında eşi Oya Baydar ve Yusuf Bahadınlı ile İlke dergisini kurdu. 1976'da Politika Gazetesi Genel Yayın Müdürü oldu. 'Tırmık' adlı sütununda köşe yazıları yayımlamaya başladı.
YANLIŞLIKLA TAHLİYE EDİLİNCE YURT DIŞINA GİTTİ, 12 YIL DÖNEMEDİ
1980'de tutuklu olduğu sırada bir başka davadan ötürü 7,5 yıl hapse mahkûm oldu, ancak bir yanlışlık sonucu tahliye edilince Haziran 1980'de yurt dışına gitti. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra 12 yıl boyunca yurda dönemedi; yaşamını siyasi mülteci olarak Almanya'da sürdürdü: "Kimse sürmedi, biz kaçtık. Bu nedenle siyasi göçmenlik demeyi tercih ediyorum."
Bu arada hakkında gıyaben açılan davalarda ağır hapis cezalarına çarptırıldı.
TAKSİ ŞOFÖRLÜĞÜ YAPTI
Aydın Engin Frankfurt'ta sonraki altı yıl boyunca geçimini taksi şoförlüğü yaparak sürdürdü.
1991'de çıkan kısmi aftan yararlanarak Türkiye'ye döndü; kısa süre Sağmalcılar Cezaevi'nde hapis yattı. Sürgündeki Almanya yıllarını "Ben Frankfurt'ta Şoförken" adıyla kitap yazdı. 1992-2002 arasında Cumhuriyet gazetesinde habercilik, köşe yazarlığı ve yazı işleri müdürlüğü yaptı.
2002'de Cumhuriyet'ten ayrıldı. Birgün gazetesinin kuruluşunda yönetici olarak görev aldı ve bir süre Tırmık köşesini yazdı. Daha sonra Agos'ta köşe yazıları yazmaya başladı.
1 Eylül 2009'da T24'ün kuruluşunda yer aldı.
75 YAŞINDA CUMHURİYET DAVASINDA GÖZALTINA ALINDI
2015 Ağustos'unda yeniden Cumhuriyet gazetesine döndü. Cumhuriyet yazar ve yöneticilerinin 'FETÖ ve PKK terör örgütlerine üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek' iddiasıyla tutuklandığı soruşturmada gözaltına alındı, halen devam eden yurt dışına çıkışını yasaklayan 'adli kontrol' şartıyla serbest bırakıldı.
'KIDEMLİ BİR BASIN SANIĞIYIM'
"Ben kıdemli bir basın sanığıyım. Hayatımda bu kadar ahlaksız bir dosya görmedim. Saçma demiyorum, ahlaksız diyorum" dediği davada 7,5 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Gazetenin sahibi konumundaki Cumhuriyet Vakfı'nda, gazete yazar ve yöneticilerinin tutuklu yargılandığı davada tartışmalara neden olan aleyhte tanıklık yapan ve Cumhurbaşkanlığı'na şikâyet dilekçesi de yazdığı ortaya çıkan Alev Coşkun'un yönetime gelmesinin ardından Cumhuriyet'ten ayrılarak T24'teki köşesine döndü.
Türk medyasının 'Aydın ağabeyi', dün hayata gözlerini yumdu.