Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, Diyarbakır’da İlim Yayma Cemiyetinin düzenlediği “Duruş Konuşmaları-Bilgi, Bilinç, Ahlak” konulu konferansa katıldı. Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen konferansa Davutoğlu’nun yanı sıra AK Parti Milletvekili Galip Ensarioğlu, Davutoğlu’nun eşi Sare Davutoğlu, AK Parti İl Başkanı Süleyman Serdar Budak, AK Parti Bağlar İlçe Başkanı Erkan Gezer ve vatandaşlar katıldı.
Konferansta konuşan Davutoğlu, dışişleri bakanlığı ve başbakanlık yaptığı dönemde yaşanan gelişmeler, Suriye ve Filistin’e ilişkin açıklamalarda bulundu. Davutoğlu, “Biz Ulucami’de hür bir şekilde cumamızı idrak ederken, Miraç’ımızı idrak ederken terör rejimi İsrail Kudüs’te ve Gazze’de kardeşlerimize zulmediyor. Yine bugün biz Diyarbakır’da Ulucami’de cumamızı idrak ederken tarihin gördüğü en kanlı rejimlerden bir olan Suriye rejimi Doğu Guta’daki kardeşlerimize, Şam’ın hemen etrafındaki kardeşlerimize kimyasal silah kullanıyor. Böyle bir zulüm karşısında sessiz kalmamızı kimse beklemesin. Bilin ki nasıl biz Kudüs’e aşıksak, nasıl biz Şam-ı Şerif’e aşıksak onlar da Diyarbekir’e öyle aşıktırlar. Çok değil bundan yüz yıl önce Şam’ı savunanlar arasında Diyarbakırlılar, Kahramanmaraş’ı savunanlar veya Çanakkale’de Şamlılar, Bağdatlılar vardı. Bizim kaderimiz birdir ve bu kaderi en güzel şekilde yazmaya kararlıyız. Bir kez daha Şam’da kardeşlerimizi katleden Suriye rejimine Diyarbekir’den hem lanet ediyorum hem de gür bir sesle diyoruz ki Şam-ı Şerif bir gün o güzel insanlarıyla bu zulümlerden kurtulacak. Yine buradan insanlık tarihinin en kanlı rejimlerinden birine tanık olan Filistin topraklarındaki işgalci İsrail devleti de bilsin ki nice işgalciler Kudüs’ten geçti ama kalamadılar. Kudüs yeni bir Selehaddin Eyyübi bekliyorsa Diyarbekir burada hazırdır” dedi.
“TÜRKLERİ DE KÜRTLERDEN KİMSE AYIRAMAZ, KÜRTLER DE TÜRKLERDEN AYRILMAZ”
2013 yılında başlatılan ‘çözüm süreci’ne değinen Davutoğlu, “2013 yılında çözüm sürecini başlattığımızda bütün meselemiz parçalanmaya çalışılan, birbirine düşman edilmeye çalışılan bir milleti İbrahim coğrafyasını, ümmet coğrafyasını birleştirmekti. En önemlisi de Türkler ile Kürtler arasına fitne sokmak isteyen, bu ülkeyi bölüp parçalamak isteyenlere karşı bin yıllık ortak davada yeni bir dönem başlatmaktı. Yüreğimizi nasıl parçalayamazlarsa, zihnimizi nasıl bölemezlerse, şu eti şu tırnaktan nasıl ayıramazlarsa Türkleri de Kürtlerden kimse ayıramaz, Kürtler de Türklerden ayrılmaz. 2013’te bu niyetlerle son derece güzel şeylerle yola çıktığımızda ümitlerimiz büyüktü, davamız da büyüktü. O yola çıktığımız içindir ki 2013 yılından beri Türkiye’de her türlü tuzağı kurarak bizim yolumuzu engellemeye çalıştılar. 2013’ün Mart’ında, Mayıs’ında hemen arkasından Gezi olayları, hemen arkasından 17-25 Aralık olayları, daha sonraki dönemlerde arka arkaya gelen en son 15 Temmuz’da gelen ve tabii ki Kobani olayları vesaire. Bizim iyi niyetimizi istismar eden bu terör çetesi şehirlerimizi hendeklerle, barikatlarla kazmaya, şehirlerimizi bölmeye, şehirlerimizdeki köy ve ilçelerimizdeki insanları birbirine düşürmeye başladıklarında sabırla bekledik. Sabırla gayret sarf ettik. Ama gittikçe şımardılar, bu milletin arasına nifak sokma faaliyetlerini arttırdılar. 7 Haziran seçimlerinde biz AK Parti olarak Mecliste çoğunluğu sağlayamayınca bunlar iyice şımardı ve ‘Türkiye bir krize girdi, siyasi iktidar güçlü değildir’ diye düşünerek arka arkaya terör eylemleri başlattılar. Ceylanpınar’da da 2 polisimizi şehit ettiklerinde bir sınırı geçtikleri iyice anlaşıldı ve 23 Temmuz’da benim başbakanlığımda olan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, Cumhurbaşkanlığımız ve Milli Güvenlik Kurulu ile gerekli istişareyi yaptıktan sonra terörle mücadeleyi tekrar başlatmak zorunda kaldık. 15 Temmuz bir başka hain terör çetesidir. Alın PKK’yı vurun FETÖ’ye, alın FETÖ’yü vurun PKK’ya. Bunların hepsi aynı kirli zihniyetin yansımalarıdır” diye konuştu.
(İHA)
