Yabancı hocaların bakış açıları ve gerçekçilikleri bizim duygusallığımıza ve kırımızı çizgilerimize pek uyumuyor. O yüzden de zaman zaman ters düşülüyor.
Fransız Hoca kadro kalitesini düşünerek Fenerbahçe maçı öncesi bazı açıklamalar yaptı.
Herhangi bir maç öncesi bu tarz açıklamaların eğer farklı bir strateji falan değilse kabul edilebilir bir tarafı yok.
Tespiti doğru; ama Türk futbolunda duygusallık ve motivasyon önemli yer tutar.
Kadro kaliten kötü olduğu halde iyi motive olarak senden iyi rakipleri yenebilirsin. Defalarca yendin de zaten
Bursaspor diğer şampiyonluk kazanmış ve kadroları her zaman çok daha güçlü rakipleri 100 defa yenmiştir.
İşte burada motivasyon yani maça hazırlama ön plana çıkıyor.
Bu tarz inançsız açıklamalarla bu motivasyon sağlanmaz.
Yabancı oyunu sayısının fazla olması işte burada dezavantaj teşkil ediyor. Çünkü yabancılar “Aslanım, kaplanım” diyerek motive olacak yapıda olmuyor.
Bunun için en baştan kulübe ayak basan her yabancıya hoca, antrenör, futbolcu, altyapı oyuncusu fark etmez.
Bursaspor Camiasının kırmızı çizgilerini, kısa ve uzun vadedeki hedeflerini anlatıp öğretmek gerekiyor.
Fenerbahçe ve Galatasaray’a transfer olanlara ilk öğretilen birbirlerini yenmek gerektiğidir.
Bursaspor için de lig ve kupa derecesi dışında durum budur.
Üç İstanbul takımını yenme hedefinde olacaksın.
İşte bunları birileri anlatmalı dışarıdan gelenlere.
Bizim kulüpte şuan para yok tamam; ama asıl olmayan yönetenlerde futbol aklı, gözü ve camia hafızasına sahip kişiler.
Tüm bunlara sahip birileri olsa, ne böyle yanlış transferler, ne böyle yanlış planlama ne de böyle bahsettiğim manen incitici şeyler olur.
Yalnız burada en az hatalı da Paul Le Guen’dir.
Kendisine bazı şeyler net anlatılmamış demek ki.
Şimdi duymuştur ve özeleştirisini de yapacaktır.
O yüzden O’na yönelik abartılı eleştirilere gerek yok.
Çünkü kulüpte başka doğru düzgün futbol aklı yok.
Hocayı yıpratan atmosferden acilen uzaklaşmak lazım.
Eleştiri tabi ki olur; ama abartmamalı.
Geçen seneden ders aldıysak bu böyle.