Muhalefeti, çekememezlikleri bol, negatif ve her konuda biraz fazla konuşan bir şehiriz.
Bu doğal olarak Bursaspor camiasına da yansıyor.
Kongre öncesi ithamlar, suçlamalar, töhmet altında bırakmalar gırla gidiyor.
Kendi çıkarı için bir adayı destekleyenler, egosu veya şahsi kini nedeniyle bir adaya karşı olanlar var mı? Evet var; ancak dört adayı da samimiyetle, kendi doğru veya yanlış değerlendirmesiyle destekleyenler de var ki bu büyük çoğunluğu oluşturuyor.
Dolayısıyla kurunun yanında yaşı da yakmamak ve daha fazla ayrışmamak adına biraz frene basmak gerekiyor.
Bursaspor’un değil de kendi çıkarını düşünenleri yazıp çizerek bu hareketlerinden döndürmek mümkün değil.
Sadece bir adayda değil dört adayın peşinde de bu tip insanlar var.
Kimin de az, kiminde çok; ama var. Lakin hepsini toplasanız 50 bilemedin 100 kişi etmez.
O yüzden herkesi aynı kefeye koymamak önemli.
Herkesi kendi vicdanı ile baş başa bırakıp seçimi yapmak en doğrusu.
Kongre ile ilgili sürekli birbirini suçlayıcı ifadeler camiayı bölmekten, kin tohumları ekmekten başka işe yaramıyor.
Yarın kazanan adaya oy vermeyenleri başarısızlık bekler bir psikolojiye sokar bu durum.
Bursaspor’un sorunları belli, adayların vaatleri de öyle.
Önemli olan oy verdiğimiz değil, Bursaspor için en doğru adayın kazanması.
Bursaspor Camiasının kavgaya değil birliğe ihtiyacı var.
O yüzden kimin kime oy vereceğine bakmadan, suçlamadan ön yargısız olarak adaylara ve yapmayı taahhüt ettiklerine odaklanmalı.
Kongre öncesi bir pusuladır gidiyor.
Lacivert, gri, sarı, turuncu, renk renk pusulalar.
Oy atarken renk tercihi tamam da genel anlamda kavga edip ayrışıp yeşil beyaz pusuladan sapmamak lazım.
Saparsak gitmemiz gereken noktadan gittikçe uzaklaşırız.