Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş’ın mutlaka şampiyonluk yarışında tutulması şeklinde kurgulanan ligimizde bu hedefe uygun her türlü hamle ve kararı yıllardır yaşıyoruz ve eleştiriyoruz.
Ne kadar eleştirirsek eleştirelim futbolu yönetenler bu amaca uygun icraatları ayan beyan ve utanmadan yapmaktan çekinmiyor.
Sırf babası zengin ve dediklerimizi de yapar diye normalde federasyonda ancak vasıfsız eleman olabilecek kapasitede birilerini o federasyonu yönettirirsen fazla da bir şey beklememek lazım.
Her şeyi geçtim başkanlık yaptığı kulüpte sportif alanda başarısız olan, ekonomik alanda iflas noktasına getiren, yapılan transferlerde yolsuzluk iddiaları olan bir kişi ödül olarak nasıl olur da federasyon başkanı yapılır akıl alır gibi değil.
Bu ancak bizim ülkemizde olabilecek bir şey.
Adam yönettiği Süper Lig kulübünde başarısızdı arkadaş.
Böyle yeteneksiz bir adamı nasıl olur da ödül verir gibi futbolun en tepesine getirirsiniz!
Getirirseniz de işte böyle olur.
Tabii birilerine piyon lazım. Liyakatin önemi falan yok.
Avrupa Futbol şampiyonası düzenlemek için oylamaya gidiliyor bizden gidenlere bakın bir de kazanan Almanya’dan gidenlere!
Bir tarafta dünyaya nam salmış eski futbolcularıyla şampiyonaya talip olan Almanlar, diğer tarafta ise futbolla alakasız tipler !
Neyse ligimize dönelim sadece son bir haftada yaşadıklarımıza bakar mısınız lütfen.
Lig basından beri birçok maç oynanan Osmanlı Stadı’nda Ankaragücü-Beşiktaş maçı oynanacaktı. Maçın biletleri bitmiş her şey hazır. Ankaragüçlüler koreografi hazırlamış, misafir takıma büyük baskı kurulacak; ama bir bakıyorsunuz maça bir gün kala saha zemini bahane edilerek maç hop Kayseriye alınıyor!
Çimler bozukmuş!
Daha önceki maçlarda inekler mi otluyordu o sahada!
O sahada oynayan diğer takımların oyuncuları insan değil miydi?
Sırf ayrıcalıklı üç kulüpten birini yarış içinde tutabilmek için yapılmış bir Ali Cengiz oyunu olduğunu anlamadığımız mı zannediliyor?
Resmen zekamızla alay ediliyor.
Sonuçta tüm konsantrasyon bozuluyor, stat avantajı Ankaragücü’nün elinden alınıyor ve maçı da Beşiktaş rahat kazanıyor.
Federasyon Başkanı, Beşiktaş’ı yönetirken bile bu kadar faydalı olmamıştı kulübüne! Kulüplerin başındayken kendi kulüplerini batırıyolar sonra da federasyona geçip kurtarıyorlar. Resmen komedi!
Ama bunların amacı zaten bu. Hepsi aynı kafada çünkü.
Çünkü federasyonda olma amaçları Türk futboluna değil, kendi kulüplerini koruyup kollamak.
Galatasaray aleyhine çalındığını iddia ettikleri haksız penaltı sonrası istifa eden, sonrasında aldığı söz ve vaatlerle ! geri dönen Federasyonun Galatasaraylısı Ali Dürüst ne demişti?
“Federasyonda kalıp Galatasaray’a hizmet etmeye devam edeceğim”
Açık yüreklilikle yapılmış bir itiraf işte. O makamdaki kişiler futbola hizmet için değil kendi kulüplerini kollamak için oradalar.
Ali Dürüst’ün dolayısıyla Galatasaray’ın çektiği rest sonrası İki hakem kızağa çekildi.
Vaadin ilk kısmı gerçekleştirildi anlayacağınız. Diğer kısmı da bundan sonraki maçları kapsıyordur eminim.
Kimlerdi o hakemler?
Özellikle biri yani Hüseyin Göçek yıllardır Bursaspor’un çanına ot tıkayan bir düdük.
Bursaspor’a defalarca puan kaybettiren, haklı tepkiler gösteren taraftarına ceza aldıran Göçek bunların ardından ödül olarak derbilere çıkarken, ayrıcalıklı bir kulübün aleyhine hata yapınca anında bileti kesiliverdi.
O’na ve diğer hakemlere şu mesajın altı çizilerek verildi.
“Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş aleyhine hata yaparsanız kelleniz uçar”
Zaten hakemlerin başı Namoğlu da bu konudaki eleştiriler için pişkince “Ben görevimi yapıyorum” itirafında bulunmamış mıydı?
Yaptıklarını açıkça itiraf ediyorlar.
Türk futbolu üç kulübün başarısı üzerine kurgulanmış bir tiyatrodur.
Sahaya yansımadığını iddia ettikleri şikeler de, adaletsizlikler de sahaya bal gibi yansıyor.
Türk Futbolunun 100 yıldır bir adım ilerleyememesi bunun en büyük göstergesidir.
Türkiye Futbol Federasyonu gibi değil de “İstanbul Futbol Federasyonu” gibi davranıldıkça bu böyle devam eder.
Aynı şey futbolun içindeki diğer tüm öğeler için de geçerli.