Antalya: Atatürk Stadyumu
Sakarya: Atatürk Stadyumu
Eskişehir: Atatürk Stadyumu
Kocaeli: İsmetpaşa Stadyumu
Konya: Atatürk Stadyumu
Samsun:19 Mayıs Stadyumu
Sivas: 4 Eylül Stadyumu
İstanbul: Ali Sami Yen Stadyumu
Trabzon: Avni Aker Stadyumu
Yurt dışından örnekler verecek olursak ilk anda aklıma gelenler
Bayern Münih: Münih Olimpiyat Stadı
Arsenal: Highbury
Atletico Madrid: Vicente Calderon
West Ham United: Upton Park
Totenham Hotsbur: White Hart Lane
Mustafa Er Hoca’nın “Timsah Arena’da Atatürk Stadı’ndaki ruhu yakalayamadık” açıklamasını duyunca hazır futboldan uzaklaşmışken bu konuya değinmek istedim.
Aynı açıklamayı Higbury’den, Emirates’e geçen Arsenal’ın eski hocası Arsen Wenger de yapmıştı.
Öncelikle Mustafa Hoca’nın açıklamasına kesinlikle katıldığımı vurgulayarak başlamak istiyorum.
Hatta ruhu yakalamayı geçtim Timsah Arena’yı sevmeyen, kabullenemeyen bir kesim var.
O yüzden bu konuda bir şeyler söylemek istiyorum.
Yazımın başlangıcında saydığım kulüpler ilk anda aklıma gelenler ve Bursaspor’la ortak bir özellikleri var.
O özellik de bu kulüplerin çokça anılarının olduğu eski stadyumlarından taşınmış ve yeni statlara geçmiş olmaları.
Bu saydıklarım arasında eski evlerinde oynarken Avrupa kupaları, kendi liglerindeki kupalar kazanmış olanlar yani dünya futboluna damga vurmuş, efsaneleşmiş kulüpler var.
Küçük bazı yakınmalar olsa da genel anlamda hepsi de yeni evlerini kabullenmiş durumda.
Bir istisna daha olarak Galatasaray’ın tribüncü kesimi haklı olarak Ali Sami Yen’in kapalısını arıyor olsa da camia anlamında onlar da kabullendiler.
Biz de ise durum çok farklı.
Timsah Arena konusunda sürekli bir olumsuz hava estiriyoruz.
İnanın “Stadı değişen kulüpler arasında yeni stat içine en sinmeyen camia biziz” desem yanlış olmaz.
Stadın eksiklerini en çok dile getirenlerden biri olarak tabi ki yaşanan sıkıntıların bunda en önemli etken olduğunu biliyorum.
O eksikler giderilene kadar bunları dile getirmeye devam edeceğiz.
İnsanların özellikle ulaşım konusunda neler yaşadıklarının farkındayım.
Ayrıca Atatürk Stadı’ndaki ruhun, Timsah Arena’da yakalanamadığını inkar etmek mümkün değil.
Çevresiyle, ulaşımıyla kazandırdığı alışkanlıklarla Atatürk Stadı tabi ki içimizde bir yara olarak kaldı.
Ancak Bursaspor’un içinde bulunduğu durumu yeni stada bağlamak hiç doğru bir tespit ve değerlendirme olmaz.
Zira Atatürk Stadı’nda oynarken şampiyonluk yaşadığımız gibi 86-87 ve 2004 olmak üzere üç kez de küme düşmüştük.
Orada, güldük de, üzüldük de.
En önemlisi orada büyüdük.
Şehir olarak camia olarak sahip çıkamadık, koruyamadık.
Bu konuda en çok söz hakkı olanların değil, Bursa ile alakasız kişilerin ve rant çevrelerinin istediği oldu.
Doğduğumuz, büyüdüğümüz evlerden, semtlerden bir çoğumuz daha konforlu yaşamak adına uzaktayız.
En güzel yıllarımız çocukluğumuzun geçtiği yerleri geride bıraktık.
Atatürk Stadı’nda da yaşadığımız bu oldu diye bakıyorum artık kendi adıma.
İNSAN MALINI KÖTÜLER Mİ?
Kısacası artık yapacak bir şey yok.
Yeni stadımız Timsah Arena.
Burası bizim kulübümüzün kullanımında yani kiralık olsa da bize ait.
İsmiyle, ticari alanlarıyla bir değer teşkil ediyor.
Bu değerlerden maddi gelir elde etmeye çalışırken bir yandan da stadı yerin dibine batırmak olmaz.
İnsan pazarlamak istediği malını kötüler mi?
“Yansın, yıkılsın, yok olsun, Ucube” gibi kelimeler kullanmak bize ait olan bir şeyin değerini düşürmekten başka işe yaramaz.
HASTANE KONUSU
Bir de yanına yapılan -aslında bir türlü yapılamayan mı desem acaba-! hastane konusu var.
“Siz asıl hastane açılınca neler olacak o zaman görün”
Bu cümleyi Bursa’da kurmayan kalmadı desem abartmış olmam.
Yılda en fazla 20 maç oynanan onunda 3’ü 5’i ancak dolan bir stadyumun yakınındaki hastane için korkulduğu gibi çok büyük sorun teşkil etmeyeceğini düşünüyorum.
Sadece stadın dağılım saatlerinde o da 1, 1,5 saat kadar yoğunluk yaşanan bir lokasyon için bu endişenin abartılı olduğu görüşündeyim.
Kaldı ki hastane acili için ilave yollar falan da açılacaktır mutlaka.
Yılın 365 gününün 345 günü orada maç oynanamayacak.
Hatta mevcut Acemler trafiğini bile stada bağlamaya çalışan enteresan bir kesim var !
Daha önce de dile getirmiştim şehir dışından gelip de hayran olamayan tek kişiye rastlamadım.
Tek beğenmeyen biziz !
Bu stadın en büyük şansızlığı açıldığından beri kötü ve başarısız kadrolara ev sahipliği yapması.
2009-2010 kadrosu Timsah Arena çimlerinde boy gösteriyor olsa ne 45 binlik kapasite yeterli olurdu ne de ulaşımını bu kadar sorun ediyor olurduk.
Hayatı Atatürk Stadı’nda geçmiş, her taşı iliklerine işlemiş, orayı özleyen biri olarak şunu söylemek istiyorum.
Artık yeni stat üzerinden bu olumsuz psikolojiden kurtulmamız lazım.
Bu hem kendimizi hem çevremizi, en önemlisi kulübümüzü kötü etkiliyor.