Pınarbaşı bayram yeri, Havuzlupark günleri, Geçit Deresi, Ziraat Ormanı piknik alanları, doksanlı yıllara kadar atılan Heykel-Postane turları, Kültürpark Taylan Gazinosunda sahne alan assolistlerin yankılanan o gür sesleri, Açık Hava Tiyatrosunda çıkan yerli ve yabancı pop starlar, yine orada sergilenen komedi oyunları, park içinde düzenlenen fuarlar, sandal sefaları, tıklım tıklım dolu çay bahçeleri, lunaparka annelerinin elinden çekiştirerek bir an önce oyuncaklara gitmek isteyen minikler, Heykel’de veya parkta tur atılırken karşılaşılan dostlarla ayak üstü edilen sohbetler, gece kulüpleri, gençlerin gece gündüz doldıurduğu diskolar, şehrin göbeğinde yankılanan Bursaspor’un gol sesleri.
Bursa’nın havası eskiden bambaşkaydı.
Şehir küçüktü, herkes bir aradaydı, samimiyet vardı.
Doksanlı yıllardan itibaren şehrin batıya doğru genişlemesiyle Bursa’nın yerlileri ve özellikle sosyo ekonomik durumu iyi olan kesiminin yeni oluşan batı semtlerine göç etmesiyle Bursa’da insanlar arasında bir kopma yaşandı.
Bununla birlikte şehir merkezi cazibesini yitirdi.
İlave olarak açılan AVM'ler de hemen her ihtiyaca cevap verince şehrin batısıyla merkezi arasında adeta gizli bir duvar örüldü.
En az 50 şehirden büyük Yıldırım’da tek bir AVM bile olmamasına hiç girmiyorum, o başlı başına bir plansızlık.
Enteresandır Amerika, Avrupa, Asya nereye giderseniz gidin kent merkezlerinde yaşamak daha çok tercih edilirken Bursa’da bu durum tam tersi bir hal aldı.
ŞEHREKÜSTÜK !
Şehrin batısında yaşayıp da aylarca hatta birkaç yıl boyunca Heykel’e çıkmayan, çarşıya gelmeyen insanlar var.
Yeni neslin büyük bir kısmı AVMlerde, site bahçelerinde, apartmanlar arasında gerçek Bursa'yı görmeden, tanımadan büyüyor.
Oysa Bursa’yı Bursa yapan, tanınırlığını sağlayan her şey şehrin eski semtlerinde bulunuyor.
Yerlilerin çoğunun uzaklaşması nedeniyle merkezindeki kalabalığın büyük çoğunluğu Bursa’ya sonradan yerleşmiş kişilerden, Suriyelilerden, iş için gelenlerden, veya günlük gezilerle gelen yerli turistlerden oluşuyor.
İnsan profiline baktığınızda eskiye göre farkı zaten görebiliyor ve dolaşırken Bursa’nın yerlisi olarak kendinizi yabancı hissediyorsunuz.
Eski Bursa’yı bilenler için bu gerçekten çok can sıkıcı bir durum.
Eskiden sokağa çıktığınızda selamlaşmaktan yürüyemezken, şimdilerde 2-3 tanıdık zor görebiliyorsunuz.
Batıdan merkeze insanlar gelmek istemiyor, haklı sebepleri de yok değil.
Bursa aşığı olan ben bile dışarı çıkmayı düşündüğümde bazen “Nereye gideceğim ki?” dediğim oluyor.
Bursalıların çoğu ‘Şehreküstü’ adeta.
Avrupalı turistler bile gelmez oldu.
İşte bu yüzden Bursa'da yaşayan herkesin yeniden kaynaşması için şehri merkezine vizyoner projeler planlamak gerekiyor.
Bursa gerçekten nüfusuna göre sosyal manada çok geri kaldı.
Kendisi ile asla mukayese edilemeyecek yakın bazı kentler vizyoner projelerle, sosyal hayatıyla Bursa’nın önüne geçmiş durumda.
Bizde şu an sosyal hayat, AVM'lere, Heykel, Setbaşı, FSM, Balat, Özlüce, Ataevler, Görükle ve Millet Mahallesindeki kafelere dağılmış durumda.
Yani Bursa insanı şehrin dört bir yanındaki kafelerde oturarak sosyalleşebiliyor artık!
Artık buna ne kadar sosyalleşmek denirse.
Tamam 3 milyonluk şehrin insanları tabii ki aynı noktada vakit geçiremez; ama bu kadar dağınık bir sosyal hayat da olmaz.
İnsanlar birbirinden iyice uzaklaşrmış durumda.
Şehir merkezine gelmeyen, vakit geçirmeyen insanları çok da eleştiremiyorum açıkçası.
Doğru düzgün bir yürüyüş ve alışveriş caddemiz bile yok.
BTSO’nun böyle bir projesi vardı; ama o da lafta kaldı anlaşılan.
Şehri merkezimizin herkese hitap eden bir yapısı yok gerçekten de.
Ek olarak değişen insan profili de insanları uzaklaştırıyor bunu da biliyorum.
Ama bu şekilde gitmemeli.
BU PROJELER ŞEHRİN HAVASINI DEĞİŞTİRİR
Atatürk Stadı yerine yapılan şey de, eski Muhacir pazarı yerine inşaası süren proje de Bursa sosyal hayatına ilaç olabilecek konumda ve özelliklerde değiller.
Bu yüzden de eski Bursa yani Altıparmak, Heykel, Setbaşı, Yeşil, Emirsultan, Tahtakale, Pınarbaşı,Tophane, Hisar, Cumhuriyet Caddesi, Reyhan, Çarşı ve Hanlar bölgesi hatta Haşimişçan, vizyoner ve insanları buralara çekecek çağdaş bir bakış açısıyla yeniden ele alınmalı.
Şehir merkezinin enerjisini ve cazibesini artıracak projeler üretilmeli.
Yıllardır dile getirilen; ama yapılamayan Heykelin, Yeşil’e kadar trafiğe kapatılması artık hayata geçmeli.
Caddenin her iki yanında kafeler, süs havuzları, şık oturma grupları, ortasında rahatça yürüyen insanlarla Heykel daha cazip olmaz mı?
Keza Cumhuriyet Caddesi daha fazla kafe ve restoranla daha çekici bir hale gelmez mi?
Buralarda sokak sanatçılarına köşeler verilse, müzik ezgileri duyarak insanlar yürüse, Tophane’de eskiden olduğu gibi yine Ressamlar Sokağımız olsa.
Haşimişçan Caddesine, Fomara meydanından Gökdere meydanına kadar sağlı sollu var olan bütün o kötü binalar yerine 6-7 katlı şık, estetik binalar yapılsa, o cadde Paris’teki Champs-Elysees (Şanzelize) Bulvarı gibi planlansa şehrin havası değişmez mi ?
Hisar bölgesinde devam eden yenilemelere ilave olarak daha önce projelendirilen Orduevi'nin taşınması ve yerine Bey Sarayı ve turistik, Bursa manzaralı bir alan oluşturulması mevcut halinden çok daha iyi olmaz mı?
Aynı şekilde sık sık önerdiğim gibi, içinde Osmanlı dönemi kıyafeti giymiş insanların dolaşacağı canlı 'Osmanlı Mahallesi' şehre değer katmaz mı?
Müzikle dans eden suların olduğu bir havuz, Eifel kulesindeki saat başı yapılan ışıklı şov gibi, Bakacak Tepesi'nden yapılacak lazer şovları şehre güzellik ve enerji katmaz mı?
Bunlar ütopik projeler gibi gelebilir.
Oysa doğru ve kararlı planlama ile zaman içerisinde olabilecek şeyler.
Ama tabii bunların olabilmesi için Bursa’yı gerçekten seven, düşünen, cesur, öngörülü, vizyoner kent yöneticilerine sahip olmamız gerekiyor.
Bursa son 80 yıldaki kötü planlama ve mimariyle betonlaştı.
Şehrimiz, oturduğu koltuğu şehrin alışkanlıklarından, geleceğinden, şehrin insanının isteklerinden daha değerli gören iş bilmez, kötü ve bencil yöneticilerin elinde oyuncak oldu. Çok yanlış projelerle çirkinleşti.
Ayrıca ulaşım başta olmak üzere pek çok konuda devletten gerekli desteği alamadığı için geri kaldı.
En azından sosyal hayatı biraz daha hareketlendirmek için bir şeyler yapılmalı.
İfade ettiğim gibi özellikle şehir merkezi için bu gerekiyor.
Hem turistler için hem de yaşayan bizler için.
Aksi takdirde güzel şehrimiz cazibezini yitirmeye devam edecek.
Bunun da sorumlusu hiç bir şey yapmayan bizler olacağız.