Başlıktaki söz Bursaspor’un Teknik Direktörü Mustafa Er’e ait.
Genç ve başarılı teknik adam bu cümleyi Antalya kampındaki basın toplantısında tahtayı açıp transfer yapabilmek için kullandı ve “Geç kaldık” dedi.
Katılmamak mümkün değil.
Ama bu “Geç kalma” durumu Bursa olarak bizim en büyük eksikliğimiz. Aslında adeta alışkanlığımız haline dönüştü.
Sürekli sıkıntısını da yaşıyoruz.
Bursa ve Bursaspor’la ilgili sıkıntılı durumlarda tepki vermeye hep geç kalıyoruz sonrasında da en çok biz ah vah ediyoruz.
Ama olan oluyor ve kaybettiklerimizle kalıyoruz.
“Atatürk Stadı’nı taşıyacağız” dediklerinde bir avuç Bursasporlu yerine tüm Bursasporlular tepki verseydi ve şehir ayağa kalksaydı, şu an hala maç önceleri Altıparmak, Çiçek Pasajı, Bomonti, Kültürpark, Arap Parkı tezahürat sesleriyle inliyor olacaktı.
Şehrin ve camianın göz göre göre uyuması ve tepkisiz kalması nedeniyle birkaç rantçının dediği oldu.
Şimdi bakıyorum herkes "Stat yerinde kalmalıydı" diye dövünüyor.
Rahmetli İbrahim Yazıcı’nın kulübe kazandırdığı otopark kulübün elinden zorla alınıyor, camiada sadece küçük bir kesim sesini yükseltip itiraz ediyor. Bundan cesaret bulanlar da kulübün gelir kaynağına çöküyorlar. "Otoparkın yerine döküm sahası vereceğiz" diyorlar, vermiyorlar. çok az kişi dışında bunu konuşan bile yok.
3500 kişilik salonu yıkıp yerine 1000 kişilik salon yapmaya kalkıyorlar yine gereken tepki verilmiyor. Yarın o 1000 kişilik düğün salonu gibi salon yapıldığında en çok da o sessiz kalanlar “Bu ne böyle?” diye bağıranların arasına katılacak.
Bu şehirde neden iş işten geçmeden ayağa kalkılmıyor?
ŞEHİRDE DE DURUM AYNI
Kentte de durum böyle. Bakın Doğanbey Tokiler, İstanbul Yolu ray hattı başta olmak üzere kentimizde şehircilik anlamında birçok cinayet işlendi, işlenmeye devam ediyor.
Biz ise tüm Bursalılar olarak öylece izliyoruz. İş bittikten sonra da; ancak vır vır konuşuyoruz !
Zamanında tepki versen o kazıklar kentin kalbine çakılmayacaktı farkında mısın ey Bursalı ?
Yine Bursaspor’a dönelim...
Bursaspor son maçta bir golle kümede kalıyor, o başarısız başkan ve yönetim arkasına teneke bağlanarak gönderileceğine ilk kongrede tekrar göreve geliyor.
Eskiden olsa değil tekrar başkan olmak, aday olmayı akıllarından bile geçiremezlerdi.
Ama tepkisizlikten bu cesareti bulup tekrar aday olup başladıkları işi bitirmelerini öylece izledik.
Sonrasında küme düşmeyi büyük ölçüde kesinleştiren Göztepe maçını düşünün. Öyle bir yenilgi 15-20 sene önce olsaydı, taraftar o stadı sorumlulara dar ederdi. 40 bin kişi kös kös çıkıldı stadtan.
Gerçi eski reaksiyonalar olsaydı o noktaya zaten gelmezdik.
Kulüp yıllardır göz göre soyuldu birkaç cılız ses dışında ses yükselmedi. Hatta bazıları ibra bile edildi.
Bursaspor’un hakkını araması gerekenler -başta yönetimler olmak üzere-tam tersi bu soygunların üstünü örtmeye çalıştı.
O hırsızlar camianın tepkisizliğinden yararlanıp işlerini bitirip, cukkalarını yüklenip kaçıp gittiler. Herkes de arkalarından öylece bakakaldı.
Aklımız başımıza yeni geldi de davalar falan açılmaya başladı. Anlayacağınız yine geç kaldık. En azından bu davanın destekçisi olmak gerekmiyor mu sizce?
GÜÇLÜ BAŞKAN GÖREVE GETİRİLEMEDİ
Bursaspor o sezon dünya kadar borçla küme düştü hemen ilk yıl çıkması lazım; ama bunun için gerekli güçlü bir başkan ve yönetim bir türlü göreve getirilemiyor. Bunun için gerekli kamuoyu bir türlü oluşturulamıyor. Bursaspor'un başkan ve yönetici çıtası düştükçe düşüyor.
Borçlar için kampanya yapılıyor. Birileri sözler veriyor ve o sözleri tutmuyorlar. Yine tık yok. O zat-ı muhteremler de ! Pişkin pişkin koltuklarında oturmaya devam ediyorlar.
Koskoca bir kulübün tüm yükünü genç bir teknik adama ve O'nun genç futbolcularına yüklemiş durumdayız.
TARAFTAR GÜCÜNÜ KULLANMIYOR
Taraftar Bursaspor’un en büyük gücüdür. Ama bu güç artık olması gerektiği gibi kullanılmıyor. Büyük emeklerle yapılan koreografiler, meşale şovlar muhteşem görsel güzellikler sunuyor, hepimizi gururlandırıyor; ancak Bursaspor bu ligde olduğu müddetçe istersek her antrenman 40 bin meşale yakalım, stadın tüm tribünlerinde 3 boyutlu koreografi yapalım, Bursaspor bu ligde oldukça anlamı yok.
Bursaspor taraftarı, dernekleri, tribün grupları şehri harekete geçirecek ortak organizasyonlar neden yapmıyorlar?
Taraftar baskısı olmadan Bursaspor’a destek olması gerekenler asla olmaz, olmayacaklar da.
Bursaspor da bu ligde kalmaya devam eder.
Bakın bu sezon altyapıdan başarılı bir jenerasyon yakalandı.
Her zaman olduğu gibi de akbabalar piyasaya çıktı. Mevcut şartlarda o akbabalara direnmek mümkün değil.
Futbolcular da zaten bizim gibi aidiyet hissetmediklerinden en iyileri sezon sonu uçup gidecekler.
Yeni sezona aynı şekilde altyapıdan yerlerini doldurman düşük ihtimal. Doldursan ve o kadro da başarılı olsa bile onlar da uçup gidecek.
Bu kısır döngüyü bu ligde değiştiremezsin. Bu ligde mevcut borcu ödeme ihtimalin, borcu ödemeyi geçtim kulübü döndürme ihtimalin hiç yok.
O yüzden bu sene ne yapıp edip o tahta açılıp takım Süper Lig’e çıkarılmalıydı.
Gidişat görülemiyor mu, bundan sonrası öngörülemiyor mu anlamıyorum.
Başkanı da anlamıyorum. Tamam mali anlamda kendisi ve yönetim kurulu sıkıntıyı gideremiyor, onu biliyoruz.
Peki bu konuda neden kamuoyuna bilgilendirme yapmıyor ?
Neden “Ey Bursa şu kadar para lazım, hadi el atın toparlayalım” diye kampanya ve organizasyonlara girişmiyorlar?
Başkan Kamat defalarca söylediğini tekrarlayarak “Her şeyi medyaya anlatacağım” deyip duruyor.
Ne zaman Sayın Başkan sezon sonu iş işten geçtikten sonra mı anlatacaksın?
Sürekli "Lobim var" ifadesini kullanıyor; ancak bizler o lobiyi de şu ana kadar göremedik.
Kimseyle kavga etmek istemiyorum diyor.
Sayın Başkan Bursaspor’un kendisi kavgadır zaten.
Bu şehrin davasıdır, kavgasıdır.
Bursaspor için ayırt etmeden herkesle kavga etmek için oradasınız sizler.
Çık, konuş destek iste. Destek vermeyenleri anlat. O zaman o kavgayı seninle birlikte yapacak onbinlerce samimi Bursasporluyu yanında bulacaksın.
Mustafa Hoca’nın da dediği gibi geç kalıyoruz geç.
Camia olarak şehir olarak her konuda geç kalıyoruz ve durumdan da zerre kadar ders almıyoruz.
İşin en kötü tarafı da bu.