Yetmişli ve seksenli yıllardı tek tek kanallı TRT dışında başka televizyon kanalı yoktu.
Bursaspor’un maçlarının özetini izleyebilmek için akşamdan ekran karşısına oturur beklerdik. Gece yarısına kadar malum 3 takımın maçları yayınlanır konuşulur Bursaspor maçları ise inanın abartmıyorum hep en sonlara bırakılırdı. Çoğunlukla da “Görüntü yetişmedi” diye yayınlanmazdı. Diyarbakır'dan, Rize'den görüntüler yetişirdi; ama ne hikmetse hep Bursa'dan yetişmezdi !
Bir değil iki değil yıllarca böyle sürdü bu durum.
Tesadüf olması mümkün değildi.
Çocuk halimle “TRT Bursaspor’u sevmiyor herhalde” diye düşünürdüm.
Sonrasında kanallar açılmaya başladı TRT’de yetişen kadrolar o kanallara transfer oldular.
Oralarda da aynı zihniyet devam etti.
Yazılı basında durum daha da beterdi. Bursaspor’a hakarete varan başlıklar attıklarına çok şahit olduk.
Dolayıyla Ali Akman konusunda o zihniyetten hakkaniyetli ve objektif yorumlar beklemeye gerek yok. Zaten ne dediklerinin de önemi yok.
Kimin haklı olduğunu tüm spor kamuoyu bilirken, karakteri belli bir futbolcu eskisi ile DÜZEN’in adamı bir programcının ne dediklerinin zerre önemi yok.
YAYINA ÇIKMA BAŞKAN
Dün akşam Bursaspor başkanı yayına bağlanmak istiyor ve bağlamıyorlar.
“Bu akşam değil yarınki programa çıkaralım” diyorlar.
Hadsizliğe bakar mısınız !
Aynı şeyi malum kulüp başkanlarına yapabilirler miydi?
Asla yapamazlar.
Bu yüzden Başkan Kamat’da onları kaale alıp yayına falan bağlanmasın hiç.
Bursaspor kulübü kendisine ihanet eden bir futbolcusunu kadro dışı bıraktı.
Bunun açıklamasını da kimseye yapmak zorunda değil.
Alınan karara dönecek olursak…
Şahsen ne karar alınarsa alınsın saygı duyacağımı ifade etmiştim.
Dün sabah Mustafa Hoca ile bir telefon görüşmesi yaptım ve ne düşündüğünü sordum. Yazmamamı rica ettiği için de yazmadım. Ancak şunu net olarak söyleyebilirim en koyu taraftar ne hissediyorsa aynını hissediyordu ve çok kırgın ve kızgındı. Ama aynı zamanda kalan maçları da düşünüyordu. Konuşmamızda kadro dışı kararını net olarak dillendirmedi; ama sabaha kadar uyumadığını ve planladığı saha içi değişikliklerden bahsedince anlamıştım.
Bursaspor o kararı aldı ve Ali Akman’ın sırtından formayı çekti aldı.
Akman ailesi ve borazancıları da hemen bağrınmaya başladılar.
Ne bekliyorlardı ki ? Aynı şey kendilerine yapılsa ne yaparlardı ?
Eminim savunduları şeye kendileri bile inanmıyorlardır.
Çocuklarının Bursaspor olmasa şu an ancak mobilyacıda çırak olabileceğini düşünemiyorlar belli ki.
Ne yetenekler var şans bulamadığı için yok olup gidiyor. Yetenek sahibi olmak kadar o yeteneğini gösterebilmek için şans bulabilmek gereklidir. Sana değer verenin kıymetini bileceksin. Bunlar kıymet bilmeyi geçtim kötülemeye çalışıyorlar.
Bu kadar nankörlük olmaz.
Bursaspor’a ihanet eden, bu yetmezmiş gibi yeni sözleşme teklif edilmemiş gibi iftiralar atıp algı yapan Akman ailesinin ve onların savunucusu Tv programcıları Bursaspor Camiasının muhatabı değildir, olamazlar da.
Zira karakter yapıları buna müsait değil.
Önceki yazımda alınacak karara tüm camianın saygı göstermesi gerektiğini ifade etmiştim. Bursaspor’un hedefine yürümesi için kaos ve farklı gündemler zarar verirdi. Zaten camianın büyük çoğunluğunun istediği yönde karar alındı. Bundan sonraki olumlu veya olumsuz yansımaları kabulümüz olmalıdır.
Alınan kararların arkasında durmak bunu gerektirir.
Bursaspor’un dik duruşu, kırmızı çizgileri doğrultusunda en önemlisi hem kadrodaki hem de altyapıdaki gençlere doğru mesaj verme anlamında gereken yapıldı.
En önemlisi Bursaspor Kulübünün Dingo’nun ahırı olmadığı bir kez daha gösterildi.
Bursaspor’u, Bursaspor yapan zaten bu dik duruşudur.
Bursaspor camiası evet hatalar yapar, bazen keskin sirke misali küpüne zarar da verir.
Ama hiç kimseye taviz de vermez hesap da vermez.
Bu yüzden biz artık önümüze bakalım.
Bursaspor Süper Lig’de şampiyon olurken öyle dillere destan bir forvetimiz falan yoktu.
Takım olunmuştu başarılmıştı. Aynı hava bu kadroda da var.
İnanalım ve gerekli desteği verelim yeter.
Bunu yaparak daha önce neler başarıldı.