Teknik, taktik, oyun planı ne dersek diyelim bir takımın maç performansını değerlendirebilmek için öncelikle oyuncuların gösterdiği performansa bakmak gerekiyor.
Gerekli mücadele verildi mi? Ya da Hoca mı yanlış dizilişle sahaya sürdü? Oyuncular bir şeyler yapmak istediler de yapamadılar mı? Rakip mi güçlüydü? Hakem mi engel oldu?
Eğer oyuncular tabir-i caizse maça asılmıyorsa, maçı kazanmak istediklerini göstermiyorlarsa daha açıkça söyleyeyim isteksizlerse yukarıda saydıklarımın hiçbir önemi yoktur.
Çünkü futbol, yetenek, fizik ve taktik oyunu olduğu kadar motivasyon ve psikoloji oyunudur da.
Bursasporlu futbolcuların büyük bir motivasyon kaybı içerisinde oldukları hem aldıkları sonuçlardan hem de isteksizliklerinden çok belli oluyor.
Maddi sıkıntılar, kadro dışılar, ayrılan oyuncular, takviye yapılamaması, kafa karıştıran menajerler, virüs vakaları derken bu noktaya gelindi.
Play-off hattına tırmanabilme adına son şanlardan biri olan bir maçta, bu şekilde mücadele eden bir oyuncu grubundan bu saatten sonra mucize beklemek hayal olur.
Bugüne kadar güçleri yettiğince mücadele ettiler. Sezon başı hedefini yükseltenler de onlardı.
Mustafa Hoca da mevcut şartlarda yapılabilecek her şeyi yaptı; ama olmadı.
Futbolun gerçekleri eninde sonunda yüze çarpıyor.
Geçen maç sonrası da yazdım tekrar etmek istiyorum.
Herkesin bildiği şey tabi ki bu aslında. Bursaspor’un sorunu yönetimsel.
Güçlü, futbolu bilen çevresine doğru kişileri almış bir başkan gelmeden bu çukurdan çıkmamız imkanız.
Bu saatten sonra ligi sağ salim bitirmeyi hedeflemek ve bu arada da önümüzdeki sene için güçlü bir başkanı göreve getirmek için ne gerekiyorsa yapmak zorundayız.
Başkanın güçlü, herkesin içine sinen saygı duyulan biri değilse olmuyor, olmayacak da.
Direksiyondaki usta değilse uçuruma düşersin, düştüysen çıkamazsın.
Peki kim mi o başkan ?
3,5 milyonluk şehirden çıkaramıyorsak veya potansiyeli olanları ikna edemiyorsak o da yine bizim ayıbımızdır.