“Beşiktaş- Fenerbahçe-Galatasaray ve Trabzonspor borçlarının yapılandırılması konusunda Türkiye Bankalar Birliği ile yeniden anlaştı. Yapılan yeni anlaşmaya göre; 5+2 yıl olan eski anlaşma 7+2 yıl olarak güncellendi. Kulüpler 2 yıl anapara ödemesi yapmayacak.”
Bu anlaşmayı açıklayan federasyon başkanı, konuşmasının devamında ise “Türk futbolu mali yönden zor durumdaydı biz de bu sıkıntının çözülmesi için elimizden gelen gayreti gösterdik” dedi.
Evet TFF Başkanı Nihat Özdemir pişkince aynen böyle dedi ve zerre utanmadı !
İyi de Nihat Bey Türk futbolu bu 4 kulüpten mi ibaret?
Maddi sıkıntı çeken, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan diğer kulüpler ne olacak?
Anlayacağınız 'Büyükseverler' yine işbaşında !
LOKOMOTİF DEĞİL LUNAPAK TRENİ
Futbolu yönetenler -Aslında “yönetemeyeler” desek daha doğru olur, milyon Euroları dünya kulüplerine ve içi geçmiş yabancılara saçan; ama Edirne’den öteye geçtiğinde averaj takımına dönen sözde büyüklere, her konuda olduğu gibi yine ayrıcalık tanıdılar.
Neymiş bu kulüpler Türk futbolunun lokomotifiymiş!
Ülke içinde dönüp duran, Avrupa’ya çıktığında yolda kalanlara “lokomotif” falan değil dense dense “Lunapark Treni” denir.
Anadolu kulüplerine ‘Figüran’ rolü biçenler, muamelesi yapanlar, Avrupa’ya çıktıarında kendileri figüranlıktan öteye geçemiyorlar.
Yıllardır sadece bu kulüpler kollanıyor ve Türk futbolu da yıllardır yerinde sayıyor.
Hiç mi “Biz galiba hata yapıyoruz” diyen biri çıkmıyor?
Bir ülke futbolu içi geçmiş emekliliğe yaklaşmış yabancılara milyon dolarlar vererek mi kalkınır, yoksa futbol altyapılarına yatırım yaparak mı?
Bu soruyu kime sorsak birazcık zekası, aklı, mantığı olan herkes “Altyapıya yatırım yaparak” cevabını verir.
Futbolu yönetenler de öyle. Ancak hep tam tersi hareket ederler. Popüler kültüre teslim olup, futbola gerçek katkıyı verenleri görmezden gelirler.
Türk futbolunda yıllardır Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray milyon euroları yabancı futbolculara saçarak yabancı kulüplerin ve futbolcuların banka hesaplarına katkı yaparken, başta Bursaspor olmak üzere Anadolu kulüpleri altyapılarından yetiştirdikleri oyuncularla Türk futboluna katkı yapıyorlar.
Futbolumuzda boy gösteren yerli oyuncuların, yıldızların yüzde 95’i Anadolu kulüpleri tarafından yetiştirilmiştir.
Hal böyleyken Türk futbolunu yönetmek ve kalkındırmak amacıyla var olan Futbol Federasyonu ise Anadolu kulüpleri yerine sadece o ayrıcalıklı kulüplere destek oluyor. Sorsan futbolu kalkındırmak istiyoruz derler.
İstanbul kulüpleri şike yapıyor ceza yok.
Borçlarını geciktiriyorlar,
Para harcama limitlerini aşıyorlar transfer yasağı falan yok.
Sahada ve kurullarda her türlü kollanıyorlar.
Anadolu kulüpleri en ufak bir ihlal yapsın TFF’nin kılıcı anında tepelerine iniyor.
Bursaspor ve Eskişehirspor gibi kulüpler buna en iyi örnektir.
Bu çifte standartlı anlaşma Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da onayıyla olmuş.
Bu da konunun ayrı bir boyutu. Futbolu yönetenlerin taraflı davranmasına ülkeyi yöneten ismin de eşlik etmesi akıl alır gibi değil.
ANADOLU KULÜPLERİ AYAĞA KALKMALI
Bu durumda hakları yenen, hiçe sayılan Anadolu kulüplerinin yapması gereken bellidir. Acilen bir araya gelerek bu uygulamaya itiraz etmeliler.
“Eğer bu çifte standarttan vazgeçilmezse buyurun sadece dördünüz oynayın biz yokuz” demeliler. Bunu yapmazlarsa yaşanan haksızlıklara boş boş itiraz etme hakkları da olmaz.
BURSASPOR TARİHİ MİSYONUNU YİNE ÜSTLENMELİ
Bu konuda öncülük edebilecek kulüp de bellidir.
Evet Anadolu’un son şampiyonu ‘tarihi misyonunun’ gereğini yapıp bu haksızlığa karşı tüm Anadolu kulüplerini bir araya getirmeli ve gereken duruşu göstermelerini sağlamalıdır.
Şunu herkes bilsin ki Anadolu yoksa İstanbul bir hiçtir.
Bu tarih boyunca sadece futbolda değil her konuda böyledir.
Tüm kurtuluşlar Anadolu’dan başlar.
Türk Futbolu kurtulacaksa bu da Anadolu’dan olur.
Yeter ki gerekli birliktelik sağlanabilsin.