Önce 2007 yılına giderek başlamak istiyorum...
Bursaspor borçlarla boğuşuyordu, futbolcular antrenmanlara çıkmıyor. Şehrin ileri gelenleri rahmetli Başkan İbrahim Yazıcı’ya “Acilen göreve gel kulübü kurtar” davetinde bulunuyorlardı. Yazıcı da ikiletmeden koşup gelmişti. Yazıcı adaylığını açıklar açıklamaz sevinçle "Büyük başarılar yakında gelmeye başlar" şeklinde bir yazı yazdığımı hatırlıyorum. İbrahim Yazıcı gelir gelmez bir güven ortamı oluşmuştu. Yazıcı kısa zamanda mali sıkıntının kulübün imkanlarıyla çözülemeyeceğini görüp destek almak gerektiğini ifade ederek bu desteğin adresi olarak da O zamanki Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’i göstermişti.
Hatırlıyorum 2007 sonlarına doğru bir gün biz basın mensuplarına “Çocuklar Ankara’ya Bakan Faruk Çelik’e gideceğiz, sizlerin de desteğine ihtiyacımız var, Ankara’ya gelir misiniz?” demişti.
Bizler “Ne demek sayın Başkanım tabi ki geliriz” cevabını vermiş ve iki gün sonra Bursasporlu yöneticilerle birlikte bir minibüse doluşarak Ankara yollarına düşmüştük.
Sayın Çelik makamında bizleri çok sıcak bir şekilde karşılamış, sonrasında Ankara’nın ünlü bir mekanında yemeğe götürmüştü. Hem makamında hem de yemek sırasına Bursaspor’un durumu kendisine anlatılınca Bakan Çelik de kayıtsız kalmadı ve “Ne gerekiyorsa yapmaya hazırım" dedi ve dediğini de yaptı.
Bakan Çelik bir süre sonra Bursa’ya geldi ve Almira Otel’de Bursalı iş adamlarını toplayarak yeşil beyazlı kulüp için bizzat yardım topladı.
O gün toplanan meblağ Bursaspor’un borcunun üçte birine yakın bir rakamdı ve Başkan Yazıcı ve kulübe büyük nefes aldırmıştı. Şampiyonluk yolunun temel taşlarından birisi de o gün toplanan yardımlardı.
O desteğin baş aktörü de ifade ettiğim gibi Sayın Faruk Çelik’ti.
Günümüze dönelim…
Bursaspor kongresine iki aydan daha az bir zaman kaldı. Ancak şu ana kadar Bursaspor’u bulunduğu durumdan kurtarabilecek, seçime katılabilme hakkı olan bir aday ve oluşum ortada yok.
Fısıltı gazetesinde dolaşan isimler var; ancak ortaya çıkıp “Adayız” diyen olmadıkça adlarını zikredip yorum yapmak boşuna olur.
Ayrıca ortada bir gerçek var ki o da, Bursaspor’un bu sene olmazsa bile önümüzdeki sezon mutlaka Süper Lig’e dönmesi gerektiği gerçeği.
Bu yüzden artık daha fazla geç olmadan bir şeyler yapmak gerekiyor.
Takımını Süper Lig şampiyonu yapmayı başarabilen bir şehir için aslında bu ligden çıkmak çocuk oyuncağı; ancak sağlanamayan güven ortamı ve birliktelik nedeniyle bu mümkün olamıyor.
Bakın yardım kampanyası var; ama çok küçük bir kesim hariç destek verilmiyor.
Yardım kampanyasında 1 ayda, Bakan Çelik'in 13 yıl önce birkaç saatte topladığı paranın çeyreğini tüm şehir 1 ayda toparlayamadık. O zamanın parasıyla hesap etsek aradaki fark daha net ortaya çıkar.
O yüzden toparlayıcı bir güce ihtiyaçımız var.
Gereken güven ortamının ve birlikteliğin tekrar sağlanabilmesi için de güçlü, güvenilir, futbolu bilen bir başkan ve yönetim kuruluna ihtiyaç olduğu çok açık.
Bursaspor Camiası İbrahim Yazıcı’nın ardından bu kriterlere uyan bir başkan çıkaramadı.
Hatta bu özelliklerin yanına bile yaklaşamayan kim varsa başkan oldu.
Sonuç da ortada.
Şehrin arkasında birleşebileceği, güvenilir bir isim olmadan da Bursaspor’u içinde bulunduğu durumdan kurtarmak imkansız.
Böyle bir adayı ve oluşumu ortaya çıkarmayı bizler camia olarak başaramıyoruz.
Çünkü bunu başarabilecek isimlerde haklı olarak güvence ve yeterli destek bekliyor.
Görülüyor ki bunu ancak siyasi bir güç yapabilir.
Bazılarımız “Kulübe siyaseti bulaştırmayalım” diyebilir; ama içinde bulunduğumuz gerçekler ve durumumuz ortada.
Ayrıca Bursaspor’un bu duruma nasıl düştüğü de ortada.
Keşke kulübü bu durumdan kurtarabilmeyi bizler başarabilsek; ama olmuyor işte.
Önümüzde iki seçenek var. Ya “Kulüp kapansın” diyeceğiz ya da siyasi desteği şampiyonluk öncesinde olduğu gibi tekrar isteyeceğiz.
Ayrıca diğer şampiyon kulüpler ve birçok Anadolu kulübü siyasi gücü ve desteği sonuna kadar kullanırken bizler bunu neden reddedelim. Zaten reddedebilecek durumda da değiliz. Öyle bir lüksümüz kalmadı.
Yukarıda ifade ettim. Şampiyonluk öncesi Sayın Çelik’in verdiği destek kulübe can suyu olmuştu.
İşte o can suyuna yine ihtiyaç var.
Evet Sayın Bakan...
Yazı fotoğrafını özellikle seçtim.
Çünkü o arkanızdaki kupada da, sahada ve şehrin her yerinde yaşanan şampiyonluk coşkusunda da topladığınız o yardımlarla emeğiniz ve payınız var.
İşte şimdi yine bu camia sizin desteğinize ihtiyaç duyuyor.
Şampiyonu ait olduğu yere döndürmek için güçlü bir konsensus ve başkan ve yönetim gerekiyor.
Zaten sizin de böyle bir görüşünüz ve çözüm öneriniz olduğunu biliyoruz.
Bu konuda bir grup kongre üyesi ve taraftarın sizinle görüşmek istediğini de ifade etmek istiyorum.
Sıradan, kapasitesiz, macera arayan, reklamını yapmak isteyen değil, bu işi gerçekten kotarabilecek, şehrin desteğini arkasına alabilecek güvenilir bir ismin ikna edilmesi gerekiyor.
Camia bunu sağlayamıyor. Bu özelliklerde isimleri ikna edemiyor veya heveslendiremiyor.
Görülüyor ki o ismi ve çalışacağı aynı özelliklerdeki yönetici kadrosunu bir araya getirecek bir liderin bu işe soyunması şart.
O lider de geçmişte olduğu gibi yine sizsiniz.