Dünya’daki hemen hemen bütün büyük şehirlerin metropole evrildiği süreçte yaşadıklarını Bursa olarak biz de bir süredir yaşıyoruz.
Şehir merkezlerinin popülaritesini 30-40 yıl kadar yitirip sonrasında tekrar kazanmasından bahsediyorum.
Zira şehirlerle ilgili okuduğum birçok kitap ve makalede bundan bahsediliyor.
Şehir merkezleri cazibesini kaybediyor ve sonrasında tekrar kazanıyor.
Yaklaşıl 20-25 yıldır Bursa bu sürecin ilk evresinde.
Tekrar eski hatta daha da fazla popülerliğine kavuşması ise yapılacak çalışmalara bağlı.
Bursa 90’lı yılların ortalarından itibaren bu sürece girdi. Şehir merkezindeki kullanışsız ve sağlıksız ve kötü mimarili binalar, dar yollar, trafik, okul yetersizlikleri, otopark sorunu, bu problemleri yaşatmayan ve yeni oluşan Nilüfer’e insanları yöneltti.
Nilüfer’de nüfus artıkça sosyal imkanlar da artınca Bursa şehir merkezinden şehrin yerlileri ve eskileri o bölgeye göç ettiler ve adeta şehir merkezini unuttular.
Merkezde ünlenen bazı markaların ana şubelerini kapatıp Nilüfer’e gittiklerini dahi şahit olduki oluyoruz.
Çünkü onları bilen, müdavimi olan müşteriler o tarafa taşındı. Kalanların şubeleri de merkezlerinden daha fazla iş yapar hale geldi.
Bu sayede Nilüfer’e taşınan herkes aradığı her şeyi çevresinde bulur hale geldi.
“Heykel’e, Kapalıçarşıya 6 aydır gelmedim 2 yıldır gitmedim, 5 yıldır adım atmadım”
Cümlelerini kuran o kadar çok eski Bursalı var ki.
Gelenler de gezmeye değil ya büyükleri ziyarete ya da işleri olursa geliyorlar zaten.
Kısacası eski Bursalılar şehir merkezine gelmiyorlar. Gelmek için bir sebep de göremiyorlar.
Birçok açıdan haksız da sayılmazlar. Şehir büyüdükçe eski dostlar birbirinden uzaklaştı.
Bizler 80'li ve 90'lı yıllarda Heylel Turu atarken adeta Mehter Takımı gibiydik ! İki adımda bir tanıdık görür, durur selamlaşırdık.
Şimdi akşama kadar gezseniz iki dost göremiyorsunuz. Hep yabancı simalar. Bu da insanı kendi şehrinde yabancı hissettiriyor.
Aslında dünyanın her yerinde şehir merkezleri popülerdir. Çünkü kentlerin ruhu zaten oralardır.
Bizler de yurt dışına çıktığımızda o şehirlerin OldTownlarını gezmiyor muyuz?
Hatta dünyada en pahalı mülkler de merkezdedir. Mesela Amerikan rüyasındaki o banliyölerdeki havuzlu, bahçeli evlerin 3-5 tanesi satsanız Manhattan veya Brooklyn'de bir daire alamazsınız.
Şimdi bizim için artık ikinci safhaya yani Bursa şehir merkezinin tekrar popüler hale gelmesini sağlayacak sürece girildiğini görüyorum.
HANLAR BÖLGESİ PROJESİ
Hanlar Bölgesi Projesi’nin bunu tetikleyeceğini düşünüyorum. Yıkım çalışmaları son bir aydır hızlandı.
İlk defa Hikmet Şahin döneminde gündeme gelmişti.
Sonrasında Recep Altepe o konuda bir çalışma yapmadı; ama mevcut Belediye Başkanı Alinur Aktaş ustaca Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nı da projeye dahil ederek cesaretle projeye başladı.
Doğal olarak tartışmalar da başladı. Cumhurbaşkanlığı kararlı imzalı tahliyeler, yıkımlar, kamulaştırma bedelleri, rant iddiaları, yıkılan Merkez Bankası binası, ve Boyner binası tartışmaların odak noktası durumunda.
Yıkılan Merkez Bankası Binası’na gelince. Projenin amacına tamamen ters bir yapının orada tekrar yer alması akla ve mantığa kesinlikle uygun değil.
Tamam madem mimari değeri olan ödüllü bir yapı, aynı şekilde şehrin başka bir yerine yapılabilir.
Sonuçta binanın yeri değil, mimarisi ödül almış.
Bu konuda kararlı bir tutum sergileyen Başkan Aktaş doğru yapıyor.
Alinur Aktaş’ın “Boyner Binasını kesin olarak yıkacağım” sözü de önemli ve olması gerekendir.
Zira o bina da projenin amacına son derece terstir. Kime ait olursa olsun. Hiç kimsenin ayrıcalığı Bursa’dan ve Bursalılardan üstün değildir. Ve acilen Boyner’de kaldırılmalıdır.
DİĞER BÖLGELER
Evet Hanlar Bölgesi ifade ettiğim gibi başlangıç.
Sonrasında Atatürk Caddesi’nin trafiğe kapatılması ve insanların gece gündüz yürüyüş yapabilecekleri gerçek bir kent meydanına dönüştürülmesi.
Cumhuriyet Caddesi’ndeki binaların bir kat standartına ve estetik görünüşe kavuşturulması ve o caddeye şık kafe, restoran, mağazalar ve pasajların açılması.
Osmangazi Belediyesi’nin yürüttüğü Hisar Yenileme Projesinin hızlandırılarak o bölgenin de Eskişehir Odunpazarı gibi cazibesinin artırılması.
Haşimişcan Caddesi’nin her iki yanının da Fomara’dan, Gökdere meydanına kadar yıkılıp şık bir bulvar haline getirilmesi.
Doğanbey Toki’lerin sahipleri yeniden mağdur edilmeden en doğru şekilde kaldırılması.
Sık sık önerdiğim, içerinde o dönem kıyafetleri giyen kişiler ile canlı bir hayatın tasvir edildiği, turistik Osmanlı Mahallesi’nin kurulması. Böye bir proje Demirtaş Meslek Lisesi eğer tekrar yapılmayacaksa o alana yapılabilir. Hatta alttan eski Bursa gravürleri ile süslenmiş bir tüp geçitle 1326 Bursa’nın Fethi Müzesi’ne bağlanabilir.
Bursa'lı ünlüler başta olmak üzere Türk ve dünya ünlülerinin yer aldığı Bal Mumu Heykel Müzesinin uygun bir yerde oluşturulması gibi...
Bu ve buna benzer pek çok proje ve iyileştirme Bursa Şehir Merkezini layık olduğu kaliteye ve güzelliğe kavuşturacaktır.
O zamanda hem şehir turist çekecek hem de merkezden uzak kalan eski Bursalılar yeniden Heykel’de, Setbaşı’nda, Çarşı’da Hisar Bölgesi’nde boy gösterecek, birbirleriyle hasret gidermeye başlayacaktır.
Kısacası özlenen ve eskisinden çok daha güzel olan Bursa'ya hepimizi kavuşmuş olacağız.