Metal işçilerinden vardiya eylemleri

H. Gül KOLAYLI
H. Gül KOLAYLI
Metal işçilerinden vardiya eylemleri
19-12-2021

Kimi fabrikalarda vardiya değişiminde işçiler vardiya değişimi sırasında işletme içinde başlattıkları yürüyüşü fabrika önünde, servislere bininceye kadar sürdürüyor.
Türk Metal Sendikası, MESS ile sürdürdüğü grup toplu iş sözleşme görüşmelerinde ilk altı ayda yüzde 29,57 zam istedi. MESS ise yüzde 12 önerdi. Bunu kabul edilemez bulan Türk Metal görüşme masasından kalktı.

Öte yandan… Türk Metal Sendikası sözleşme taleplerini tüm üyeler nezdinde yürüttüğü anketler doğrultusunda oluşturmuştu. Ağustos ayında talepler netleştirilerek kamuoyu ile paylaşılmıştı.

Ağustos ayında dolar 8,385 TL idi. İki gün önce 17 liranın üstüne çıktı. An itibariyle 16, 26 lira…

Türk Metal’in üyelerinin görüşüne başvurduğu dönemde ise 6,5-7,5 lira arasındaydı… Enflasyon düşüktü.

ENFLASYON YÜZDE 29,57’LİK TALEBİ BİLE ERİTTİ!

Şu anda günlük fiyat artışları yaşanıyor. TÜİK yüzde 20’lerde olduğunu beyan etse de inanan kalmadı; enflasyonun en az yüzde 50’nin üzerinde olduğunda herkes hemfikir.
Özetle koşullar değişti, Türk Metal’in yüzde 29,57 oranındaki zam bile ücretlerdeki erimenin gerisinde kaldı.

Dolayısıyla Türk Metal Sendikası’nın MESS’in yüzde 12’lik talebini kabul edebilmesi varlığını inkarla eş anlamlı olur. Zaten de kabul etmedi.
Türk Metal Sendikası genel merkezi 14 Aralık tarihinden itibaren kademeli olarak eylemleri başlatacağını bildirmişti. Sendika Genel Merkezi’nden yapılan açıklama şöyle:

“Sendikamız Türk Metal ile Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) arasında başlayan sözleşme görüşmelerinin tıkanması üzerine, 10 Aralık tarihinde toplanan Başkanlar Kurulumuzda alınan kararlar doğrultusunda başlayan eylemler fabrikalara taşındı.

 Metal emekçileri 14 Aralık tarihinde MESS Merkez Ofisi ve Bölge Temsilcilikleri önünde başladıkları eylemlere 16 Aralık 2021 Perşembe günü tüm vardiya giriş ve çıkışlarında alkışlı protestolarla devam etti.

Fabrikalardaki vardiya giriş ve çıkışlarını ıslık sesleri ve alkışlarla inleten emekçiler, Türk Metal’in eylem sürecini sonuç alıncaya kadar devam ettirme kararlılığını da ortaya koydu…”

ŞENGÜL HABLEMİTOĞLU: “O BİR GÜN ÖLDÜRÜLECEĞİNİ BİLEREK YAŞADI’

Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu 18 Aralık 2002’de alçakça bir suikastla yaşamdan koparıldı.

Hablemitoğlu, katıldığı tüm TV programlarında daha o yıllarda FETÖ hakkında uyarılarda bulunuyordu.

FETÖ’nün iç yüzünü anlatan Köstebek isimli bir kitap yazmıştı. Yayınlanma aşamasındaydı.

Evinin önünde silahlı saldırıda yaşamını yitirdiğinde henüz 48 yaşındaydı. Ankara Üniversitesi’nde öğretim üyesiydi.

 Eşi Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu da Ankara Üniversitesi öğretim üyesiydi, acısını “Sessiz Ağıt” adlı kitabına yansıtmıştı.

Halen de akademik çalışmalarının yanı sıra “Yas danışmanı” olarak insanlara acılarına katlanmakta yardımcı oluyor. Kendisiyle yıllar önce tanıştık; iki kız çocuğuna hem annelik hem de babalık yaptı; çok da cesur bir kadındır

Şengül Hoca, eşinin ölüm yıldönümünde sosyal medyada şöyle bir mesaj paylaştı:

“Sevgili Necip, hangi değer, hangi inanç, hangi kazanç, hangi çıkar, ya da ne denirse densin, ne uğruna öldürüldü?

Bunu benim yanıtlamam zor, ancak O'nun ne uğruna ölümü göze aldığını söyleyebilirim.

O'nun ‘karıncayı bile incitemeyecek’ naif ve zarif insanlığı kadar geniş ve cesur yüreği ile Türkiye'yi çok sevdiğini biliyorum...

Türkiye'nin üniter ve laik yapısına göz diken tüm unsurlara karşı bunca zahmete, mihnete değer mi, diyorsanız, Atatürk’ ün manevi mirasçısı olarak ‘evet değer’, diyorum.

Çünkü ‘Türküm ve başka Türkiye yok!..’ diyen Necip, bir gün öldürüleceğini bilerek yaşadı.

O ve O'ndan öncekiler de biliyorlardı.

Pırıl pırıl aydınlarının sistematik bir biçimde katledildiği cinayetleri, önlemek ve faillerini ortaya çıkarmak sorumluluğunu yerine getirmesi gereken ilgililerin dahi, işlenen cinayetlere ‘…faili meçhul olarak kalacak’ kabulü ile baktıkları bir ülkede bir devletten söz edilebilir mi?

Sayıları bir avucu aşmayan, kitleleri etkisi altına alabilen yurtsever aydınları, ülkenin çıkarlarını savunup, Cumhuriyeti korumaya çalışırken kalleşçe ve haince bir pusu ile öldürülecekler, ancak cinayetlerin kimler tarafından işlendiğine ilişkin devletin bilgisi olmayacak...

Geçen 19 yılda anladık ki, öz yurdumuzda hukuktan, adaletten, haktan insandan yana olmayan öyle şeyler yaşadık ki, bu cinayet işlendiği ile kaldı.”

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?