Dün şehir dışındaydım. Oldukça da yoğun bir programım olduğundan bizim kaosların Efendisi !
Camiamızda “Acaba bugün neler oluyor?” diye de bir yandan göz ucuyla takip etmeye çalışıyordum.
Divan Başkanı Galip Sakder’in açıklamalarını okurken “Bursaspor FK” kısmını duyar duymaz 5-6 yıl önceye gittim.
Zekâsı, aklı, tam isabet öngörüleri ve Bursasporluluğu ile tanınan iş adamı bir arkadaşım bana ve yakın çevresine daha o yıllarda “Bursaspor’u ele geçirmek istiyorlar. Bunun içinde borçlandırıyorlar, daha da borçlandıracaklar.
Kulübü mali olarak içinden çıkılmaz hale getirdikten sonra da ele geçirmek için düğmeye basacaklar” diyordu.
Hatta perde arkasındaki yani senaryoyu yazan ‘EGEMEN’ gücü de ifade ediyordu.
Zira o güç bu işlerin uzmanıydı.
Yıllardır şirketleri batırıp, mal kaçıran ve ele geçiren o güç bu kez de hedef olarak Bursaspor’u seçmişti.
Plan da devreye sokuldu.
Önce birileri üzerinden kulübü borçlandırdılar sonra da arka plandaki görüşmelerle malları nasıl kaçırırlar, borcu nasıl kulüpte bırakırlar hatta hangi borcu devir alıp lisans alınabilir kısmına kadar planladılar.
Şu bir kere net. Dertleri kesin olarak şirketleşme falan değil.
Mantıklı, doğru kişilerle, doğru modellenmiş, sahibinin yine Bursa'ya ait dernek olacak bir şirketleşme düşünülmüyor da, neden şahısların sahip olacağı bir yöntem düşünülüyor?
Bahsettiğim bu şirketleşmeye ben de ve eminim ki camia da karşı olmaz.
Diğer yandan Federasyona gidip Bursaspor'un hangi borçlarını devr alırsak yeni şirkete lisans alabiliriz diye pazarlık edenler de var.
Sonrası da kulübün birilerine satışı tabi ki.
Bu şekilde birilerine peşkeş çekilmesi ve Şampiyon Bursaspor’un yok edilmesi üzerine kurulmak istenen bir düzeni ya da “Dümeni” de diyebiliriz, kabul etmek mümkün değil.
Hele ki o “FK” saçmalığını hiç değil.
Bunu ilk duyduğumda eski bir siyasetçinin Türkiye’yi bölmek isteyenlere “Ne mozaiği ulan?” diye çıkıştığı gibi “Ne FKsı ulan” dediğimi hatırlıyorum.
Bu ifade edilen şekil direkt olarak katakulli ile Antep modeli gibi Bursaspor’u bir kenara itip bambaşka bir kulübü ortaya çıkarmaktır.
Anlayacağınız kongre falan hikâye.
Futbolun bu kadar içinde olan insanlar kulüp sevgisinin, taraftarlığın ne anlama geldiğini, insanların kulüplerine nasıl duygularla bağlı olduğunu bugüne kadar nasıl göremez inanılır gibi değil.
Ya da görüyorlar da hırslarına yenilip olmayacak duaya âmin diyorlar.
Bursaspor’un adının, renklerinin, armasının manevi önemini idrak edemeyip -Nasıl idrak etsin ki zaten yukarıda bahsettiğim o 'Egemen güçler' Bursasporlu bile değil-
Buradaki olay, Bursaspor’u dev bir pasta gibi gören birtakım kalantorlar kendilerine yeni bir takım yapmak istiyorlar.
O kuracağınız takım bir kere Amigo Yaşarların, Şehit Abdülkerimlerin, Fehmilerin, yıllardır tribünlerde emek verenlerin Bursaspor’u olmayacak, olamaz da.
Gerçi bu son söylediğim onlar için bir şey ifade etmez.
Zira dediğim gibi onlar, her şeye maddi yönden bakan karakterdeki insanlar.
Söz konusu hedefleri, hırsları ve çıkarlarıysa insanların düşüncelerinin onlar için önemi yok.
Ancak bu kez sert kayaya tosladılar.
Zira Bursasporlular için de kulüplerini korumak için savaşmanın da sonu yok.
Bursaspor sadece Bursaspor taraftarlarının şampiyonluklar, kupalar hayalleri için kuruldu.
Birilerinin dümen tutması ve oyuncağı olması için değil.
BUNUN İÇİN Mİ GELDİNİZ SAYIN SAKDER?
Yeni Divan yönetimi seçildiğinde çok umutlu değildim açıkçası.
Önceki Divanlar gibi pasif kalacaklarını düşünüyordum.
Hatta “Aynı tas aynı hamam olur” diye de yazmıştım.
Galip Bey de arayıp “Öyle olmayacak, Bursaspor için gereken mücadeleyi vereceğiz” demişti.
Ben de “Takip edeceğim Sayın Başkan, güzel işlerinizde yanınızdayım başarılar diliyorum” demiştim.
Düne kadar da bu sözünü tutma gayretindeydi.
Daha öncekiler gibi olanı biteni köşesinde izlemeyip Bursaspor için elinden geleni yapmaya çalıştı.
Yani görünen bu şekildeydi.
“Görünen” dedim; çünkü ‘FK’ açıklaması ile bu çabalar hayal kırıklığına dönüştü.
Son açıklama sonrası “Her şey bunun için miydi Sayın Galip Sakder ? diye sormamak elde değil.
Hayırdır, kimin malını kime satıyorsunuz?
Kulüp bu durumlara düşerken ölü taklidi yapıp sahip çıkmayanların amacının bu olduğu met olarak ortaya çıkmış oldu.
Gerçi ifade ettiğim gibi bir en başından beri biliyoruz ya !
Divan Kurulu Bursaspor’u her noktası ile korumak, hakkını savunmak için var.
Bursaspor’u ele geçirme planları yapanlara yol açmak için değil.
Bu tarz planlar yapanları bütün Bursa biliyor.
Divan’ın bilmemesi imkânsız.
O yüzden bu tiyatroda bu şekilde yardımcı oyuncu olarak bile rol almaya kalkmamalılar.
Zaten Bursaspor Camiasının ‘Başrolü’ taraftar da dün sahneye çıktı ve
“Bursaspor köklü kimliği ile hayatına devam edecektir. Bu konu bir daha açılamamak üzere kapanmıştır” diyerek son noktayı koydu.
Dolayısıyla artık bu söylenecek başka bir şey de kalmadı.
Bir yerleri açıkta kaldığından olsa gerek ! Kulübü ele geçirme rüyaları görenler, o rüyalarından acilen uyansın.
Birleştiğinde İstanbul’u dize getirip teslim almış Bursaspor Camiası, iki çakala kulübünü teslim etmez.