Bursaspor’da mali ve seçim kongreleri hafta sonu yapıldı.
Tek aday olması nedeniyle katılımın düşük olmasını normal karşılıyorum.
Gelenlerin birçoğu da önceki yönetimi ibra etmemek için salondaydı.
Zücaciyeci dükkanına girmiş fil gibi Bursaspor’u dağıtan marka değerine yerle bir eden, yüz milyonlarca lira zarar veren eski başkan ve yöneticilere kulübün 300 milyon lira borcu olması -tahsil ettikleri paralar da ayrı- gerçekten sinir bozucu.
En azından onların da maddi olarak bu zararın bedelini ödemeleri gerekiyor.
Neyse artık hatırlamak bile istemediğimiz önceki dönemleri ve kişileri konuşmak yerine önümüze bakmak ve başladığımız bu süreçte bize düşen neyse onu yapma gayretine girmemiz gerekiyor.
Öncelikle Bursaspor’un eninde sonunda bu günleri atlatarak yine eski günlerine döneceğinden kimsenin zerre şüphesi olmamalı.
Dünyada bunun örnekleri çok var. Büyük ve başarılı kulüpler zaman zaman böyle buhranlı günleri atlatıp eski günlerine dönebildiler.
Bu Bursaspor için de mümkün. Bunun ne kadar sürede olacağı ise verilen desteğe bağlı.
Öncelikle herkesin yeni yönetime elinden gelen desteği vermesi gerektiğini düşünüyorum.
Evet yeni yönetimi Büyükşehri Belediye Başkanı Alinur Aktaş oluşturdu.
Siyasi bir kimliği olması nedeniyle oluşturulan yönetime sıcak bakmayanlar da var.
Ancak Bursaspor’un içinde bulunduğu şartlarda kulübü bu bataktan çıkarabilecek kalibrede bir başkan ve yönetimin çıkmayacağını da hepimiz biliyorduk.
Ya yine son dönemlerdeki gibi profilde bir başkan gelecekti ya da şu an olduğu gibi oluşum olacaktı.
Mantıklı olan yani Bursaspor için bir şans olan oldu ve Bursaspor Büyükşehir Belediyesi’nin desteklediği bir oluşum görevi devraldı.
Son birkaç yıldır olduğu gibi herhangi bir ismin başkan olmasına göz yumup dışarıdan çok da yeterli olmayan destekler verebilirlerdi.
Ancak kurtuluşun böyle olmayacağı gördüklerinden “Artık işin başına geçmek gerek” dediler.
Aslında listeye baktığımızda başkan Ömer Faruk Banaz dışında kendi kadrolarından isim yok.
Kentin önemli ve genç iş insanlarından karma bir yönetim oluşturulmuş durumda.
Başkan Aktaş da arka planda desteğini vereceğini ifade ediyor.
Daha önce de dile getirdiğim gibi, bu durumu siyasi gözle değil de Bursaspor şehrin gücünü kullanamaya başladı şeklinde değerlendirmek en doğrusudur.
Diğer şehriler bunu yapıyorsa Bursa da yapmak zorundadır.
Camia için çok önemli bir tarafı daha var. Şöyle ki, mevcut dönemin güvenilir olacağını gayet açık ortada.
Bursaspor’dan maddi menfaat sağlayacak isimler yönetimde yok.
En güzeli geçmişte kulüpten menfaat sağlayan kesimler de yaklaşamayacak.
Bu bile tek başına yıpranan camianın tamiratı için önemli.
Kaybedilen güvenin tesisi, kulübe olan desteği de artıracaktır.
BURSASPOR, BURSA'DIR
Bu arada kentin tüm kesimlerine en baştan seslenmek istiyorum.
Muhalif olacağım da diye Bursaspor’a verilecek bu desteklere karşı çıkan olursa karşısında yüzbinlerce Bursaspor taraftarını bulur.
Bursaspor bu kentin en önemli, tanınır ve birinci marka değeridir.
Bursaspor’a verilen destek Bursa şehrine verilmiş demektir.
Bursalılar şehir dışına çıktığında kimse Acemler trafiği ne olacak veya Terminal hattı ne zaman bitecek? Diye sormuyor.
Bursalı olduğumuzu öğrenen hemen “Ne oldu sizin Bursaspor’a böyle? Diyor.
Çünkü Bursa deyince akla Bursaspor geliyor.
Kısacası Öyle “Ama kentin başka sorunları var” falan diye başlayan cümleler kuramaya kimse de kalkmasın.
Bursasporlular bu şehri en çok seven insanlardır.
Öyle oldukları için başka şehrin değil kendi şehirlerinin kulübünü desteklerler.
Kimse Bursasporlular kadar bu şehri düşünemez, sorunlarını bilemez.
İşte o Bursasporlular Başkan Banaz’ın ifade ettiği gibi Bursaspor’un yeniden inşası için tarihi bir yolculuğa çıkıyor.
Bu süreçte şehirdeki herkes kendi rolünü biçsin.
Bu süreçte Bursaspor’a “Destek mi olacağım yoksa köstek mi” diye kararını versin.
Bursaspor’u tekrar ayağa kaldırma mücadelesinde, ya da Başkan Banaz'ın tabiriyle yolculuğunda kimin ne şekilde yer aldığını tarih yazacak.
Şahsen taraftar, kongre üyesi ve gazeteci olarak elimden gelen desteği vereceğimin sözünü buradan veriyorum.