Bu kez önce tribünden başlayacağım...
Stada girer girmez takımın kadrosundan önce tribüne göz gezdirdim. Zira bu maç tribündeki atmosfer fazlasıyla önemliydi.
Gördüm ki Yeşil beyazlı taraftarlar takımlarını desteklemek kadar rakibi baskı altına almak için müthiş organizeydiler.
Teksas'ı, Maraton'u zaten biliyoruz da çıkış tüneli ve yedek kulübeleri etrafında sırf bu maç için konuşlanan Bursasporlu taraftarlar rakibi daha ilk andan baskı altına aldılar.
O eski Bursaspor tribünü adeta geri dönmüştü.
Böylesi maçlarda agresif ve baskıcı tribün çok gereklidir.
Ancak o agresifliğin dozu arttığında ve zaman zaman frene basamayıp bazı tezahüratlarda kantarın topunu kaçırdılar, sahaya yabancı maddeler attılar.
Keşke olmasaydı; ama oldu maalesef. Dileriz bundan sonraki maçlarda daha dikkatli olurlar.
Her şeye rağmen sonuç olarak tribün maçı kazandıracak desteği ve baskıyı sahaya en üst düzeyde yansıtarak görevini yaptı.
Bursaspor'un kaybolan ruhunu Timsah Park'a adeta geri çağırdılar ve getirdiler de.
Tribündeki tüm Bursasporluların yüreğine sağlık.
Sahaya dönecek olursak...
Açıkçası kalede Deniz'i görünce şaşırmadım değil. Uzun zamandır oynamayan üçüncü kaleciyi böylesi bir maçta sahaya sürmeyi doğru bulmadım. Mustafa Hoca neden böyle bir karar aldı anlam veremedim. Ancak Mustafa Hoca'nın diğer tercihleri ve kurgusu doğruydu.
Bursaspor maça iyi başladı. Sahayı olması gerektiği parsellediler, rakibin üzerine gittiler.
Oyunun temposunu ayarlayan ve kontrolünü elinde tutan Bursaspor'du.
Ancak ilerleyen dakikalarda bir ara düşüş yaşanınca körfez ekibi oyuna ortak olma çabasına girdi. Ancak orta sahada ve savunmada dinamik ve birbirine yakın yakın oynayan Bursasporlu oyuncular rakibin ataklarının olgunlaşmasını engel oldular.
Hasan'ın maçın başlarında attığı gol psikolojik olarak takımı rahatsa da bu sezon sütten ağzı yanan Bursasporluları pek rahatlatmadı.
İkinci gol şansı ise yine Namık'ın ayağından kaçtı. Nitekim sonrasında da klasikleşen jeneriklik gollerden birini daha Bursaspor yedi.
Namık'a en çok kızan ve hayal kırıklığına uğrayan kişilerden biriyimdir; ancak mevcut kadroda görev almaya devam etmesi, gerektiğini düşünüyorum. Evet çok saç baş yolduruyor; ama Namık'ı yedek oturtacak bir kadromuz yok. İlk 11'de devam etmesi gerektiği görüşündeyim.
Ona keza Bruno da sakatlığın etkisini atlatamadı. Zaten güçsüzdü; ameliyattan sonra daha da güçsüz döndü. Zira iyi bir Bruno o golleri kaçırmaz. Bursaspor özetle alması gereken galibiyeti aldı. Adeta 9 puanlık bir maçı kazanmak önemliydi. Bu başarıldı.
Ancak daha kazanılması gereken çok maç var. Aynı ciddiyet ve ruhla devam etmekten başka çare yok.
Bu hafta deplasmandan gelebilecek bir 3 puan daha Bursaspor'un yukarıya tırmanışı için çok ama çok önemli.
Bursaspor kaderini belirleyen ipleri elinde tutuyor. O yüzden gereken mücadele aynı bu şekilde verilirse istenmeyen bir sezon sonu yaşamayız.