Muhteşem tribün desteğini yine arkasına alan Bursaspor özellikle son maçlarda olması gerektiği gibi mücadele ediyor.
Bu maçta da etti. Hatta "Baskın oynuyoruz; ama gollük pozisyona dönüştüremiyoruz" eleştirilerimizin aksine bu maç birçok yüzde yüz gollük pozisyon da yakalandı; ancak orada devreye yine yetenek eksikliği girdi.
Rakip kale yakınında 33 kez topla buluşup tek gol bulabilen Timsah, hepimize saç baş yoldurup, kalbimize indirecekti.
Tabii bulunan pozisyonlar da Denizlispor'un G. Birliği gibi kapanmamasının da etkisi göz ardı edilemez.
Topu üç direk arasına yuvarlayacak son vuruş kabiliyetsizliği o bölgede topla buluşan her Bursasporlu isimde net görüldü.
Önceki kariyerinde penaltılardaki başarısı ile bilinen Alaskarov bile penaltı kaçırdı.
Bruno da inanılmaz goller kaçırıyor. O da sakatlıktan sonra bir türlü toparlayamadı.
Enver Cenk Şahin arıyor, kovalıyor; ama pas tercihleri ve vuruşlarında kendi emeğini heba ediyor.
Uğur Kaan hücuma güzel katkı verdi. "Bugüne kadar neden oynamamış?" dedirtti.
Sonuç olarak maç sonu en çok akılda kalan, karşı karşıya kaçanlar, ikiye bir kaçanlar, her şekilde kaçanlardı.
Bursasporlu oyuncular bilinen tüm şekilllerde gol kaçırmayı başardı !
Evet hepsi son vuruş beceri eksikliğinden.
O yüzden hep "Ağır da olsa, yaşlı da olsa en azından son vuruş ustası bir forvetin olacak" derim hep.
Evet oyuncular ellerinden geleni yapıyorlar; ama bu kadarı geliyor ellerinden.
Bu durumda ceza alanında mutlaka kalabalık olmak gerekiyor.
Rakibin hatası veya dönen, arkaya düşen bir topu değerlendirmek adına bu çok gerekli.
Bu arada evet yetenek konusunda gelişim olmaz; ancak her şeye rağmen şu son vuruş konusunda fazladan çalışma yapmak mutlaka gerekiyor.
Hoca'nın değişikllerine gelince sadece Alaskarov'un yerine Eren Güler'i tercih etmesini beklerdim.
Haftalardır hiçbir şey yapmayan İsmail'den ne umdu bilemiyorum.
BİFOUMA KONUSU !
Bifouma kadro dışı kalınca tepki verip "Hiç sırası değil" yazmıştım.
Sonrasında Özlüce Tesisleri'ne davet edilip bizzat bir Bursasporlu yönetici siyahi oyuncunun yaptıklarını anlatınca şok olmuştuk.
O yönetici Bifouma'yı yerin dibine sokmuştu ve takımda kalması halinde büyük zarar vereceği ifade etmişti.
O kadar gazetecinin gözünün içine bakarak söylelen cümleler herkesi ikna etmişti.
Ancak sonrasında Bifouma özür diledi ve affedilerek arkadaşları arasına katıldı.
İyi ki de katıldı. Motive olduğunda Bursaspor'un hücum gücüne büyük katkısı olduğunu yine gördük.
Kalan maçlarda bunu skora yansıtacak şekle dönüştürebileceğinin sinyallerini de çok net veriyor.
O yüzden bu oyuncu ile ilgili bir daha problem yaşanmamalı.
Açıkçası taviz gerekiyorsa taviz de verilmeli ve bu seviyede oynaması sağlanmalı.
Sadece O değil, artık hiçbir oyuncu ile sorun yaşanmamalı.
Mustafa Hoca bu süreçte biraz daha esnek olmaya gayret ederse daha iyi olur.
Sene sonunda zaten gereken hesapları keser.
Zira kalan haftalarda herkese; ama herkese ihtiyaç var.
Evet Bursaspor'un 4 maçı kaldı.
Dört kurşunu kaldı da diyebiliriz.
İlk ayak Manisa maçı. Rakip sahasında maç kaybetmiyor da bu Bursaspor'u ilgilendirmez.
Bir puan falan değil, bu deplasmanından 3 puanla dönülürse, 30 bin taraftarın önünde Ümraniye zaten Bursa'dan çıkamaz.
Sonraki maçları Bursaspor bir şekilde kazanacaktır.
Dolayısyla bu haftaki Manisa maçı kazanılırsa Bursaspor ligde kalma ihtimalini çok büyük oranda güçlendirir.