Bursaspor 47 yıl sonra şampiyon olduğunda, o şampiyonluğun o yıl kazanıldığını zannedenler çok yanılıyordu.
O şampiyonluk 47 yıl boyunca ilmek ilmek örüldü.
Başkanlarıyla, yönetimleriyle, basınıyla, taraftarıyla hep Bursasporluluk bilinci ve duruşuyla ile hareket eden bir camiaydık.
O zamanlar da arada yanlış yapanlar, çürük elmalar tabi ki çıkardı. Ancak meydanı fazla boş bulamadıklarından ancak küçük zararlar verip kaybolup giderlerdi.
İşte aynı şekilde şu an yaşadığımız çöküş de yaklaşık 10 yıldır ilmek ilmek örüldü.
İbrahim Yazıcı sonrası O Bursasporluluk bilinci ve duruşunun yerini siyasi rant, çıkarlar, menfaatler ve sonuç olarak da kavgalar ve bölünmüşlük aldı.
Aslında bu odaklar Yazıcı döneminde kafa kaldırmaya başlamışlardı; ancak rahmetli başkan müsaade etmemişti.
Ancak O'nun kaybı sonrası başta siyasi rant elde etmek isteyenler, "Bursaspor küçük olsun bizim olsun" diyenler, kulübün sırtından para kazanmak isteyenler, istedikleri gibi at oynatır hale geldiler.
Başkanlık makamlarına , yönetici koltuklarına aynı kafada insanlar oturdu, oturtdular.
Yanlarına da olan biteni izleyen ya da açıkça destek veren Divan'dan, medyadan, tribünlerden yandaşlar aldılar.
Bursaspor göz göre yaşadığımız sona yaklaştırıldı.
Kulüp öyle bir hale geldi ki, normal şartlarda Bursaspor'da değil başkanlık, kulübe üye bile olmaması gereken kişiler başkanlık, yöneticilik yaptı.
Son örneğini de bu sezon yaşadık. Bizzat kendisi "Kulüp kala kala bana kaldı" özeleştirisini yapan Emin Adanur birbirinden berbat yirmi transferlerini dört de hoca değişikliği ile sıvadı.
Kendini Bursaspor başkanlığına yakıştırmayan birini camia olarak aldık başkan yaptık !
Haklıydı da hiç yakışmadı ve icraatlarıyla bunu gösterdi.
İnanın Adanur'dan çok O'na ve diğer çöküş dönemi başkanlarına, o makamın yolunu açan atmosferi oluşturan kendimize, şehrimize kızıyorum. Bursaspor'a fayda sağlayacak birçok insanı küstürüp camiadan uzaklaşmasına neden olduk.
Meydan da boş kalınca kulüp yönetmekle alakasız kişiler Bursaspor'un kaderini belirler hale geldi.
Neyse bu dönem ve son 10 yılda yapılanları yaz yaz bitmez.
O yüzden artık bu saatten sonra "Ne yapabiliriz?" i konuşmak zorundayız.
Öncelikle bu çöküş döneminde 'Bile isteye, kendi menfaati için hareket eden dahli olan', başkan, yönetici, profesyonel, menajer, kulüp çalışanı, kulüp üyesi basın mensubu, divan üyesi, taraftar, tribün lideri kim varsa bu kulübün yakasından düşmesi gerekiyor.
Düşmüyorsa da camianın silkeleyip üzerinden atması lazım.
Süper Lig'den düştüğümüzde bunu yapamadık. Sonuç olarak 1. ligden de düştük.
Yine yapamazsak bu ligden de düşeceğiz ve kulüp kapanma noktasına gelecek.
Bu ilk yapmamız gereken ikincisi yönetimin çizeceği yol haritasına göre belli olacak.
Mevcut yönetim acilen doğru ve camiayı ikna edecek, arkasına alacak yol haritasını ortaya koymalı ve hızla harekete geçmeli.
Bursaspor bu bataktan elbet çıkacaktır. Sadece arınmış, doğru kişilerin elinde dürüstçe ve doğru yönetilmeye ihtiyacımız var.
Eğer bunu yapamaz, yine aynı tas aynı hamam devam edersek Bursaspor yok olur gider.
O yüzden çöküş döneminde yapılan hatalara, yanlışlara, ihanetlere son vermek zorundayız.
Zira kulübün bu duruma düşmesinde zerre suçu olmayan yüzbinlerce Bursasporlu da bu yanlışların, ihanetlerin bedelini ödüyor.
İnsanı en çok da bu üzüyor.
Evet Bursaspor'u tekrar ayağa kaldırmak yine Bursa şehrinin ve camianın elinde.
Bunu başarıp başarmamak da ifade ettiğim gibi samimiyetimize ve cesaretle yapacaklarımıza bağlı.