Bursaspor'un genç yöneticileri Sinan Topuk ve Mehmet Zahit Yanar, İbrahim Yazıcı Tesisleri'nde basın mensuplarına bir bilgilendirme toplantısı gerçekleştirdi. Topuk ve Yanar hem sorularımızı yanıtladı hem de kamuoyunun bilmediği bazı bilgiler verdi. Ben ve diğer basın mensubu arkadaşlarım sorulması gereken ve kamuoyunun merak ettiği tüm soruları yönelttik.
Ben kendilerine üç ayrı soru halinde "Bursaspor'u hedefinin ne olduğunu, Yönetimin planını, tahta konusunu, üst lige ve sonrasında Süper Lig'e dönmek için nasıl çalışmalar içerisinde olduklarını, diğer şehir ve bazı İstanbul kulüplerinin aldığı hükümet desteğini Bursaspor'un neden alamadığını ve Özlüce Tesisleri'nin Bursaspor'a devri ve sonrasında değerlendirilmesi ile ilgili sorular sordum.
Yönetici arkadaşların verdikleri yanıtlardan Ömer Furkan Banaz Yönetimi'nin bu konularda somut çalışmalar içerisinde olmadıkları izlenimini edindim.
Ya da kamuoyuna yansımasını istemedikleri için renk mi vermediler acaba?
Keşke öyle olsa; ancak bana pek öyle gelmedi.
Tabi ki birtakım çalışmalar ve planlamalar vardır; ancak bu iş öyle tek başına mevcut veya herhangi bir yönetimin kaldırabileceği türden bir durum değil.
Öncelikle gelir-gider dengesinin kurulması gerektiğini ifade etti genç yöneticiler.
Bunlar kat edilmesi gereken yolu uzatmaktan başka bir şey değil.
Ayrıca Bursaspor'un şu an öyle bir borcu ve gideri var ki, değil 2. lig, değil Süper Lig, İngiltere Premier Ligi gelirine sahip olsak olsa ancak dengelenebilir !
O yüzden bu işe tüm şehrin dahil olması gerekiyor diye sürekli vurguluyorum.
Evet Bursaspor'u bu sıkıntılardan kurtarmak için topyekûn bir şehir hareketine ihtiyaç var.
Şehirde bu güç var mı? Hem de fazlasıyla var.
O gücü harekete geçirecek tek güç de siyasi iradedir.
Siyaset ve Bursaspor isminin yanyana gelmesinden hepiniz kadar rahatsız olsam da içinde bulunduğumuz durumda başka çıkış yolu göremediğimi sürekli ifade ediyorum.
Zaten mevcut yönetimin görev başına gelmesi o siyasi güç ile yakınlığı için istendi.
Bu işi kotarabilecek kişiler mevcut borç yükünün altına girmiyor.
Birileri zorlamadan ne iş adamları harekete geçer ne de yönettikleri sanayi bölgeleri.
O birileri de siyasilerdir.
Tabi ki önce siyasiler kendileri bu kulübe gereken desteği vermek zorundalar.
Bursaspor'un devlete, SGK'ya bir sürü kamu kuruluşuna da borçları var sonuçta.
Onlarında 'İstanbul Kulüplerine yapıldığı gibi' çözülmesi gerekiyor.
Ayrıca destek verdikleri ve bu sayede Süper Lig'de yer alan şehirleri de biliyoruz.
Bu sayede teşekkür üstüne teşekkürler alıyorlar !
İstanbul'un üç ayrıcalıklı kulübüne sağlanan kolaylıklar da cabası.
Borç silmeler mi istersiniz, en güzel yerlerde arazi tahsis etmeler mi.
Ya da alınması gereken transfer yasaklarının üstlerinin örtülmesi mi?
Say say bitmez. Ama söz konusu Bursa ve Bursaspor olunca hep üvey evladız !
Bursa ülkeye sağladığı katma değer kadar futbola da büyük değerler katıyor; ancak karşılığını alamıyor.
Çünkü Bursa şehri bu hakkını talep edemiyor.
Şu ana kadar edemedi.
Ama etmek zorunda. Bursalılar verdiklerinin karşılığını almak zorunda.
Bunun için de şehir yönetimi başta olmak üzere bu göreve çok daha ciddi bir şekilde soyunulması gerekiyor.
Taşıma suyla değirmen dönmüyor.
Yönetim maddi manevi fedakârlık yapıyor; ancak ihtiyaca göre devede kulak bile değil.
O yüzden şehir çapında seferberlik şart. Üst düzey kişilerden tam teşekküllü bir komisyon kurulup görev bölümü yapılabilir.
O komisyon Bursaspor'un başını ağrıtan kim varsa ağırlığını koyup sorunları minimuma indirebilir.
Bursaspor'un ait olduğu yere döndürülmesi için gereken çabayı gösteren ve bunu başaran kişiler bu şehirde kahraman olurlar ve bu kendi çalışma alanlarında da karşılık bulur.
Özellikle kenti yönetenler ve milletvekilleri için bunu söylüyorum.
Özellikle içinde bulunduğumuz seçim döneminde !