Bursaspor Camiası asıl problemini çözmediği müddetçe her alanda haksızlıklara maruz kalmaya, ezilmeye devam eder.
Bundan 17-18 yıl kadar önce Kültürpark'ta Bursaspor konulu bir toplantıya katılmıştım. Benden bir görev için iki isim önerisi istemişlerdi. İsimleri söyledim. Yakın arkadaşım toplantı sonrası “Yahu sen onlarla kavgalı değil misin, onlar seni sevmez sen de onları sevmezsin, neden onların ismini verdin?” diye şaşkınlıkla sormuştu.
Ben de “Haklısın onları sevmem; ama bu işi o ikisi iyi yapar. Söz konusu Bursaspor’sa şahsi meselelerime göre hareket etmem. Sokakta ayakları takılıp düşseler umrumda olmaz; ama burada konu Bursaspor” cevabını vermiştim.
Bu anımı niye anlattığıma yazının son bölümünde döneceğim.
-1989 yılında ikinci ligde şampiyon olan pilot takımın hakkının gasp edilerek 1. lige -Şimdiki adı Süper Lig’e- çıkarılmaması.
-1992’deki Türkiye Kupası finalinde yaşananlar ve kupanın kaybedilişi.
-Aynı şekilde kasıtlı hakem hataları ile kaybedilen onlarca belki yüzlerce maç.
-Hakemlerin hatalı kararları ile 2011’de kaybedilen şampiyonluk.
-Hakem ve VAR kararlarının büyük etkisi ile küme düşülmesi.
-Hakem hatalarının büyük etkisi ile üst lige çıkılamaması
-Kulübün 'BAZI' başkanlar, yöneticiler, profesyoneller ve menajerler ortaklığı ile soyulup soğana çevrilmesi, vermedikleri paraların alacak olarak gösterilmesi ve maddi olarak çöküş.
-Federasyon ve PFDK’dan gelen daha önce örneği olmayan emsalsiz cezalar
-Tribün cezalarındaki çifte standartlar.
-Mali disipin nedeniyle malum kulüplere tanınan ayrıcalıklar ve buna karşın Bursaspor’un aldığı transfer yasakları.
-Bursaspor Taraftarlarının deplasmanlarda yaşadığı sıkıntılar.
-Bursaspor'un gelir kaynaklarının kulübün elinden sökülüp alınması.
-Atatürk Stadı'ndan çıkarılmak, sonrasında stadın yıkılması ve sırf birilerinin rantı nedeniyle başka yere stat yapılması.
-2002 yılındaki sıradan bir tribün rekasiyonunun ‘Çete’ kapsamına sokulması ve tribün liderlerinin “Çeteci” suçlaması ile yargılanmaları.
-2011 yılındaki Belşiktaş maçında Fetöcü Vali’nin kurduğu kumpas ile onlarca Bursasporlu taraftarın cezaevlerinde aylarca yatmaları.
-Son A**d maçı sonrası kulübün aldığı ceza ve tribünün yaşadığı sıkıntılar.
-Bursasporluların stada girmemesi için Bursa’da oynanacak Hırvatistan maçına Passolig uygulamasının getirilmesi -ki daha önce örneği yok- Maçın oynandığı şehrin insanı statda istenmiyor !
-Milli maça gelmemeleri için birçok taraftarın 6222 cezaları alması.
Evet değerli dostlar bu yazdıklarımın kat be kat fazlası vardır eksiği yoktur.
Bursa’nın şehir olarak yıllar ihmal edilişi ve üvey evlat muamelesi görmesi ise ayrı konu.
Ona daha önce çok değindim şimdi hiç girmiyorum.
Hem şehir, hem kulüp hem de taraftar olarak her türlü ihmale, haksızlığa, kötü maumeleye, iftiraya maruz kalıyoruz.
Yıllardır pişmiş tavuğun başına gelmeyenler, Bursa'nın, Bursasporluların başına getiriliyor.
Hem içimizden kişiler tarafından hem de dışarıdan birileri tarafından.
Ancak gelin görün ki tüm bunlara karşı gereken birliktelik, duruş, tepki sergilenemiyor.
Bunun nedenide yazı başlığımda ifade ettiğim nedendir.
Samimi ve Bursasporluluk odaklı hareket eden dostlar bu yazdıklarımı üzerlerine alınmasınlar. Sayıları çok ama çok fazla; ancak etkileri az.
O yüzden diğer kesimi ele alarak devam ediyorum.
Evet hani bir söz var ‘Herkes herkesle samimi; ama aslında kimse kimseyi sevmiyor’
Bize birebir uyan bir söz.
Sorsak herkes Bursasporlu; ama Bursasporluluğun önüne konan şeyler var.
Kişisel ilişkiler, çıkarlar, menfaatler, kin, nefret…
İnsanlar kendi çevrelerinin dışındaki kimseyi sevmiyorlar.
Her yerde her noktada bir gruplaşma var.
Kendinden olmayanı desteklememe, her yerde her noktada "bizden" birileri olmalı zihniyeti.
İşte o “Bizden”i kendi çevremiz olarak değil de “ Tum Bursasporlular” olarak görmedikçe değişen hiçbirşey olmaz.
Camiada herkesin Bursaspor’la ilgili konularda bu samimiyetle hareket etmesi gerekiyor.
Aslında bu toplumun genelindeki bir durumda sanki bizim camiada daha bi fazla gibi.
İşte yazı başında anlattığım diyaloğu bu yüzden yazdım.
Herkesin Bursaspor’ala ilgili konulara bu şekilde yaklaşması gerekiyor.
Samimi ve saf Bursasporluluk bunu gerektir.
Yukarıda Bursaspor’un ve taraftarının yaşadığı sıkıntıların, haksızlıkların sadece küçük bir kısmını yazdım.
YİNE BİRLİKTELİK SAĞLANAMADI
Tüm bunlara karşı "Daha güçlü olalım, lobimizi güçlendirelim bunun için de en tepede mecliste temsil edilelim diye aylar önce bir fikir attım ortaya.
En başından itibaren ve özellikle son dönemde o fikir çok ciddi bir destek de buldu.
Hatta bu gorev için benim de aralarında bulunduğum isimler atıldı ortaya.
Ancak yine yazı konumda bahsettiğim zihniyet devreye girdi.
Görmezden gelmeler, sessiz kalmalar. Kaale alınmayacak tiplerin imalı twetleri...
Açıkçası kendi adıma vekillik için ciddi manada bir düşüncem hiç olmadı.
Sağolsun taraftarlarımızdan çok büyük destek ve siyasilerden teklif gelmesine rağmen olmadı.
Ancak "Bizden birileri o makamlarda olmalı" yı hep savundum.
Şunu da ifade edeyim. Gerekli birlikteliğin sağlanacağını bilsem belki görevede soyunabilirdim. Hakkını da sonunda kadar verirdim.
Bugüne kadar ki yazarlık hayatım boyunca Bursa'yı, Bursaspor'u nasil savunduysam, nasıl mücadele verdiysem kat be kat fazlasını hem de etkili bir mevkii de verirdim.
Ancak ifade ettiğim gibi o birlikteliğin sağlanamayacağını biliyorum .
Çünkü insanlarda Bursasporluluk devreden çıkıp başka hesaplar devreye giriyor.
"Bu adan yıllardır Bursa ve Bursaspor için mücadele veriyor" denmiyor.
Tabii ki diyenler yani kıymet bilenler var. Onlara şahsen teşekkür ediyorum.
İnsanlar şahsi konuları da bir türlü Bursaspor'un önüne koyamıyor.
İşte buna bir örnek... Biriyle 10 sene önce tartışmışsın hala orada kalmış ne yazarsan yaz sana destek olmuyor. Ya da arkadaş çevrelerine uzaksın diye Bursaspor’u kurtaracak fikrin olsa, ona bile destek olmayanlar var. Siyasi konuda veya hayatla ilgili başka bir alanda ona ters düşünüyorsun diye sana Bursaspor mücadelende destek olmayanlar var.
Üstelik içlerinde okumuş akıllı başlı görünenler de var.
Ya arkadaş burada ortak nokta Bursaspor, ona göre neden hareket etmezsiniz?
İşte bu kafa yapısından kurtulmadığımız müdddetçe yukarıda yazdığım sıkıntıları yaşamaya devam ederiz.
Ortak nokta Bursasporsa herkes duygularını bir kenara koyup, Bursaspor'un çıkarına göre hareket etmeli.
Bursaspor camiası her alanda, her noktada lobisini güçlendirmedikçe, mücadele edecek cesur isimleri kritik makamlara yerleştirmedikçe makus talihinde değişen hiçbir şey olmaz.
Haklarımız yenmeye devam eder.
Pilot bölge adı altında kobay gibi, şamaroğlanı gibi muamele görmeye devam ederiz.
İnternet sitelerimizden açıklamalar yapıp kimsenin umurunda olmadığı protestolar yapmaktan ileri gidemeyiz.
Bu durumun değişmesini gercekten istiyorsak bundan sonra herkes her şeyi ardında bırakıp, Bursaspor’u ön plana koyarak hareket etmek zorunda.
Bu şekilde davranmayanların açıkça söylüyorum Bursasporlulukları eksiktir.
O yüzden ya kendimize gelip hepbirlikte hareket etmeyi öğreneceğiz ya da yok olup gideceğiz.
Tercih bizim !