Millet olarak yaşadığımız tüm sıkıntıların ana sebebi ahlaksızlıktır.
-Kendimi bildiğim bileli bir türlü insani yaşam standardına çıkarılamayan halkın refah seviyesi.
-Savaşlar
-İşgaller
-Ambargolar
-Cehalet
-Terör olayları
-Patlayan bombalar
-Darbeler ve darbe girişimleri
-Adaletsizlikler
-Sağ-sol kavgaları
-Sel afetleri
-Maden kazaları
-Toprak kaymaları
-Orman yangınları
-Mülteci istilaları
-Abartılı vergiler
-Başımızı döndüren zamlar
-Katliam boyutundaki trafik kazaları
-Kadın-çocuk tecavüzleri, cinayetleri
-Sokak hayvanlarına karşı uygulanan şiddet.
-Depremler
-Sürekli var olan kaos ve kavga ortamı.
-Tarihten gelen kinle veya stratejik hesaplarla birçok ülkenin düşmanca tavır ve oyunları.
-İç düşmanlar
-Liyakatsizlik, ahlaksızlık, vefasızlık
-Tv programlarında iyice kendini belli eden toplumdaki çürümüşlük.
-Her alanda düşen kalite ve kötüye giden insan ilişkileri
Millet olarak bunların hepsiyle ayrı ayrı mücadele veriyoruz.
Dünyada bu durumda başka bir ülke yok. Olsa zaten çoktan paramparça olurdu.
Bunların her biri ruhumuza ayrı çentikler bırakıyor.
Ama en büyük yarayı “Ahlaksızlar” veriyor.
Vatanı, milleti değil kendi menfaatini düşünen ahlaksızlar.
Türk milletinin büyük çoğunluğu yaşadığımız son deprem felaketindeki yardımlaşması ile adeta destan yazarken küçük ama mide bulandırıcı bir kesim de ahlaksızlık destanı yazıyor.
Büyük bir kesim depremzedelere varını yoğunu vererek yardıma koşarken küçük bir kesim de krizi fırsata çevirme peşinde. Sattığı çorbaya, battaniyeye üçe beşe katlayarak zam yapanlar, ev kiralarını katlayanlar.
Devletin bu ahlaksızlara müdahale etmesi şart.
Yok öyle demokrasi, serbest piyasa ekonomisi falan.
Serbest Piyasa Ekonomisini “Milleti Kazıklama Ekonomisine” çeviren fırsatçıların en başında mülklerini kiralayan ev sahipleri geliyor.
Öncelikle insanca hareket eden azınlığı tenzih ettiğimi belirtmek istiyorum.
Ancak büyük çoğunluğu kiralara dev zamlar yaptılar.
Bunu ekonomik krizin yoğunlaşmaya başladığı son 2 yıldır yapıyorlardı depremden sonra iyice zıvadan çıktılar.
Asgari ücretin 8 bin, emekli maaşının 5 bin lira olduğu bir ülkede, orta sınıf semtlerde, orta sınıf daireler nasıl 10-15-20 bin lira olabilir?
Olamaz, olmamalı.
Bu verdiğim rakamlar Anadolu şehirleri için geçerli İstanbul, Antalya gibi kentlerdeki rakamlar bunun 3-2 katı.
Ruslar, Ukraynalılar geliyor kiraları artır, deprem oldu depremzedeler gelecek kiraları artır !
Bu nasıl bir ahlaksızlıktır arkadaş !
Neymiş ekonomik krizden ev sahipleri de etkileniyormuş !
O ev sahiplerinin zaten başka gelirleri var, ayrıca hep söylüyorum zaten kira oranları fazlayken, o oranları “Kriz var” diyerek artırmak düpedüz soygunculuktur.
Evet kira oranları eskiden beri fazlaydı.
Özellikle dükkan kiralarından bahsediyorum. Mülk sahipleri aldıkları kira ile işletmeciden daha çok kazananan büyük ortak gibiydiler.
Şu son iki yıldır işletmecinin patronu gibi oldular.
SOYGUNA DEVLET MÜDAHALE ETMELİ
Bu soyguna devlet müdahale etmelidir.
Çünkü devletin asli görevi hizmetinde olduğu milleti her türlü kötülüğe karşı korumaktır.
Peki nasıl müdahale edecek?
Kira başta olmak üzere emlak fiyatlarını belirleyecek bir birim kuracak ve her bölgenin ve mülkün fiyatını o birim belirleyecek. Ekspertiz sistemi yani. Artış oranlarını da bu sistem belirleyecek.
Zira mal sahiplerinin insafına bırakılınca böyle oluyor.
Ayrıca kira miktarları sadece kiracıyı etkilemiyor ki, 45 bin lira kirası 190 bin liraya çıkan pastane sahibi de otomatikman sattığı ürünlere dev zamlar yapıyor.
Dolayısıyla o aç gözlü mülk sahiplerinin soygununa hepimiz maruz kalmış oluyoruz.
Bakın hep söylüyorum mevcut enflasyonun baş sorumlusu tabii ki ülkeyi yönetenlerdir; ancak kira oranları hayat pahalılığının en önemli etkenlerindendir.
O yüzden mülk sahiplerinin devlet zoruyla dizginlenmesi şarttır.
Yazımın başında madde madde yazdığım travmatik sıkıntıları yaşayan bu millet bir de bu aç gözlü soyguncuların eline bırakılmamalıdır.