Futbola milyarlar yatıran Türkiye, Dünya Kupası’nı yine evinden izliyor.
Katar’da düzenlenen Dünya Kupası devam ediyor.
Ev sahibi olarak futbol ülkesi olmayan Katar’ın seçilmesi birçok tartışmalara yol açsa da bugüne kadar sorunsuz bir şekilde kupa devam etti. Açıkçası ben de futbol ülkesi olmayan bir yere sırf para için kupanın verilmesine karşıydım. Ancak özellikle içki yasağı nedeniyle içip içip ortalığı dağıtan Hooligan görüntülerini görmüyor olmak bile Katar Dünya Kupası adına başlı başına bir artı olarak göze çarpıyor.
Katar yönetiminin “Benim ülkem, benim kurallarım” anlayışı Avrupalılar, özellikle de mağrur ve şımarık İngilizler için çok güzel oldu. Hooliganlar paşa paşa izliyorlar maçları.
Organizasyonda da bir problem görünmüyor.
Futbola dönecek olursak oldukça, heyecanlı, çekişmeli, gözlerin pasını silen karşılaşmalar izliyoruz. Gerçekten Düya Kupası heyecanı bir başka oluyor.
Eski kupalar kadar fazla yıldız oyuncu olmasa da yine de futbolseverler büyük heyecan yaşıyoruz.
Maçların penaltılara kalması adrenalin seviyesini daha da yükseltiyor.
Diğer yandan Brezilya, İspanya, Almanya, Hollanda gibi devlerin turnuvaya veda etmesi bu takımları izlemeyi sevenleri üzse de sonuçta kupayı bir ülke kazanacak.
MESSİ-RONALDO REKABETİ
Messi, C.Ronaldo, Neymar, Modriç, Mbappe, Vinicius Junior gözlerin en çok cevrildiği isimler olurken, özellikle Messi-Ronaldo rekabetinin nasıl sonuçlanacağı merakla bekleniyor.
Her ikisi de son dünya kupalarına çıkarken Messi fanları biraz daha ağır basıyor sanki. Ya da bizim ülkemizde öyle olabilir. Keçi’nin muhteşem kariyerine Dünya Kupası’nı eklemesini büyük bir kesim hayal ediyor.
Arjantinliler de bu inançla tribün olarak kupaya büyük ilgi gösteriyorlar. Ülkelerindeki ekonomik krize rağmen en kalabalık, en organize ve en coşkulu taraftarlar olarak Arjantinliler dikkat çekiyor.
Tangocular, Messileri ile birlikte kupayı 3. kez müzelerine götürmek için kararlılar.
Bakalım izleyip göreceğiz. 1978’den beri dünya kupalarında Arjantin’i destekleyen biri olarak ben de Arjantin’in kazanmasını istiyorum haliyle.
TÜRKİYE NEDEN YOK ?
Biraz da Türkiye’ye bakalım. Malum kupada yine yokuz.
1930 yılında ilk kez düzenlenmeye başlanan Dünya Kupası, İkinci Dünya Savaşı nedeniyle 1942 ve 46 yıllarında sekteye uğrasa da bugüne kadar 21 kez düzenlenmiş.
Türkiye’ye baktığımızda düzenlenen 21 kupanın sadece 3’ünde yer alabilmişiz.
1950, 1954 ve son olarak 2002’de Dünya futbol vitrinine çıkabilmişiz.
2002’deki Dünya üçüncülüğü akıllarda kalan bir başarıydı.
Ancak genel tabloya baktığımızda ortada büyük bir başarısızlık olduğu gayet açık.
Tamam elemelere Avrupa grubundan katılıyor olmak dezavantaj; ancak yine de düzenlenen 21 kupanın sadece 3’üne katılabilmiş olmak onca yatırımın karşılığı değil.
Ülkemizde bugüne kadar futbola harcanan paranın çeyreği başka bir spor branşına harcansaydı, o branşta kupalara, madalyalara ambargo konurdu.
Sporu geçtim eğitime, ulaşıma, sağlığa harcansa bu alanlarda mevcut eksiklerin çoğunu yaşamıyor olurduk.
Gerçi burada “Onca Yatırım” derken aslında “Onca Yanlış Yatırımın karşılığı bu” demem gerekiyor.
Zira tam da yapılan yatırımın karşılığını alıyoruz.
120 yıldır futbola milyarlarca harcayan bir ülke bu durumdaysa parasını yanlış yere harcıyor demektir.
Altyapı yerine, altyapı yetiştiricileri yerine futboldaki paranın yüzde 95’ini içi geçmiş ve sadece Euroları düşünen yabancılara veya ederinden çok daha fazla paraları yerlilere harcarsan dünya kupalarını da işte böyle evinde izlersin !
Türk futbolunun sorunu belli.
Yönetilemiyor. Bu yüzden de oyuncu yetiştiremiyor.
En önemlisi futbolu yönetecek yöneticileri, o oyuncuları yetiştirecek, antrenörleri yetiştiremiyor.
Sistem kuramıyor. "Yetenekli bir jenerasyon gelsin başlarına da teknikle-taktikle fazla işi olmayan “Hadi aslanlarım” ı etkili bir şekilde diyebilen bir hoca geçsin yeter" diye bekliyoruz.
Bunu bekleyince de Dünya Kupası’nda milli takımımız yerine hiçbir maçı kaçırmayan, gittiği maçlarda da en güçlü ülke kimse onun formasın giyen malum iş adamı ve kale arkası tribünleri önüne asılan Türk Bayrağı dışında temsilcimiz olmuyor.
Futbola milyarlar dök ve elde ettiğin sonuca bak!
Koca bir sıfır!
Kafalar değişmediği ve radikal kararlar alıp futbolumuzda devrim yapılmadığı yani ehil ellere bırakılıp sitem kurlmadığı müddetçe 2026 ve sonrasında da farklı bir tablo ile karşılaşmayacağımız gayet açık ortada.