Yazı başlığımı okuyanların “Ne oluyor ya ” veya “Tarık Çapçı delirdi galiba” dediğini duyar gibiyim.
Bursaspor sayesinde 'sınırda' olsam da hayır henüz delirmedim.
Peki neden böyle bir başlık kullandım?
Çünkü öyleyiz de ondan!
Anlatayım…
Geçtiğimiz günlerde şehri merkezinde dolaşıyorum.
Yaşları 10-11 civarı 3 çocuk üzerlerindeki İcardi formaları ile birden karşıma çıktı.
Zaten şehrin her yanında varlar da üçü birden olunca daha bi dikkatimi çekti.
Hemen o an o çocukların başka bir şehrin semt kulübünün futbolcusunun formasını neden giydiklerini kendime bir kez daha sormaya başladım.
Basit olan cevap “Başarılı bir kulübün en popüler ve medyatik oyuncusu olduğu için” di.
İcardi attığı goller, gol sevinci ve medyatikliği ile bir ikon haline gelmiş ve gençlerin kendi adı yazan formaları giymesini sağlıyordu.
Oysa tam anlamıyla öyle değildi.
En azından Bursa için öyle değildi.
Bursalı gençler Icardi forması giyiyorsa bu Icardi’nin golleri yüzünden falan değildi.
Bunun tek nedeni Bursaspor’un başarısızlığı, şampiyonluk kupasının yanına yenilerini koyamamamız, kupaları geçtim alt liglere düşmemiz. Ergiçlerin, Ozan İpeklerin, Ali Tandoğan’ların, Sercanların, Belluchilerin, Batallaların yerine yenilerini getirmememizdir.
Evet Bursalı çocuklar bugün Icardi foması giyiyorlarsa bunun sorumluları bizleriz.
Şampiyon kulüpleri tutmayıp, tuttuğu kulübü şampiyon yapanlar.
Sonrasında da envai çeşit yanlışlar yaparak o şampiyon kulübü küme düşürenler.
Kimler mi?
-Kulüp yöneteceğiz diye gelip kendi iş yerlerinde yapmadıkları ne kadar hata, yanlış varsa Özlüce’de yapan, kendi dürüst olsa da etrafına abuk subuk tipleri veya ne kadar hırsız varsa dolduran başkanlar.
-Semt takımlarında bile yöneticilik yapmayacak kapasitedeki kişilerden hadlerini bilmeyerek Bursaspor'a yönetici olanlar.
-Sadece maddi menfaat sağlamak yani kulübü soymak için kulübe başkan veya yönetici olanlar.
-Futbolu, kulüpleri, futbolcuları zerre düşünmeyip sadece cebini düşünen at hırsızı menajerler.
-Soygunlara karışmasa da şahit olup susan, yöneticiler ve kulüp çalışanları başta olmak üzere kim varsa.
-Yeteneğe ve adalete göre değil de torpile göre oyunculara yaklaşan 'bazı' altyapı hocaları.
-Yetiştiği kulübe ihanet edip ilk fırsatta kaçan altyapı oyuncuları ve onların paragöz aileleri.
-Federasyona Bursa’yı temsilen gidip Bursaspor için kılını kıpırdatmayanlar.
-Siyasi görüşünü Bursaspor'un önünde tutanlar
-Bursaspor’la ilgili karar ve tutumlarını Bursaspor menfaatlerine göre değil de kişisel, hırs, ego ve hedeflerine göre belirleyenler.
-Birlik beraberlik, kenetlenme kelimelerini ağzından düşürmeyip bölünme için ne gerekiyorsa yapanlar.
-Yine Bursaspor’la ilgili hareket tarzlarını kişisel ilişkilerine göre şekillendirenler. “Başarısız olsa da bizim abi arkasında duralım” diyenler.
-Kulübe hoca, oyuncu getirmeye kalkan, menajerlerle yöneticilerle birlikte iş çeviren medya mensupları.
Gerçi bu tipler elenip gittiler ama bıraktıkları zarar duruyor.
-Yine Bursaspor’a gazeteci ve mantığı ile değil de tamamen duygusal ve taraftar penceresinden bakan ve ona göre kalem oynatıp bu nedenle de zaman zaman hatalar yapan medya mensupları.
-Atatürk Stadı, otopark başta olmak üzere Bursaspor’un değerleri elinden alınırken susan herkes.
-Yetersiz olsa da kendilerinden biri kulüpte görev alsın da ne olursa olsun diyenler.
-Bursaspor’un menfaatlerini ikinci plana atarak kendi menfaatlerini düşünen ve ona göre hareket eden 'bazı' tribün liderleri.
-Semtimizin abisi diyerek veya deplasmana gidebilmek için o tribün liderlerinin peşine takılmış, gözlerini yanlışlara kapamış deplasmanlara gidiyorlar diye sorsan herkesten fazla Bursasporlu tribüncüler.
-Adı var kendi yok. Biraz topa girdiğinde ise her şeyi daha da berbat eden Divan Başkanlık Kurulu.
-İsteseler Bursaspor’u çok kısa bir sürede kurtarabilecek; ancak göstermelik yardımlara yetinen şehrin ileri gelenleri ve BTSO.
-Bursaspor yok oluşa doğru giderken öylece izleyen veya laylaylom işlerle uğraşan; ancak işler düzeldiğinde hemen kellesini gösterecek olan 'sözde efsane' eski başkanlar ve yöneticiler
-Defalarca yazdığımız bu eleştirileri okuyup, kendi payının da farkında olan; ancak yine de kılını kıpırdatmayan veya yanlışlarından vazgeçmeyenler...
Bunları okuyup kendi tarifini de gördüğü halde kendine değil bunları yazan bana kızanlar...
Evet eminim bu şıklarda birçok kişi kendi tarifini bulmuştur.
Bulmalı da.
Zira bunları bizler hepbirlikte yaptık, yapıyoruz.
Hatta birkaç şıkta birden bulanlarınız bile vardır.
Ben şahsen kendimi buldum. Gerçi artık akıllanıp mantıklı hareket ediyorum ama geçmişte tamamen taraftar psikolojisiyle mantık dışına çıkarak kalemimi oynattığım çok oldu.
Evet hepimiz Icardi’yiz.
Evet tam bu satırları yazarken çok sevdiğim bir kardeşim aşağıdaki bu fotoyu gönderdi.
Bir Bursa firması, Bursa ve Bursalılar sayesinde bir yerlere gelebilmiş bir marka, vitrinini Fenerbahçe ürünleri ile doldurduğu yetmiyormuş gibi bir de vitrin camına "Daima Fener" yazmış.
Nereden nereye geldik diyor insan.
Bursaspor'un bu durumu devam ettikçe bu şehirde çok daha fazlalarına şahit olacağız.
Bugün Bursalı çocuklar Bursaspor değil de Icardi’li GS forması giyiyorsa, Bursa firmaları vitrinlerini İstanbul kulüplerinin ürünleri ile doldurup "Daima Fener" yazabiliyorsa bunun tek sorumlusu yukarıda saydıklarımı yapan bizleriz.
O yüzden yollarda İstanbul kulüplerinin formalarını giymiş gençleri gördüğümüzde kızmak veya hayıflanmak yerine kendimizi sorgulamalıyız. "Biz nerede yanlış yaptık, yapmaya da devam ediyoruz?" diyebilmeliyiz.
Şayet bu durumun değişmesini istiyorsak, yeni nesilleri kaybetmek istemiyorsak da silkinip kendimize gelmeliyiz.
Evet ya aklımızı başımıza alacağız ya aklımızı başımıza alacağız.
Bunun başka seçeneği yok.
Ya menfaatlerimizi, egolarımızı, hırslarımızı, kişisel ilişkilerimizi bir kenara koyup sadece Bursaspor odaklı hareket edeceğiz, yeni kupalara, yeni Batallalar’a sahip olmak için çalışacağız ya da bu veballe, bugün 'İcardi' yarın bir başkası olarak ömür boyu yaşayacağız ve tarihte o şekilde yer alacağız.
Tercih bizlerin !
Mustafa 1 yıl önce