Bursa ile ilgili konularda kafa yoran naçizane projeler üretmeye çalışan biri olarak yıllardır “Bursa Mutfağı Festivali” düzenlenmesi gerektiğini düşünüyordum.
100 maddelik 'Bursa projelerim' arasında bu hep vardı.
Zira Osmanlı saray mutfağının başlangıç noktası 30 kadar tescilli gıda çeşidi olan – Ki bu sayı daha da artacak- ünü ülke sınırlarını aşmış Osmanlı mutfağının seçkin tadlarıyla, kebaplarıyla, köfteleriye, hamur işleriyle, tatlılarıyla hatta meyveleriyle Türk mutfağında önemli bir yeri olan Bursa, bu özelliğini daha fazla duyurabilmeliydi.
Benimle aynı şekilde düşünen yetkililerin de olduğunu pandemi öncesi öğrenmiş ve çok sevinmiştim. Bursa Gastronomisi ile ilgili toplantılar yapıldığı kulağıma gelmişti.
Uzun süren planlamalar ve çalışmaların ardından nihayet hayata geçirileceği haberi de geçen yaz geldi.
Evet 'Bursa Gastronomi Festivali' adı ile organizasyonun ilki geçen yıl düzenlenmişti.
İlk olmasına rağmen izdiham ve yoğunluktan stantlara yaklaşmakta zorlanmıştık.
Üç gün süren organizasyonda yaklaşık 400 bin ziyaretçi vardı.
Ufak tefek aksamalar göze çarpsa da bir sonraki sene bunların giderileceğini düşünmüştüm.
Nitekim de bu yıl o aksaklıklar giderilmişti.
Geçtiğimiz hafta sonu ikincisi düzenlenen Bursa Gastronomi Festivali çok daha organize ve profesyoneldi.
Üç gün süren festivale cuma ve pazar günleri gittim.
İlk gözüme çarpan ise geçen seneye göre yiyecek standları kenarlara konumlandırılıp daha geniş bir alana yayılmıştı. Bu sayede de festival alanını gezip dolaşmak daha rahattı.
Bu arada parka girer girmez bu sene katılımın geçen yıl ki sayıdan çok daha fazla olduğunu tahmin etmek de zor değildi.
"Böyle giderse ileriki yıllarda tüm parkı festivale ayırmak gerekecek" diye düşünmedim değil.
Merinos'ta ki atmosfer bana biraz nostalji de yaşattı diyebilirim.
Eski Bursalılar bilir Bursa'nın bayram yeri Pınarbaşı'ydı. Bursalılar bayramlarda orada toplanırlardı.
Yakın dönemin Kültürpark'ı gibi de düşünülebilir.
İşte o yılları andıran bir hava vardı Merinos'ta.
Şehrin dörtbir yanından gelen kent halkı biraradaydı.
Koskoca park adeta Bursa lezzetlerinin buluştuğu dev bir açık hava restoranına da dönüşmüştü.
Merinos'ta tam anlamıyla bir 'Lezzet Karnavalı' yaşanıyordu.
Her tarafta arz-ı endam eden dönerler, ızgaralar üzerinde pişerken adeta dans eden köfteler, kentin ünlü balıkçılarının standlarından gelen kokular, tahanlı pideler, cantıklar, cevizli lokumlar, süt helvaları Osmanlı mutfağından seçkin eserler, ünlü tatlıcıların harika sunumları, köylülerimizin maharetlerini sundukları standlar ve burada sayamadığım envai çeşit lezzet arasında adeta ‘Bursa Harikalar Diyarı’nda’ gibiydik.
Şehrin damak çatlatan ne kadar lezzeti varsa bir aradaydı ve etrafımızı sarmıştı.
İlk gün birlikte geldiğimiz ve rejimde olan eşimin bana söylenmeleri arasında oradan oraya dolaşıp dururken zamanın nasıl geçtiğini anlamayıp kilo almaya başlamıştım bile.
Girişteki yiyecek sunumları, ünlü şeflerin, Mastercheflerin, aşçıların katılımları.
Düzenlenen söyleşiler, yarışmalar, konserler üst düzey bir organizasyonun içerisindeydik.
İSKENDER NEDEN YOK?
Araya küçük bir eleştiri de sıkıştırmak istiyorum.
Bursa’da gıda sektöründe faaliyet gösteren firma ve markaların birçoğu vardı ancak en ünlüleri geçen yıl olduğu gibi bu yıl da yoktu.
Mesela İskender, Uludağ Kebapçısı ve Çiçek Izgara gibi ilk akla gelenleri geçen sene olduğu gibi yine göremedik. Yenilerden Köfteci Yusuf da yoktu.
Özellikle şehir ve yurt dışı organizasyonlara, fuarlara önlüğünü takıp, döner bıçağını eline alarak giden İskender’in patronları kendi şehirlerindeki festivale neden katılmıyorlar merak ediyorum !
Doğup büyüdükleri şehrin adına düzenlenen bir gıda festivalinde yer almaya tenezzül etmemeleri kendileri adına da hiç hoş değil.
Dilerim bunun farkına varıp, önümüzdeki sene bu festivalde yerlerini alırlar.
Neyse bu kadar güzel ve eksiksiz diyebileceğimiz bir organizasyonda tatsız şeylerden uzun uzadıya bahsetmenin gereği yok.
Gerçekten her yönüyle muhteşem ve Bursa’ya yakışan, Bursa’ya değer katan bir organizasyon yaşandı.
En başta Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş olmak üzere emeği geçen herkesi kutluyorum.
Bursa markalarını bir araya toplarken belki bilerek belki de bilmeden yepyeni bir 'Bursa Markası' oluşturmayı başardılar.
Hem yurt içi hem de yurt dışı tanıtımları ile bu festivali daha da büyüteceklerinden şüphem yok.
Evet Bursa Gastronomi Festivali bu şekilde devam ettikçe ve geliştikçe tıpkı Antalya Film Festivali gibi Bursa’yla özdeşleşen, markalaşan, ülkenin en bilinen gıda festivali haline gelecektir..
Bir şehre yeni bir marka katmak hele ki böylesi bir şekilde çok önemli ve değerlidir.
Emeği geçenleri tarihe geçirir.
Tekrar tebrikler...