Bursaspor’un 1986’da kazandığı Türkiye Kupası'nın üzerinden bugün tam 37 yıl geçti.
O muhteşem günü benim penceremden yani o günlerde 13 yaşında olan bir Bursaspor taraftarının penceresinden anlatmak istiyorum.
Şu an Türkiye Kupası olarak adlandırılan kupaya o zamanlarda ‘Federasyon Kupası’ denirdi ve o kupa son yıllarda olduğu gibi önemini yitirmemişti.
Çok ama çok önemsenirdi. Kazanan için büyük bir başarı ve prestijdi.
Maç sabahı şehir inanılmaz hareketliydi. Stadın önünde sabahlayan binlerce insan vardı.
Benim de içim kıpır kıpırdı; ancak ailemden nasıl izin alıp gidebileceğimi düşünüyordum.
Ramazan ayındaydık. Rahmetli annem mukabele için camiye gitmişti.
Tam o sıralarda ellerinde davullar, bayraklarla 100 kişiye yakın bir kalabalığın mahallemden geçmesi beni iyice heyecanlandırmıştı ve camiden çıkan annemin önünü kesip izin ve bilet parası istemiştim.
Mekânı cennet olsun hiç ikiletmeden elime parayı tutuşturup “Hadi çabuk yetiş ve dikkatli ol” demişti.
O heyecanla soluğu stat çevresinde almıştım. Çok iyi hatırlıyorum 750 lira olan bileti alıp Teksas’a girmiştim. "Teksas Konvoy" Pankartı sağ tarafa maratona doğru asılmıştı.
Canımız, evimiz inşallah bir gün yine yerinde yapacağımız Atatürk Stadı'ndaydık
Şu an aramızda olmayan, kaybettiğimiz büyük Teksaslılar hepsi oradaydı.
Amigo Yaşar o zamanlar “Açık Tribün” dediğimiz Maraton’un setinde Bir baba Hindi çektiriyor, meşhur alkışını yaptırıyordu. Amigo Fiko da hemen yanındaydı, Keçi Enver kapalıda futbolculara vereceği taktiklerin hazırlıklarını yaparken, geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz Amigo Mustafa borazanı ile resital veriyordu. Yeni Kurulan Şadırvan Grubu'nun gençleri ve yine Rahmetli Abdüller, Fehmiler, Hacı Ömerler ve diğer yitirdiğimiz Teksaslılar hepsi oradaydı.
ALLAH uzun ömür verdin Ardiles her zamanki neşesi ile bir sağa bir sola koşturup dans ediyordu.
Şu an hala Bursaspor'un peşinden giden orta yaşlı bütün Bursasporlular tribündeydi.
Bu arada hava çok sıcaktı ve ben de oruçluydum, maça da saatler vardı.
Güneşin altındaydık tribündeki yerim kaybetmemek için hiçbir yere kımıldayamıyordum.
Aralarda sucular, badem ezmecileri, poğaça, simit, yeşil beyaz tesbih satanlar dolaşıyordu.
Yaşadığımız heyecan ve coşku her şeye değiyordu.
Yaklaşık 3 bin kadar Altaylı da tribündeydi.
Bizim tribünde herkesin kafasında üzerince ‘Cino’ yazan yeşil beyaz bez güneşlikli şapkalardan vardı.
Dört tribün Yeşil-beyaz-şampiyon-Bursa tezahüratını karşılıklı yaparken, maç spikerlerince sık sık Meksika Dünya Kupası'nda doğduğu söylenen Meksika Dalgası şovunu biz “İtalyano” diye başlatarak yapıyorduk. -Ki bu maç Meksika 86 Dünya Kupasından birkaç gün önceydi-
Bursaspor tribünleri daha o yıllarda tribün şovlarının ilklerini yapıyordu anlayacağınız.
Biz tribünde iyice havaya gitmişken Sedat 3’lü, Beyhanlı, Gürselli, Taygunlu,Tulipanlı, Salihli, Erdinçli, Yalçınlı, Kerekesli, Eserli, Hamitli kadro sahaya çıkmıştı.
Maçı pozisyonları falan pek hatırlamıyorum. Ama Beyhan'ın penaltıdan ve Tulipan’ın golleri ile skoru 2-0 yaptığımızda stat adeta yıkılıyordu.
Hakem Coşkun Kutay’ın bitiş düdüğü ile tribünler sahaya inip Bursasporlu futbolcuları omuzlara alıyordu.
Bu arada bir helikopter sesi duyuyorduk. Yeşil beyaz renkli bir helikopter görünüyordu semada.
Stada doğru yaklaşırken herkes kafasındaki şapkaları çıkarmış havaya doğru sallıyordu.
Bakan Ahmet Kurtcebe Alptemoçin kupayı vermek için helikopterle sahaya iniyordu.
Başkan Cavit Çağlar, Teknik Direktör Kaloperoviç, futbolcular binlerce taraftar kupa şampiyonluğunu saha içinde hep birlikte coşkuyla kutluyorduk.
O da yetmiyor sevinç ve kutlamalar sokaklara taşıyordu.
Altıparmak tamamen araç trafiğine kapatılmıştı. Yolun iki şeridi de Heykel’e yürüyüş yapan Bursasporlu taraftarlarla doluydu. Ara ara “Çök çök” sesi geliyor ve binlerce kişi Çatalfırın’dan stada kadar çöküyor ve tribünlerdeki ‘İtalyano’ bu kez Altıparmak’ta yapılıyordu.
Kaybettiğimiz Bursasporlular, Teksaslılar yaşı 50’ye dayanmış ve üstü bu yazıyı okuyan birçok Bursasporlu oradaydık.
Çakırhamam’da bir iş makinesi operatörü kullandığı araca akrobatik hareketler yaptırıp taraftarların coşkusuna katılıyordu. Çevreye park etmiş araçlar kornalarına basıyor, apartmanların pencerelerinden kadın erkek Bursalılar alkışlarla kalabalığa el sallıyordu.
Heykelde’ki kutlamalar uzun süre devam ederken hızını alamayan kalabalık İnönü Caddesi, Gazcılar eski garaja doğru devam ediyordu.
Evet Bursa şehri muhteşem bir gün yaşıyordu.
Tabii ki benim içinde öyleydi. 6 yaşımdan beri âşık olduğum kulübüm şampiyondu.
Evet 37 sene geçmesine rağmen o gün yaşadığım her şey dün gibi aklımda.
Unutulacak gibi değildi ki zaten.
Ne diyeyim birçok canımız eksik olsa da o eski güzel günlere en kısa sürede dönmek dileğiyle…