Ülkeyi yönetenlerin birinci ve asli görevi vatandaşlarının refahını sağlamaktır.
Bu tüm medeni ülkelerde bilinen ve iktidarlardan öncelikli talep edilen bir görevdir.
Ancak bizim halkımız bunun farkında değil.
Yıllar boyu fakirliğe alıştırıldığı, insanca yaşam standartlarından haberdar olmadığı için hakkının yendiğinin farkında değil.
ADALETSİZLİK
Hak talep etmeyi “Şükürsüzlük” sayan enteresan bir kitle var.
Oysa ortada şükürsüzlük değil adaletsizlik var.
En az 30 yıldır yediği içtiğine kullandığı araca para vermeyen, fatura ödemeyen, en yükseğinden maaşını alan, elinin altında hesabı sorulmayan devlet kasasından milyarlarca lirayı istediği gibi harcayabilenler emeklileri anlayamıyor haliyle.
Fazla manda sütünden ev geçindirmek nedir unutmuşlar !
En kötüsü kendi maaşlarına, vergilere, harçlara en kallavi zamları yapanlar halkın belli kesimine daha yüksek zam yaparken emeklilere gelince kıstıkça kısıyor.
Kendilerine, akaryakıta, vergilere zam yaparken bol kepçe millete gelince boş kepçe !
Hem zamlardan maaşlı herkes aynı oranda etkilenirken maaş zamları neden herkese aynı oranda yapılmıyor?
Nerede ADALET nerede KALKINMA?
Kalkınma nedense hep belli bir zümrede oluyor ülkede!
HESAP ORTADA !
Bakın basit bir hesap yapalım.
Bugün mevcut şartlarda kendi evinde oturan bir kişinin minimal ölçülerde bir aylık mutfak gideri 10 bin Liradır.
Menüde öyle pirzola, biftek falan yok haliyle !
Isınma, aidat, vergi ve faturaları ekleyin etti mi 15 bin.
Doktor masrafı, ilaç, evin diğer giderleri, dışarıda yemek, kahve, giyinme, tatil, yol paraları falan da yok bu hesabın içinde.
Bakın en düşük insanca yaşam standartları bunlar.
Onları da ekleyin en az 30-40 bin lira gerekiyor.
Emekliye layık görülen maaş ise sadece 10 bin!
Yaşlanıp kendinize bakamayacak duruma gelseniz ve huzurevine gitmeye kalksanız en düşüğü 30-35 bin lira.
Ne yapacak bu insanlar ?
2008 DEKİ YASA !
Bu noktaya 2008 yılındaki Sosyal Güvenlik Yasasındaki değişimle gelindi.
En düşük emekli maaşı asgari ücretten yüzde 30 fazla olur kanunu değiştirildi.
O değişim yapılmasaydı bugün 10 bin lira olan en düşük emekli maaşı 22500 Lira olacaktı.
Bu başka bir ülkede yapılsaydı yer yerinden oynar o kanun paşa paşa geri çekilirdi.
Bizim hakkını arama, tepki verme yetilerini kaybeden halkımız sessiz kaldı.
Hala da kalıyor.
Maaş bağlama oranı düşürüldüğü yetmedi sonraki yıllarda emekliye en düşük zamlar verilerek maaşları kuşa çevrildi.
Açlık sınırı altına düşürüldü.
Bu da yetmedi 6-7 bin gün en yüksek miktardan prim ödeyenle 3600 gün ve düşük prim ödeyenler birbirine yakın maaş alır hale geldiler.
Böyle bir adaletsizlik olabilir mi?
Oluyor işte !
ÜLKENİN İTİBAR ÖLÇÜSÜ HALKIN REFAHIDIR
Devletteki şatafatı "itibardan tasarruf olmaz" diye açıklamaya çalışanlar milletin boğazındaki lokmadan tasarruf ediyor !
Ağalar, Efendiler, Reisler… Artık her neyseniz !
Bir ülkenin itibarı halkın refahı ile ölçülür.
Son model uçaklar, makam araçları veya varaklı koltuklarla değil.
Bugün yarattığınız ekonomide sadece karın doyurmak ve faturaları ödemek, için bile en az 15-20 bin lira gerekiyor.
Yukarıda yazdığım gibi gezme, tozma, giyinme, dışarıda yemek falan yok.
Verdiğiniz para ise 10 bin lira.
ESKİLERDEN BAHSEDECEKSEK !
Neymiş eskiden emekliler banka önünde kuyruk olurmuş, çile çekermiş.
Çağın gereği olan gelişmeleri icraat gibi sunmak da enteresan.
Bir insan eskiden emekli olduğunda ikramiyesi ile ev alırdı ev !
Şimdi ikinci el araba alamıyor.
Motosiklet falan ancak alınır !
Ev kiraları emekli maaşının iki katı nereyse.
Ne ekonomik krizler gördük böyle bir durum olmadı.
Emekli bir vatandaş dinlenmesi gereken yıllarda çalışmak zorunda.
İyi de işe de alan yok !
Ne yapsın bu insanlar, pazarda limon trafik ışıklarında mendil mi satsınlar?
EMEKLİLER DEĞİL ŞATAFAT YÜK
Ayrıca emeklileri bu ülkeye yük olarak kimse göremez.
25-30 sene prim, ömür boyu vergi ödeyen insanlar maaşlarını peşin olarak zaten ödediler, yani finanse ettiler.
Bugün çalışanların maaşlarından kesilen vergilerle falan ödenmiyor emekli maaşları.
Ha devlet o primleri harcadıysa o emeklinin sorunu değil.
Bu ülkeye asıl yük emekliler değil devlet görevlilerinin yaşadığı şatafattır.
YAPILMASI GEREKENLER BELLİ
Yazı başında ifade ettiğim gibi ülkeyi yönetenlerin asli görevi vatandaşların refahını sağlamaktır.
Yapılması gerekenler de bellidir.
-En düşük emekli maaşının eskiden olduğu gibi asgari ücretten az olmaması
-İntibak düzenlemesi ve seyyanen zam verilmesi
-Prim ve gün sayısı ile doğru orantılı maaş bağlanması.
Bu konuda vatandaş olarak iki çağrı yaparak yazımı bitirmek istiyorum.
İktidar acilen bu birinci ve asli görevini yerine getirmeye odaklanmalı.
Vatandaşlar da artık bilinçli olup refah seviyelerinin yükseltilmesini her iktidardan talep etmeli.
Aksi takdirde elalemin emeklisi ülke ülke gezip dünyayı arşınlarken müze kuyrukları beklerken, bizim emeklilerimiz ucuz ekmek kuyruğu bekleyip ucuz domates bulabilmek için pazar yerlerini arşınlamaya devam eder!
Daha başka deyişle birileri lüks ve refah içinde yaşarken vatandaş olarak yediğimiz lokmanın hesabını yapmaya devam ederiz.
emekli 11 ay önce