SABRIN DA BİR SONU VAR !

SABRIN DA BİR SONU VAR !

Türkiye’de uzun zamandır karıştırılan bir şey var.

Devlet, millete hizmet için vardır. Ancak birileri bunun tersini düşünür oldu ki milleti devlete köle etmeye çalışıyor.

Osmangazi’nin hocası Şeyh Edebali’nin “Milleti yaşat ki devlet yaşasın” sözü unutuldu gitti!

Evet ülkede uzun zamandır gündem akla, mantığa, en önemlisi insan haklarına aykırı vergi artışları ve sürekli uydurulan yeni vergiler.

Gerçi 'Vergi gündemi' bende gazeteciliğe bir süre ara verip ticaret yaptığım 2000’li yılları başlarından beri var.

Bu konudaki tepkimi 25 yıldır veriyorum.

Tabela vergisi, Kira veriyorsun bana da vereceksin vergisi (Stopaj)

Düşünün kira veriyorsun diye senden vergi alıyorlar.

İşler açılsın diye “Broşür dağıtıyorsun ilan reklam vergisi vereceksin” diyorlar bu ve bunlar gibi say say bitmeyecek saçma sapan, uydurulmuş bir sürü vergi kaleminin yanı sıra sattığım üründen vergi dairesinin benden fazla kâr ettiğini görünce iyice tepem atmıştı.

Bu arada yaşanan 2001 krizi ile işler durma noktasına gelmiş ama Devletimiz “Bana ne ben kâra ortağım zarara karışmam” diyordu.

Ortak derken BÜYÜK ORTAK!

Delik ayakkabısı ile bir tomar parayı vergi dairesi veznesine yatıran bey amca da hâla aklımdadır

Çalış didin başkakarı yesin !

En sonunda işyerimde küstahlık yaptığı için kırık burnuyla elimde kalan bir görevli sonrası "Ben en iyisi ticareti bırakayım yoksa başım daha fazla derede girecek" diyerek ticari hayatımı noktalamıştım.

Dünyanın her yerinde vergiler var. Hatta bizden ağır olanlar var. Ancak ağır vergileri alan ülkeler vatandaşını da rahat yaşatıyor.

Devletin işleyişi için vergi almak şarttır. Bunu inkar etmek “Vergi vermeyelim” demek ne akılla, ne mantıkla ne de hayatın gerçekleri ile bağdaşır.

Ancak bunun bir oranı olur.

Vergi Dairesi “Büyük Ortak gibi” kazanca çökmemelidir.

Şu an yapılan bu ve birçok insan bunun farkında değil.

Envai çeşit vergi, harç, dolaylı vergilerle farkında olmadan kazancımızın %80’i vergi dairesi tarafından hortumlanıyor.

Bu rakamı tahmin ediyordum geçen sene ünlü bir ekonomist de hesaplamış ve ortaya koymuştu.

Bir araba kendine alıyorsan bir arabada devlete alıyorsun.

Aynı şekilde cep telefonunda da öyle.

İçki, sigara, akaryakıt ona keza.

Çin malı arabalar biraz ucuza geliyor. Vatandaş da ona yöneliyor diye Hoop o arabalara ilave %40 vergi !

Vergiler yetmiyor Araç Muayenesi bahanesi ile şirketlere vatandaş soyduruluyor.

Arkadaş sizin bu milletle ne derdiniz var?

Zor durumdaki ekonomiyi düzeltmek için akıllarına gelen tek şey yeni vergiler uydurmak, var olan vergileri çifter çifter alıp fahiş zamlar yapmak.

İyi de ekonomiyi düzeltmek için bu çareyi hiç okula gitmemiş cahil biri de düşünebilir.

Sizin farkınız ne?

Kaldı ki ek vergilerle ekonominin düzelmeyeceği de denenmiş bir gerçektir.

Peki bu vergiler nereye gidiyor?

Olması gerektiği gibi halkın hizmetine mi?

Bir kısmı evet ama olması gerekenden çok daha az kısmı asıl amacında kullanılıyor.

Çünkü yüksek kamu harcamalarından fırsat kalmıyor.

Bizim ülkemizdeki kamu harcamaların vergilere oranı diğer Avrupa ülkelerinin kat be kat üzerinde.

Şöyle bir göz atalım..

-Mecliste ne işe yaradığı belli olmayan 600 vekil, danışmanları, sekreterleri, telefon faturaları, kendilerinin ve ailelerinin sağlık giderleri. Diş implantları dahil.

-Kıyak emeklilikleri, meclis lokantasında dışardaki çorba fiyatına yedikleri türlü çeşit etleri.

-Makam araçlarını geçtim helikopterle yapılan özel ziyaretleri.

-Ejder meyveli, kuş sütü eksik sofraları.

-Cümbür cemaat yurt içi ve yurt dışı gezileri.

-Ağırlama, ikram, hediye giderleri.

-Devlete ve belediyelere eş, dost, yandaş kim varsa doldurulması ve bu fazladan ve gereksiz kadroların maaşları, sigortaları, tazminatları.

-Devlette ve belediyelerde önüne gelen amirin, müdürün altına verilmiş on binlerce makam araçları.

-İtibardan tasarruf olmaz diyerek yapılan sarayları, yazlıkları, göl kıyısı evleri.

-Gelişmiş ülkelerde bile 2-3 uçak devlet yönetimine tahsis edilmişken, bizde 16-17 civarı özel uçakları.

-Kamudaki üst düzey kişilerin da her birinin aynı yere ayrı uçaklara binerek gitmeleri.

-Bazı ayrıcalıklı müteahhitlere ederinin 10 katına ihale edilen yollar, tüneller, köprüler, havalimanları.

-Milyonlarca mültecinin masrafları.

-Ne olduğu belirsiz vakıflara aktarılan bütçeleri.

-Birilerinin "Huzur hakkı" kılıfıyla 4-5 yerden aldığı maaşları.

-Vatandaşın zarar etmiş dükkanından veya asgari ücretliden iliğini kemiğini kurutarak alınan vergilere karşı ayrıcalıklı iş adamlarının silinen vergileri, ertelenen kiraları.

Yani hangi birini sayalım?

Toplanan vergilerin %80’i bunlara harcanırken millete “Para bitti daha fazla vergi vereceksiniz” demek kabul edilemez.

Dünyanın hiçbir ülkesinde olmayan bizde uydurulmuş Yurt Dışı Çıkış Harcını kaldırmak yerine %2000 bin zam yapmak kabul edilemez.

Bu vatandaş zaten Avrupa’da kimsenin ödemediği vize ücretini ödüyor. 

Üstüne daha fazla yük bindirmek resmen haraç almaktır, halk düşmanlığıdır vergi terörüdür.

Efendiler…

Bir ülkenin itibarı kamudaki şatafatla değil, milletin refahı ile ölçülür.

Gereksiz, müsrif harcamalarınızdan vazgeçin.

Ekonomideki yaptığınız hataların bedelini millete ödetmekten de vazgeçin.

Bu şekilde devam ederseniz bir gün siz de ağır bedeller ödersiniz haberiniz olsun.

Sabrın da bir sonu var !