Devletin en önemli görevlerinden birisi de vatandaşlarını iç ve dış tehlikelerden, düşmanlardan korumaktır.
Ancak yürürlükteki kanunlarla iç tehlikelerde bu sağlanamıyor.
Bu tehlikelerden kasıt sadece terör örgütleri, mafyalar veya çeteler değil. Her türlü tehlikeye karşı halk korunmalı.
Ama korunamıyor.
Çünkü cezalar caydırıcı değil.
Kadın, erkek, çocuk, hergün masum birçok insan cinayete kurban gidiyor.
Hele çocuk ve kadın cinayetleri her geçen gün artıyor.
Medyaya kaybolan çocuk haberi düşer düşmez endişe içinde beklemeye başlıyoruz.
Sonunda da korktuğumuz başımıza geliyor.
Bu vahşetle 1981 yılında henüz çocukken tanışmıştım.
Semtimizin pastanecisinin küçük yaştaki ikiz kızlarından Cemile dükkanın kalfası tarafından kaçırılıp öldürülmüş ve ormanlık alana gömülmüştü.
Aynen Narin gibi günlerce aranmış, medyaya baş haber olmuştu.
O katil kalfa cezaevinden çıkmıştır ve şu an aramızdadır.
Cemile'den Narin'e kadar ne katiller çıktı bu toplumdan.
Hiçbiri de gereken cezayı almadılar.
Belki de onlardan alışveriş yapıyoruz, otobüste yanana seyahat ediyoruz.
İşte bu olmamalı.
Buna izin verilmemeli.
Katiller hak ettikleri cezayı almalı.
Bu cinayetleri tamamen önlemek tabii ki mümkün değil.
Ancak sayısını büyük oranda azaltmak mümkün.
O da caydırıcı ve kesin uygulanan cezalarla mümkün.
Peki nedir o caydırıcı ceza?
Tabii ki idam.
Ölüm korkusu en büyük korkudur.
İnsanların zihnine " Birini öldürsem ben de hayatımdan olurum"u yerleştirirseniz cinayetlerin %80'i işlenemez.
Şu an toplum "Birini öldürsem 10-15 sene yatar çıkarım" bilinçaltına sahip durumda.
Bu rahatlıkla işleniyor cinayetler.
Beyinler bu şekilde kodlanmış halde.
O yüzden de kırmızı ışıkta tartıştığı kişiyi bile çekip vurabilen insanlar var.
Oysa insan öldürmenin karşılığının ölmek olduğu toplumun zihnine yerleşmiş olsa buna cesaret eden sayısı çok ama çok azalır.
İDAMA KARŞI ÇIKMAK SUÇLULARI KORUMAKTIR
İdam cezasına karşı çıkanlar şunu bilmeli.
Yaşam hakkına masumlar sahiptir. Masumları katleden katiller değil.
İnsan veya yaşam hakkını koruyacağız derken suçluları korumuş oluyorlar.
İdam karşıtlarının bir de şöyle bir argümanları var.
"Masumlar da yanlışlıkla idam edilebilir.
Ya da siyasi iktidar kendilerinden olmayana bu cezayı verebilir."
Öncelikle suçu kesinleşmiş olan katiller için bu cezanın uygulaması savunuyoruz.
Bu kapsamda verilen kararlarda kaç hata olabilir ki ?
Ki bence olma ihtimali son derece düşük.
Ama her yıl yüzlerce insan cinayete kurban gidiyor.
Bir iki hata olacak paronoyasıyla yüzlerce cinayeti önleyecek kanuna karşı çıkmanın mantığı nedir?
Hatalı idam olur diyenler masumları koruyacak kanuna engel olarak asıl büyük hatayı yapıyorlar.
Avrupa Birliği de idama karşı denebilir.
Bizi 60 yıldır kapısında bekleten ve hiçbir zaman almayacak olan AB'nin dediğini yapmanın gereği de yok zaten.
Ayrıca insanlarımızın hayatı AB'den önemlidir.
EĞİTİM ŞART
Bu yazdıklarım işin caydırıcı kısmıydı.
Bir de eğitim kısmı var.
Suçluya karşı davranış şekli ile ilgili dersler verilmeli insanlara.
Sırf suç anında yanlış davranış nedeniyle hayatını kaybeden insanlarımız oluyor.
Geçen yılki bayii cinayetini hatırlayın.
O genç alttan alsa, diklenmese büyük ihtimal hayattaydı.
Suçlu psikolojisine göre hareket edebilme hayat kurtarır.
ÖĞRENCİLERE CEZAEVİ GEZİSİ !
Ayrıca pedagoglar eşliğinde öğrencilere cezaevlerindeki yaşam anlatılmalı. Hatta uygun şartlarda cezaevi ortamı gösterilebilir.
Herhangi bir suç işlerlerse başlarına ne geleceği zihinlere erken yaşta yerleştirmek etkili olur düşüncesindeyim.
Evet kulağa çok hoş gelmiyor belki ama bu da faydalı olacaktır.
Zira birçok suç zamanla gelişiyor insan zihninde.
Suçların hepsi anlık işlenmiyor.
Caydırıcı ve kesin uygulanan cezalar o suçların bir çoğunu önler.
En azından bu kadar olmaz.
Sokak hayvanları için ortalığı yıkanlar asıl tehlikeye göstermelik tepkiler veriyor.
O da ayrı bir enteresanlık.
Dertleri çocukları falan korumak değildi gerçi.
Neyse o başka konu.
Özetle cinayetlere karşı caydırıcı ve uygulanan bir ceza sistemi yani idam ve suça ve suçluya karşı eğitim, yaşadığımız ve içimizi yakan trajedileri büyük oranda azaltacaktır.
Bir cinayet bile az işlense kârdır.
Daha fazla içimizin yanmasını istemiyorsak artık suçluları değil masumları koruyan ceza sistemine geçmeliyiz.
Mevcut cezalarla hepimiz bir namlunun veya bıçağın ucundayız.